Alıntılar/Tezer Özlü
“Ben bendim. Zaman, yaşanmış
zamandı. Bir kaç yaşanmamış gün de
eklenmişti bu zamana. Kemerle
bağlanmıştım. Acılarım vardı…”
“Haykırmak istediğim çok şey var.
Büyük kayıplar yıkacak değil bizi.
Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için
bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama
geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel
ağıtlar içinde uyuyakalamamak?”
“Şimdi neden bu kadar çok sevdiğimi
anladım, çünkü kendim ölmüştüm ve
yalnızca başkalarının canlılığını
algılayabiliyordum.”
“Düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. Hiçbir şey, hiçbir korku… aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. Ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırları aş. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle,
galerileri gez, kahvelere otur- artık
hiçbir yerdesin.”
“Çılgınlığın boyutları yok. Sallanan,
boyutsuz bir boşluk. Orada daha yüksek, daha geniş, daha derin algılanıyor, boyut yok. Oluşumun yaratan spermalara dek geri gidebilir düşüncen.
Kendi embriyonluğunu anımsayabilirsin, annenin karnında geçirdiğin ayları, orada kalıp gün ışığını görmek istemeyişini. Çılgınlığın evreninde yükselmeye başladığın anlar ne büyük
acı verir. Gövdenin ayrıldığı
anlar.”
“Özlemlerim kalmadı. Ben aslında
sürekli özlüyor ve bir özlem durumunda yaşıyorum. Bu yüzden özlemlerim yok. Yalnız bir kavrama bu. Bütünselliğin kavranması. Bitirilmişliğin. Bir yolculuğun sonu. Kendi yuvarlağım çevresinde dönen bir yolculuğun…”
“Yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını
kendi içlerinde taşıyan insanlara
dayanabildiğimi görüyorum.”
“Ben, belli bir ülkesi olmayan insanlardanım.”
“Kalkacak bir trene binerken, beni artık içinde bulunduğum ülke, gideceğim kent, ineceğim istasyon, bindiğim tren ve kompartımandaki insanlar pek
ilgilendirmiyor. Trene binerken ben’in
içinde bulunduğu duygu birikimleri
ilgilendiriyor. Dış dünya ile tüm
bağlantılarımın duygu birikimlerinden
oluştuğunu biliyorum artık. Yazı yazmak isteğinin dış dünyaya karşı bir tür savunma olduğunu daha bir
algılıyorum. Yaşamın kendisinin yazı
yazmaktan çok daha gerçek, çok daha derin olduğunu da biliyorum.”
paylaşımların devamını bekliyoruz.
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
" Pazar günleri... Şimdilerde... Sokak aralarından
geçerken...gözüme pijamalı
aile babaları ilişirse, kışın,
yağmurlu gri günlerde tüten
soba bacalarına ilişirse
gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa...
odaların içine asılmış çamaşır
görürsem... bulutlar ıslak
kiremitlere yakınsa, yağmur
çiseliyorsa, radyolardan
naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan
insanların sesleri sokaklara
dek yansıyorsa, gitmek,
gitmek, gitmek, gitmek,
gitmek......... isterim hep."
:happy: :happy: :happy: :++: :++:
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler