Tas Devri köle Avi
Tas devrinde BDSM galiba daha salt bir sekilde yasaniyordu. Bakin köle avciligi tas devrine yakisan bir sekilde, ayni anda cok etkileyici ve bir tasla hal ediliyordu.
Taş devri taşi kullanişli hale getiren insanlarin devriydi. Bakin nasil da verimli kullaniyorlarmiş
Taş devri gerçeklerine bakarsak... Kölelik, yani insani evcilleştirme, medeniyetle birlikte başlamiştir. Medeniyet, yerlleşik düzendir. Taş devri insanlari (ki büyük çoğunluğu şimdiki "insan" kategorisine sokulmaz), göçebeydi, şu barbar dediklerinden.
Kölelik nasil ortaya çikti? Bir insani evcilleştirme fikri sinifli bir toplumun mantiğina uygundur. Sinifli toplumda çeşitli siniflardan insanlar eşit değildirler. Birileri birilerinden üstündür. Sözüm ona, dağdaki çobanin oyuyla bir mankenin oyu bir tutulmaz. Kralin oyu ise kutsal kitap cümlesi niteliğindedir, belkide ondan daha güçlü. Zira kral öncelikle tanri adina yönetir şehrini.
Göçebe kabilelerden biri gelir ve şehre saldirir. Çünkü açtirlar, şehirde ise tarim yapiliyordur; karin doyuracak sağlam bir stok vardir şehirde. Şehir yeteri kadar kuvvetliyse bu saldiriyi püskürtür, dahasi saldiran göçebelerden bazilarini alikoyar. Bu tutsaklar tapinak kölesi olurlar, bildiğiniz kralin mali işte. Bazi zengin aileler ise karşiliğini vererek tapinaktan bu köleleri satin alirlar. Bu şekilde bu köleler bölüştürülür ve kullanima açilir.
Gel gel gelelim bazen de göçebeler dişli çikar ve kazanirlar. Şehri zaptedebilirlerse zaten yönetimi ele geçirirler, o zaman onlar da "medeni" olmuşlardir zaten. Bir şehre sahip olmak onlarin nesiller boyunca hayalini kurduklari şeydir; israiloğullari'nin kutsal kitaplarinda geçen vaadedilmiş topraklari hatirlayalim.
Diyelim ki göçebeler şehri zaptedemediler, geri dönmek zorundalar; ya da bu çatişma iki göçebe kabile arasinda olmuş olsun. Kazanan göçebe kabile, eline geçen sağlam insanlari öldürmez, içine katar. IM
Taş devri taşi kullanişli hale getiren insanlarin devriydi. Bakin nasil da verimli kullaniyorlarmiş
Taş devri gerçeklerine bakarsak... Kölelik, yani insani evcilleştirme, medeniyetle birlikte başlamiştir. Medeniyet, yerlleşik düzendir. Taş devri insanlari (ki büyük çoğunluğu şimdiki "insan" kategorisine sokulmaz), göçebeydi, şu barbar dediklerinden.Kölelik nasil ortaya çikti? Bir insani evcilleştirme fikri sinifli bir toplumun mantiğina uygundur. Sinifli toplumda çeşitli siniflardan insanlar eşit değildirler. Birileri birilerinden üstündür. Sözüm ona, dağdaki çobanin oyuyla bir mankenin oyu bir tutulmaz. Kralin oyu ise kutsal kitap cümlesi niteliğindedir, belkide ondan daha güçlü. Zira kral öncelikle tanri adina yönetir şehrini.
Göçebe kabilelerden biri gelir ve şehre saldirir. Çünkü açtirlar, şehirde ise tarim yapiliyordur; karin doyuracak sağlam bir stok vardir şehirde. Şehir yeteri kadar kuvvetliyse bu saldiriyi püskürtür, dahasi saldiran göçebelerden bazilarini alikoyar. Bu tutsaklar tapinak kölesi olurlar, bildiğiniz kralin mali işte. Bazi zengin aileler ise karşiliğini vererek tapinaktan bu köleleri satin alirlar. Bu şekilde bu köleler bölüştürülür ve kullanima açilir.
Gel gel gelelim bazen de göçebeler dişli çikar ve kazanirlar. Şehri zaptedebilirlerse zaten yönetimi ele geçirirler, o zaman onlar da "medeni" olmuşlardir zaten. Bir şehre sahip olmak onlarin nesiller boyunca hayalini kurduklari şeydir; israiloğullari'nin kutsal kitaplarinda geçen vaadedilmiş topraklari hatirlayalim.
Diyelim ki göçebeler şehri zaptedemediler, geri dönmek zorundalar; ya da bu çatişma iki göçebe kabile arasinda olmuş olsun. Kazanan göçebe kabile, eline geçen sağlam insanlari öldürmez, içine katar. IM
Taş devri taşi kullanişli hale getiren insanlarin devriydi. Bakin nasil da verimli kullaniyorlarmiş
Taş devri gerçeklerine bakarsak... Kölelik, yani insani evcilleştirme, medeniyetle birlikte başlamiştir. Medeniyet, yerlleşik düzendir. Taş devri insanlari (ki büyük çoğunluğu şimdiki "insan" kategorisine sokulmaz), göçebeydi, şu barbar dediklerinden.Kölelik nasil ortaya çikti? Bir insani evcilleştirme fikri sinifli bir toplumun mantiğina uygundur. Sinifli toplumda çeşitli siniflardan insanlar eşit değildirler. Birileri birilerinden üstündür. Sözüm ona, dağdaki çobanin oyuyla bir mankenin oyu bir tutulmaz. Kralin oyu ise kutsal kitap cümlesi niteliğindedir, belkide ondan daha güçlü. Zira kral öncelikle tanri adina yönetir şehrini.
Göçebe kabilelerden biri gelir ve şehre saldirir. Çünkü açtirlar, şehirde ise tarim yapiliyordur; karin doyuracak sağlam bir stok vardir şehirde. Şehir yeteri kadar kuvvetliyse bu saldiriyi püskürtür, dahasi saldiran göçebelerden bazilarini alikoyar. Bu tutsaklar tapinak kölesi olurlar, bildiğiniz kralin mali işte. Bazi zengin aileler ise karşiliğini vererek tapinaktan bu köleleri satin alirlar. Bu şekilde bu köleler bölüştürülür ve kullanima açilir.
Gel gel gelelim bazen de göçebeler dişli çikar ve kazanirlar. Şehri zaptedebilirlerse zaten yönetimi ele geçirirler, o zaman onlar da "medeni" olmuşlardir zaten. Bir şehre sahip olmak onlarin nesiller boyunca hayalini kurduklari şeydir; israiloğullari'nin kutsal kitaplarinda geçen vaadedilmiş topraklari hatirlayalim.
Diyelim ki göçebeler şehri zaptedemediler, geri dönmek zorundalar; ya da bu çatişma iki göçebe kabile arasinda olmuş olsun. Kazanan göçebe kabile, eline geçen sağlam insanlari öldürmez, içine katar. IM
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 8,995 Üyeler