TEKNOLOJİ VE MİSTRESS
TEKNOLOJİ VE MİSTRESS
"Böyle bir şey istediğinize emin misiniz Bay K? Daha önce buna benzer talepler gelmişti ama hiç sizin gibisine rastlamadık."
"Emin olmasam böyle bir teklifle gelmezdim size hanımefendi. Üst düzey tanıdıklarımla halledebilirdim ama robotikte bir numara olduğunuz için zaten beni size yönlendireceklerdi."
"Bakın; Robotik Enstitüsü olarak belirli bazı kurallarımız var ve bu kuralların dışına çıkmamak şirket politikamızdan ziyade bir etik kural."
"Araştırma kurulunuza yaptığım yardımlar bile bu kurallarınızı esnetemiyor mu?"
"Bu kuralların esnemesi bir yana, bizden istediğiniz şey kabul edilemez."
"Nasıl yani?"
"Bunu size açıklamıştım aslında. biliyorsunuz 3 temel yasamız var. 1. yasa der ki: 'Hiç bir robot bir insana zarar veremez, ya da hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine meydan veremez', ama sizin isteğiniz birinci kuralla çelişiyor. "
"Benim isteğim çok basit. Tabi ki zarar görmek istemiyorum. Belirli, daha doğrusu belirlenmiş kurallar çerçevesinde beni domine etmesini istiyorum robotun. Hayatımı kontrol etmesini, beni yönetmesini, gerektiğinde cezalandırmasını..."
"Aslında siz bir robotun kölesi olmak istiyorsunuz. Yanlış mı anlıyorum?"
"Doğru bir tespit bu. Evet. Kölesi olmak istiyorum."
"Hm. alışılmamış bir istek bu. Yani aslında bir takım modellerimiz var. Basit program paketleriyle isteğinizi geçici olarak karşılayabilecek zevk robotları. İnanın bir çok kullanıcı var ve hepsi de çok memnun."
"Ben biraz daha karmaşık bir yapı istiyorum ama. Yani eğer ben programlayacaksam bu robotun beni nasıl domine edeceğini, o benim kölem olmaz mı sizce?"
"Pozitronik beynin öğrenme yeteneği ile bir noktadan itibaren bu sorun ortadan kalkacaktır ama."
"Yine de benim sözlerimden dışarı çıkmayacak. Ben ona bir şeyler öğretmek istemiyorum. Beni şaşırtmasını istiyorum. Beni korkutmasını, beni sevmesini, beni cezalandırmasını, beni domine ederek, beni kontrol ederek özgürleştirmesini istiyorum."
"..."
"Bunun için ne gerekirse ödemeye hazırım... ve biliyorum ki bu robotların ortalama maliyeti de yaklaşık bir milyon dolar. Gerekli miktarı enstitütüye gözümü kırpmadan vereceğimden emin olabilirsiniz."
Sıkıntıyla yerinden kalkıp cama yöneldi. Enstitünün 56.katından aşağıda kilometrelerce öteye uzanan şehre baktı. İlk çıktıklarında insanların korkuyla uzak durdukları, nefret ettikleri robotlar şimdi hayatın her yerindeydi. Hizmet robotları, işçi robotlar, zevk robotları... en basitinden, en karışığına, otomasyon robotlarından, ağır sanayii robotlarına binlercesi insanoğluyla beraber yaşıyordu. Ve onun isteği şimdi kafaları karıştırmış, temel robotik yasaların tekrar gözden geçirilmesine sebep olmuştu. Aslında robot enstitütüsünün tarihi boyunca sadece iki kez robotik yasalara karşı çıkan robotlar olmuştu. Pozitronik beyinlerinde kurguladıkları mantık, bir şekilde haklı çıkarmıştı hareketlerini. Temelde yine insanoğluyla etkileşimleri sonucu kendi kendilerini yoketmişlerdi. Ama bu sefer istenen imalat sırasında bir değişim olacaktı.
1 ay sonra bir telefon geldi. Enstitütü başkanı arıyordu. Bay K'nın istediği türden bir prototipin yaratıldığı ve yola çıktığı haberi gelmişti. Her ihtimale karşılık sözel komutlar arasından insan sesindeki stresi algılayıp, bir güvenlik kelimesine tepki vererek, kendi pozitronik beyninin işleyişini durduran, kısacası insanlarda bitkisel hayat diye adlandırılabilecek bir paralizasyon haline girecek bir robottu bu. Deneme kesinlikle gizli tutulmuştu. Ne basının, ne enstitütüdeki doktorların, ne de mühendislerin böyle bir şeyden haberi vardı. Her şey Bay K ve bu devrimsel nitelikteki projenin bir numaralı yaratıcısı Bayan S arasında bir sır olarak kalacaktı.
Bay K, gelen robot karşısında hayretini ve beğenisini gizleyemedi. Karşısında uzun boylu, kumral, kahkullu saçlarıyla yeni sahibesi duruyordu işte. Yüksek topuklu stilettoları, ipek, askılı elbisesiyle dimdik duran nefs kesici bir kadın. Prototipin fiziksel özelliklerini Bayan S kendisi belirlemiş, kendisini model olarak kullanmıştı. Bu biraz da Bay K'nın isteğiydi aslında. İçindeki ince çelik konstruksiyon ona bu dimdik duruşu veriyor olmalıydı. Yumuşak, silikon bazlı bir maddeyle oluşturulmuş buğday tenine dokunmaktan kendini alamadı Bay K. Koluna dokunduğu anda sahibe robot bakışlarını, izinsiz dokunduğu için cezayı hakettiğini düşündürecek şekilde gözlerine dikmişti Bay K'nın. Nefes alışverişleri hızlanmış, kendisini doğrudan yeni sahibesinin önünde yere atmaya hazırdı. Ama sabretti. Önce yeni sahibesine evini gezdirdi. Büyük bir condo idi evi, şehre tepeden bakan, devasa bir gökdelenin çatı katı. Sonra sahibesi için hazırladığı evin en büyük yatak odasına giderek gururla onun için yarattığı devasa gardrobu gösterdi. rRbottan bir beğeni ifadesi bekliyordu. Ama pek bir ifadesizdi yüzü kadının. Hafif siyah makyajı bakışlarını gölgeliyor, ela gözleri ardından herhangi bir akımı görmesini engelliyordu. Robot gardropta asılmış elbiselere göz gezdirdi, deri kostümler üzerinde uzun, biçimli parmaklarını gezdirdi. Uzun, deri opera eldivenlerinden birisini eline alıp giydi. Bay K, bir an robotun gözlerinde deri eldivenleri giyerken bir ışık gördüğünü düşündü. Hemen sonra ensesinden onu yakalayan elin temasıyla irkildi. Ve güçlü elin baskısıyla dizlerinin üzerine çöktü. Robot beğeniyle dolabın diğer kapaklarını açıp kapatıyordu, ve eli adamın boynunda, Bay K'yı da peşinden sürüklüyordu. Devasa bir ayakkabı ve çizme koleksiyonundan oluşan son dolaptan sonra ağzından tek kelime çıktı: "Soyun!". Bay K heyecanla emiri yerine getirirken o da geniş yatağın ayak ucuna oturmuş, bacak bacak üstüne atmış, delici bakışlarla adamı inceliyordu. Sanki tüm bedenin bir haritasını çıkartıyor, her bir kemiğin, her bir kas grubunun işleyişini kaydediyordu proto-silisyum çiplerine. Bay K çırılçıplak kaldığında bir an hafif bir gülümseme çizgisi oluştu dominabotun dudaklarında. Bay K, kadının bakımlı, stilettonun deri bağlarıyla sarmalanmış ayakları dibine attı kendini. Özlem ve şehvetle dudakları değdi, koyu kırmızı ojeli parmaklara. Hafif, parfümlü kokuyu çekti ciğerlerine dolu dolu. Ahh teknoloji, demek ki oluyormuş işte. olabiliyormuş... derken kadının eli sertçe saçlarından kavrayıp acıtarak kafasını kaldırdı. Nereden geldiğini anlayamadığı bir tokat patladı suratında. Ardından bir tane, bir tane daha. Hayatında hiç bu kadar hızlı, bu kadar ard arda tokat yememişti. Şaşırdı, afalladı... kekelemeye çalıştı. Ama iki tokatla susmak zorunda kaldı. "Eğitimin başladı. Şu andan itibaren bir hiçsin. Benim istediğim şekle girene kadar ağzını bile açamayacaksın" dedi sahibesi. Çantasına uzandı. Bir ball gag çıkartıp sertçe Bay K'nın ağzına yerleştirdi. Sonra yerinden kalktı, korkuyla bekleyen, yüzü yediği tokatlardan kızarmış adamın çevresinde bir tur attı. Bay K, ne olacak acaba diye beklerken, önce böğrüne bir tekme yedi. Ardından ikincisi, üçüncüsü... acı içinde yerde kıvrıldı, büzüldü, tekmelerin dinmesini bekledi. Ama bir türlü bitmiyordu tekmeler, ardı arkası kesilmiyordu. Bazı yerlerde derisinin çizildiğini, stilettonun topuklarının denk geldiği yerlerden incecik kan sızdığını farketti. Gözleri çektiği acıdan yaşarmıştı, kapıya doğru ilerlemeye çalıştı sürünerek. Robot ise onu bırakmış, gardroba yönelmiş, geniş, kalın bir kemer seçmişti askıdan. Bir an göz göze geldiler. Adamla kapı arasında 5metrelik bir mesafe kalmıştı. Robot sakince stilettoları çıkardı, gözlerinde sadece kadınlarda görülebilen bir beğeniyle bir çift çizme seçti, ayaklarına geçirdi. Üzerindeki elbiseyi sıyırarak çıkardı ve vücudunu esneterek gerindi. 5 adımda kapıya ulaştı ve elindeki kemeri acımasızca indirmeye başladı henüz kapıyı açmış olan adamın vücuduna. "Benden izinsiz değil odayı terketmek, nefes bile alamayacaksın bundan sonra" diyordu adam kendinden geçerken. Güvenlik kelimesini söylemeye çalıştı adam son anda. Ama ağzında o top dururken o kadar zordu ki bir kelimeyi telaffuz etmek.
Gözlerini açtığında -ki bir tanesi yediği darbelerden dolayı şişmişti- her ekleminden bağlanıp tavandan sarkan kancalara asıldığını farketti. Canlı bir salıncaktı şimdi. Canı o kadar çok yanıyordu ki... hafifçe sallanıp çevresine bakmaya çalıştı. Salonun ortasında, havada asılı duruyordu. Sonra ayak seslerini duydu. Ve kendisine doğru gelen sahibe robotu. Kıvranarak bir şeyler söylemeye çalıştı. Sesi boğuldu, anlamsız bir mırıltı duyuldu. Kadın ise aldırış etmeden adamın dibinden bağlanmış ve kan birikiminden mosmor olmuş testislerini okşadı. Sonra ıslak dudakları penisi üzerine kapandı. Acı ve zevkin birbirine karıştığı, ikisinin beraber akarak bir okyanusa ulaştığı bir haldi bu kesinlikle. Bir yandan kadının uzun parmaklarıyla adamın anüsüne ve testislerin altına yaptığı masaj, bir yandan kuvvetle emişi yüzünden boşalmak üzere olduğunu farketti adam. Ama boşalamazdı. Yani o şekilde bağlıyken zaten o kanallardan bir şey çıkması çok zordu. Giderek irileşen penisinin son halinden memnun olmuş olacak ki kadın, bir palanga mekanizmasıyla tavandan sarkan ipleri aşağıya doğru indirdi, ve tek harekette adamın kucağına oturup erkekliğini içine aldı. Şimdi canlı bir salıncaktan, canlı bir beşik haline gelmişti Bay K. Günün son ışıkları göğü kızıl-pembe renklere boğarken kadının deri eldivenlerinde, çıplak vücudunda ve gözlerinde o kızıllıkları farketti Bay K. Sonra da bayıldı zaten.
Uyandığında bu sefer yatağın ucunda bağlı buldu kendini. Elleri ayak bileklerine sabitlenmiş, kıçı havada. Önünde bir sertlik hissetti. Bu seferki tahrikten değil, penisini saran çelik bekaret kemerinden dolayıydı. Dehşet içinde, şişmiş gözü bile büyüdü, açıldı. Giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyordu durumu. Sonra sert adımlarla kendisine doğru yürüyen kadını farketti ve korku içinde kadının önündeki kabarıklığı... kaygan jel kuyruk sokumundan aşağıya doğru akarken ürperdi... gözlerini yumdu sıkıca...
Ne kadar süre geçtiği konusunda en ufak bir fikri yoktu. Saatler, günler birbirine karışmış, sonu gelmeyen, her seferinde bayılmasıyla sonuçlanan seks ve işkence dolu saatler sonunda zaman kavramını yitirmişti. Açlığı arada baygınken robot sahibesinin ona verdiği serumlarla giderilmişti. Şimdi de iki büklüm yerde yatıyordu. Sahibesi ise gülümseyerek ona bakıyordu tepeden. Uzanıp sert bir hareketle ağzındaki topu çıkarttığında nefes nefese güvenlik kelimesini söyledi Bay K. "bitsin artık!" robot ise buna kanını donduran bir kahkahayla karşılık verdi.
"Bitsin artık ha? Hah.. ne kadar komik. Bitecek olan ne? Ne sandın ki bunu? Paralı bir seans mı? Yanılıyorsun. Aylar önce ofisimde sana açıklamaya çalışmıştım bunu. Temel yasalardan bu şekilde arınmış bir şey yapamayacağımızı anlatmaya çalışmıştım sana. Ama o ufak beynin söylediklerimi anlamamakta direndi. En basit mantık kurallarına karşı çıkıyordu düşünce sistemin. Programladığın, ne yapacağını senin belirlediğin bir sahibe robot istiyordun. Aslında ne güzel söylemiştin bir an: 'Yani eğer ben programlayacaksam bu robotun beni nasıl domine edeceğini, o benim kölem olmaz mı?' demiştin bana. Haklıydın. Bize verdiğin parayla onlarca kadına bunu yaptırabilirdin güvenle. Üstelik seni hayallerinin ötesinde domine edebilir, gerçekten sahiben olabilirlerdi. Belki paradan vazgeçip, bir aşkla yapabilirlerdi bunu. Ama güvensizliğin, burnu büyüklüğün yüzünden böyle bir şeyi kabul edemezdin. Evet... sana bir ders gerekiyordu. İstediğin zaman düğmesine basıp kapatabileceğin, istediğin zaman açabileceğin bir oyuncak değil, seni gerçekten domine edecek bir kadın. Yerini belirleyecek, ne olduğunu ve ne olacağını, neye dönüşebileceğini sana gösterecek bir kadın. Tüm bunları düşün K. Ve düşünürken de unutma, aslında o K harfi artık bana ait. Bedeninle, ruhunla, paranla, her şeyinle. O k artık sonsuza kadar değişti. Kölem, köpeğim, kadınım olarak... düşün bunları... ve biraz uyum göstermeye çabala artık. Çabala ki daha fazla acı çekmeyesin ve bir kadının elinin ve emrinin altında aslında ne kadar mutlu olabileceğini göresin.
ilginç bir hikayeydi. teşekkürler
<img class="go2wpf-bbcode" src="http://img220.imageshack.us/img220/4295/glittermaker10022007182fk3.gif">
Anka kuşuyum ben
Acı küllerimdir
Küllerimden yeniden doğmasını bilirim
Anka kuşuyum ben
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler