Shop
Bildirimler
Tümünü temizle

Sibel Hanım

42 Gönderiler
6 Üyeler
0 Reactions
884 Görüntüleme
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Merhaba,
ben öğrencilik yıllarımda kuzenim Sibel Hanım ile yaşadıklarımı anlatacağım:
Önce giriş ve biraz tanıtım yapayım. Halamlarla altlı üstlü aynı apartmanda oturuyorduk. Ben 12-13 yaşlarında ortaokula gidiyordum. Halamın kızı Sibel de benden 5 yaş büyüktü. Muğla'da yaşıyorduk Sibel üniversiteyi İzmirde Fransız dili okuyordu. Ben o zamanlarda cinselliğe yeni yeni adım atıyordum. Sibelin ayaklarına ilgi duyuyordum. Sibel'in fiziği ve ayakları çok güzeldi. Her zaman bakımlı ve kırmızı ojeli olurdu. Sibelin apartmanda kapı önünde duran terlik ve ayakkabılarını koklar-öperdim. Aradan 5 yıl geçti ben lise 2. sınıftaydım. Liseyi İzmir'de yatılı okuyordum. Sibel Hanım üniversiteyi bitirmiş bir Fransız şirketinde işe girmişti. Ben hafta sonları Sibel Hanım'ın yanına evci çıkıyordum. Sibel Hanım'ı biraz tanıtayım: 1,75 boylarında, düzgün fizikli, uzun sarı saçlı her zaman bakımlı, 39 numara mükemmel ayakları vardı. Ben evci çıktığım bir cumartesi evde Sibel Hanımla tavla oynuyorduk. Oyunu kaybeden bulaşıkları yıkayacak ve o gece 24'e kadar galip ne isterse yapacaktı. İşin ucunda Sibel Hanım'a hizmet etmek olunca ben bilerek oyunu kaybettim tabii.
Sibel Hanım: "Evet kumar borcu namus borcudur. Öde bakalım"
ben: "Tamam ödeyeceğim abla (o zaman O'na abla diyordum). Ne yapacağım?"
Sibel Hanım: "Önce bulaşıkları yıka. Sonra da bana sert bi nescafe yap getir bakalım"
Giriş biraz yalın oldu galiba. edebiyat yeteneğim zayıftır. fazla süsleyip püslemeden yazdım. kelime oyunu bilmem pek. kusura bakmayın.
Devam edeyimmi dostlar?

 
Gönderildi : 17 Nisan 2016 19:59
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Elbette, devam edin. Merakla bekliyorum acaba kahve yeteri kadar sert olacak mı?

 
Gönderildi : 18 Nisan 2016 09:33
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Teşekkür ederim buyrun yeni bölüm:
2. BÖLÜM
Yarım saatte bulaşıkları yıkamış Sibel Hanım'ın nescafesini hazırladım mutfakta. Sibel Hanım salonda koltuğa oturup tv izliyordu.

ben: "Nescafen hazır abla. Buyur" deyip yanındaki sehpaya bıraktım.

Sibel Hanım: "Teşekkür ederim"

ben: "Bişey değil abla"

Sibel Hanım kahvesinden bir yudum aldı ve dedi ki: "Hmm güzel olmuş. Başım ağrıyordu bu iyi gelir şimdi. Eline sağlık"

ben: "Afiyet olsun" deyip diğer koltuğun kenarına iliştim. Aslında yere Sibel Hanımın önüne diz çöküp oturmak isterdim ama Sibel Hanım bu kölelik duygularımı annemlere ve eşe dosta duyurur diye çekiniyordum. Herneyse Sibel Hanıma hizmet etmekten çok hoşlanıyordum.

Sibel Hanım: "Bulaşıkları hallettin herhalde bir sorun yok değilmi?"

ben: "Hayır abla hiçbir sorun yok. Tertemiz yıkadım. İstersen yıkadıklarımdan birkaç tane getireyim kontrol et?"

Sibel Hanım: "Yok canım gerek yok sana inanıyorum. Bu iş iyi oldu. Tavla sayesinde bulaşıktan yırttım"

ben: "Bu arada çok iyi tavla oynuyorsun"

Sibel Hanım: "Evet öyleyimdir. Bu gece 12'ye kadar isteklerimi yapacaktın değilmi?"

ben: "Evet."

Sibel Hanım: "O halde senden bir-iki şey daha istesem darılmazsın değilmi?"

ben: "Tabii ki hayır abla niye darılayım. Sonuçta kumar borcu"

Sibel Hanım: "Ütü yapmayı bilirsin değilmi"

ben: "Evet öğrendim artık. Bilirsin gömleklerimi pantolonlarımı falan hep kendim ütülerim"

Sibel Hanım: "Bu tavla olayı ne güzelmiş yaa. Ev işlerini hiç sevmem hele ütüden nefret ederim zaten. Akşam cenk ile buluşacağım (cenk erkek arkadaşı). Benim odada yatağın üzerinde gömleğim var ütülermisin"

ben: "Tabii derhal ütülerim merak etme"

Sibel Hanım: "Bu kraliçelik durumuna alıştım bile. Akşamüzeri 6 gibi cenkle buluşacağım evden çıkacağım. 6-7 saatlik kraliçeliğim yanacak heba olacak artık. Yarın yine tavla oynarız. Seni yorarsam kızmaca yok"

Ben zaten Sibel Hanımın her türlü hizmetini görmeye dünden razıydım ama sanki istemem yan cebime koy durumuna devam etmek zorundaydım o an.

ben: "Tamam abla oynarız da sen hakkım heba olacak diye üzülme. İstersen iddiayı sen evden çıkınca donduralım. Böylece hakkın kaybolmaz"

Sibel Hanım: "Sahimi? Yaparmısın bunu gerçekten?"

ben: "Tabii yaparım. atla deve değil ya"

Sibel Hanım: "İşte bu süper olur. Yarın kahvaltımı da hazırlarsın. Uşaklık edersin bana bir süre daha değilmi o zaman"

ben: "Tabii kahvaltıyı hazırlarım. Ne istersen yaparım"

 
Gönderildi : 18 Nisan 2016 16:55
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Devamı da güzelmiş Smile

 
Gönderildi : 18 Nisan 2016 18:26
(@blocktorn)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
 

Çok güzel gidiyor, daha devam etmeli bence Smile

 
Gönderildi : 5 Mayıs 2016 11:09
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Mwehaba dostlar,
çok uzun ara vermek zorunda kaldım, kusuruma bakmayın.Babam vefat etti, sağlık sorunlarım vardı ameliyat tedavi hastane süreci yaşadım. Hikayemize uzun ara verdiğim için ve sizleri çok beklettiğim için iki bölüm birden gönderiyorum. Hikaye kesinlikle devam edecek arkadaşlar. Buyrun:

3.BÖLÜM

Sibel Hanım: "Çok iyi yaa. Bu arada saat 4'e (16 yani) geliyor. Ben bir duş alayım hazırlanıp çıkayım. Sana para ve liste versem alışveriş yaparmısın"

ben: "Tabii."

Sibel Hanım: "Televizyonun altındaki çekmecede kağıt-kalem vardı. Onları versene listeyi yazayım"

Kağıt-kalemi alıp Sibel Hanıma verdim. Alışveriş listesini yazıyordu. Bu durum çok hoşuma gidiyordu hatta sertleşmiştim bile. Ama Sibel Hanım'ın o muhteşem ayaklarına dokunamamaktaydım çünkü o zaman herşey ters tepebilirdi, çok ileri gitmemeliydim. Sibel Hanım'a hizmet etmek, bu şekilde aşağılanmak da çok güzeldi.

Sibel Hanım: "Liste tamam." deyip uzattı.

Marketten alınacaklar vardı listede.

Sibel Hanım: "Masanın üzerinde çantam var verirmisin"

Cüzdanından para çıkarıp verdi bana. Sibel Hanım artık hiç yorulmadan oturduğu yerden kalkmadan bana kibar emirlerle işlerini yaptırıyordu. Kağıt-kalemi versene, çantamı versene, bir bardak su getirirmisin....Ben her emrini memnuniyetle yerine getiriyordum tabii. Sibel Hanım duşa girdi, hazırlanıp giyindi. Ütülediğim gömleği ve bir kot giymişti. Ayaklarında gri soket çorap vardı. Bana kibarca talimat yağdırıyordu:

Sibel Hanım: "Cenkle yemeğe gideceğiz sonra da sinemaya. Ben sanırım gece 1'den önce gelemem. Anahtarım var sen yat istersen. Ortalığı toplarsın, sonra da alışverişe çıkarsın."

ben: "Tamam abla merak etme iyi eğlenceler"

Sibel hanım tam kapıdan çıkarken dedi ki: "Bu arada saat 5 burada donduruyoruz değilmi"

ben: "Evet"

Sibel Hanım: "İyi. 7 saat daha hakkım var yani"

ben: "Öyle"

Sibel Hanım: "Çok güzel. Neyse hadi çıktım ben görüşürüz"

ben: "Güle güle abla"

Sibel Hanım gittikten sonra O'nun ayakkabılarını-terliklerini koklayarak, öperek, yalayarak defalarca mastürbasyon yaptım. Sibel Hanım'ın emrettiği gibi ortalığı derleyip toparladım, alışverişini yaptım. Ders çalıştım. Tv izliyordum ki zil çaldı. Sibel Hanımdı gelen. Anahtarı olduğunu söylemişti ama zili çalıp kapıyı bana açtırmıştı. Olsun O'na hizmet etmek canıma minnetti zaten. Sibel Hanım içeri girdi, botlarını çıkarıp terliklerini giydi. Biraz önce o terliklerin her milimini yalamıştım. Montunu çıkardı ve salondaki koltuğa geçip oturdu.

Sibel Hanım: "Ee naber?"

ben: "Hiiç n'olsun. Alışverişi ve diğer istediklerini yaptım."

Sibel Hanım: "Teşekkür ederim"

ben: "Yarın kahvaltıda ne istersin?"

Sibel Hanım: "Özel bir şey istemem canım. Zeytin peynir falan filan işte sen biliyorsun. Mutlaka taze ekmek ve portakal suyu olmalı"

ben: "Tamam abla hallederim"

Sibel Hanım: "7 saat hakkım var ya. Sabah 10.30 gibi başlarsın saat 17.30 gibi de sona erer hizmet süren. Saat 18'de çıkıp okula gideceksin zaten. uygunmu senin için?"

ben: "Uygun tabii"

Ben yatılı okulda olduğum için pazar akşamı saat 19'a kadar okula giriş yapmalıydım. Bunun için evden 18'de çıkmam lazımdı

Neyse biz o güzel cumartesi gecesine dönelim.

Sibel Hanım: "Ben yatıyorum iyi geceler"

ben: "İyi geceler abla"

Sibel Hanım yattıktan sonra az önce çıkardığı botlarını yaladım. Sabah erkenden uyanıp sakal traşı oldum, duş yaptım. Sibel Hanım'ın huzurunda temiz olmalıydım. Saat 10.30 civarında kahvaltısını hazırladım salondaki masaya. Saat 11 gibi kalkıp salona geldi masaya oturdu Sibel Hanım.

ben: "Çayını getireyimmi abla"

Sibel Hanım: "Getir"

Sallana sallana kahvaltısını yaptı. Kahvaltıdan sonra gazetesini okurken nescafesini istedi. Evi temizletti , kalan ütülerini yaptırdı bana. Bu arada saat 17.30 olmuştu. Sibel Hanım salonda oturup tv izliyordu. Ben işlerimi bitirip salona geldim.

ben: "Abla işleri bitirdim. Başka bir şey yoksa benim hazırlanıp çıkmam gerek."

Sibel Hanım: "Tamam teşekkür ederim. Seni biraz yordum ama kusura bakma"

ben: "Yok canım ne kusuru abla. Sonuçta iddiaya girip oyun oynadık ve kaybettim. Borcumu ödedim sadece"

Sibel Hanım: "Böyle düşünmene çok sevindim teşekkür ederim. Yemek yapmayı da bilsen ne iyi olurdu"

ben: "Bilmiyorum ama öğrenirim abla dert etme. Ben birazdan çıkacağım"

Sibel Hanım: "Bana bir nescafe daha getir öyle çık"

ben: "Peki derhal getiriyorum"

4.BÖLÜM

Sibel Hanım'ın kahvesini verdikten sonra çıktım ve okula gitmek üzere evin biraz ilerisindeki duraktan belediye otobüsüne bindim. Otobüste giderken bu güzel hafta sonunu düşündüm, sertleştim ve okula varınca tuvalette yine mastürbasyon yaptım. Sibel Hanım'a bir daha hizmet edeceğim zamanı iple çekiyordum. Neyse Sibel Hanımdan ayrı geçen zamanlarla sıkmayayım sizi. Cuma gelmişti nihayet. Akşam evci çıkacak, Sibel Hanıma kavuşacaktım. Cuma 17.30'da okuldan çıkıp eve vardım. İlk işim duş yapmak oldu. Sibel Hanımın karşısında tertemiz olmalıydım. Ben duştan çıkıp giyinirken kapı anahtarla açıldı. Sibel Hanım gelmişti.

Sibel Hanım: "ali evdemisin?" diye seslendi

ben: "Evet abla hoşgeldin. Giyiniyorum. Şimdi gelirim" diye karşılık verdim.

Giyindim, saçımı taradım, salona geldim. Salona gideren kapının önünden geçtim. Sibel Hanımın siyah seksi topukluları oradaydı. Sibel Hanım koltukta oturmuş siyah ince çoraplı ayaklarını sehpaya uzatmıştı. O ayakları koklayıp öpüp yalamak için neler vermezdim. Ben gelince Sibel Hanım ayağa kalktı tokalaşıp öpüşüp merhabalaştık. Sibel Hanım oturunca ayacıklarını tekrar uzattı sehpaya.

Sibel Hanım :"Off çok yorgunum" deyip ayak parmaklarını kıtlatıyordu. Devam etti konuşmaya: "Senden naber nasılsın bakalım?"

ben: "İyiyim işte abla gördüğün gibi"

Sibel Hanım: "Okul nasıl?"

ben: "Okul iyi. Bu hafta 2 tane sınavım vardı ikisi de iyi geçti."

Sibel Hanım: "Güzel aferin. Sen iyi, çalışkan bir öğrencisin zaten. "

Sibel Hanım'dan övgü almak çok güzeldi.

ben: "Teşekkür ederim abla"

Sibel Hanım: "Bu hafta tembellik yaptım hep. Yemek yok evde. Açlık durumun nasıl?"

ben: "Aç değilim abla eve gelmeden kumru yemiştim" (Burada bir açıklama yapayım: Bilenler bilir İzmir'e özgü karışık tosta kumru derler ama kumruya sadece tost demek kumruya hakaret olur bence)

Sibel Hanım: "Ben de akşamüzeri yemiştim bişeyler. Hiç aç değilim. Yorgunum zaten. İş yapacak durumda değilim. Tavla atalımmı geçen haftaki gibi?"

ben: "Olur atalım. İddialımı yoksa sadece gazozunamı olsun?"

Sibel Hanım: "İddialı tabii ki yoksa zevki çıkmaz ki"

ben: "İddia ne olacak peki?"

Sibel Hanım: "Bu oyun bittikten pazar akşam sen evden çıkana kadar kaybeden kazananın bütün isteklerini yapacak, tüm hizmetini görecek."

ben: "Tamam kabul ama bir şey söylemem gerekiyor: Önümüzdeki hafta 3 sınavım var. 3-4 saat ders çalışmam gerekecek. Eğer kaybedersem bunun için bana izin verirmisin."

Sibel Hanım: "Tamam veririm merak etme."

Aslında ders çalışmak falan bahaneydi. Sibel Hanım'a izin verirmisin diyerek kendimi aşağılatmıştım. Tavlayı tabii ki kaybedecektim. Sibel Hanım'a hizmet etmenin güzelliğini yine tadacaktım.

Sibel Hanım: "Hazırsan atıyorum zarı. Büyük atan başlar"

Sibel Hanım bana iyice kızsın kinlensin diye ilk oyunu ben aldım. Sonraki oyunda mars yaptım. Sibel Hanım iyice kızmış kıvama gelmişti. Sonra bilerek üç defa mars oldum ve 6-3 kaybettim. Sibel Hanım çok mutlu oldu gülerek tavlayı kapattı ve kolumun altına kıstırdı.

Sibel Hanım: "Bu hafta bi yere gitmiyorum zaten. 2 gün uşağımsın. Ben keyif yapacağım, sen bana hizmet edeceksin" deyip gülüyordu.

ben: "Tamam katlanacağız ne yapalım"

Sibel Hanım: "Elbette katlanacaksın. Kumar borcu bu oğlum"

ben: "Ne istersin abla."

Sibel Hanım: "Bana bi nescafe yap. Ben de eşofmanlarımı giyeyim"

ben nescafeyi hazırlayıp getirmiştim. Sibel Hanım pembe eşofmanlarını giymişti ve ayakları çıplaktı. Kırmızı ojeli ayaklarını sehpaya uzatmıştı ve ben adeta eriyor, bu manzaraya zor dayanıyordum. Kahvesini sehpaya bıraktım: "Buyur abla" dedim.

Sibel Hanım: "Sağol"

Önceleri teşekkür ederim diyordu fakat bu sağol kelimesi değişik anlamlar içeriyor gibiydi. Teşekkür daha kibarcaydı, sağol diyerek bunlar zaten görevin demek istemişti sanki. Belki de hiçbirşey demek istememişti. Her neyse sonuçta önemli olan Sibel Hanım'a hizmet etmekti. Sibel Hanım güzel ayaklarını sehpaya uzatmış vaziyette kahvesini içiyordu.

Sibel Hanım: "Çok yorgunum. Ayaklarım sızlıyor"

ben: "Ayaklarını ovmamı istermisin abla?"

Sibel Hanım: "Ayaklarım bütün gün ayakkabının içindeydi. Kokuyor olabilir ama"

ben: "Hiç sorun değil abla" Sibel Hanım dönerek ayaklarını kucağıma koydu. Güzel ayaklarını sıvazlıyordum. Önce sağ ayağını elime aldım topuktan ayak parmaklarının ucuna kadar sıvazladım. Ayağının altına ve topuğuna baskı uygulayarak masaj yaptım. Sol ayağına geçtim. Bu arada aletim taş gibi olmuştu. Sibel Hanımın kucağımdaki sağ ayağı aletime değmişti.

Sibel Hanım: "Vay canına bu durum hoşuna gidiyor galiba. Ayaklardan mı hoşlanıyorsun yoksa?"

Ben suç işleyip de yakalanmış çocuk gibi ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemez durumdaydım. Sibel Hanım kucağımdaki ayağıyla beni dürterek: "Heyy sana ayaklardanmı hoşlanıyorsun diye sormuştum"

ben: "Evet" diyebildim güçlükle. Bu arada ayak masajını bırakmıştım.

Sibel Hanım: "Ne o rengin attı. telaşlandın. yutkunarak konuşuyorsun?"

ben: "Bilmiyorum abla heyecanlandım, korktum. Ne olur bu durum aramızda kalsın hele bizimkiler hiç duymasın olurmu?"

Sibel Hanım: "Merak etme bu aramızda bir sır olarak kalacak. Hem bundan ben de memnunum. Ayaklarıma zevkle masaj yapılıyor olması hoşuma gitti. Peki bir ayak fetişisti olarak söyle bakalım. Ayaklarım güzelmi"

ben: "Çocukluğumdan beri ayaklarını çok beğeniyorum"

Sibel Hanım: "Cenk pek hoşlanmaz bundan. Çok kıskançtır"

ben bir şey demedim.

Sibel Hanım ayağını burnuma getirerek: "Kötü kokuyormu" dedi.

ben ayağını elime alarak derin derin kokladım: "Hayır. çok hoş kokuyor. Ayağını öpebilirmiyim?

Sibel Hanım: "Hayır. Cenk bunu istemez ve ben ona ihanet edemem. Sadece masaj yapmana izin verebilirim. Bu arada çok güzel masaj yapıyordun ayaklarıma sonra vazgeçtin. Devam etsene"

Ben sağ ayağını elime alıp sıvazlamaya başladım. Masajım Sibel Hanım'ın çok hoşuna gitmiş, mayışmıştı

Sibel Hanım: "Off bu çok iyi geldi. Uyuyacağım galiba. Tamam bırak ayağımı git ders çalış. Ben biraz kestireyim"

Ben kalktım ayakucundan. Sibel Hanım'ın kapının yanındaki demin çıkardığı topuklu ayakkabılarını dilimle temizledim. Çıkardığı çoraplarını koklayarak mastürbasyon yaptım.

 
Gönderildi : 22 Temmuz 2016 01:40
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Mwehaba dostlar,
çok uzun ara vermek zorunda kaldım, kusuruma bakmayın.Babam vefat etti, sağlık sorunlarım vardı ameliyat tedavi hastane süreci yaşadım. Hikayemize uzun ara verdiğim için ve sizleri çok beklettiğim için iki bölüm birden gönderiyorum. Hikaye kesinlikle devam edecek arkadaşlar.

Çok geçmişler olsun, başın sağolsun. Sabırlar dilerim.

Hayatının tekrar normal düzene dönmesine sevindim.

 
Gönderildi : 22 Temmuz 2016 10:14
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Teşekkür ederim masternick dostum. Hikayeme devam ediyorum. Yine 2 bölüm gönderşyorum ama bu arada hikayemle ilgili hiç yorum gelmemiş arkadaşlar. Devam edeyimmi, bırakayımmı ne dersiniz?

5.BÖLÜM

Giyindim ve biraz ders çalıştım. İçerden Sibel Hanım sesleniyordu: "Alii uyandım ben neredesin"

ben: "Hemen geliyorum abla"

Salona geldim. Sibel Hanım uyanıktı ama yatıyordu.

Sibel Hanım: "2 saate yakın uyumuşum. Sen ne yaptın?"

ben: "Ders çalıştım ama bitti biraz önce"

Sibel Hanım: "İyi. Acıktım ben ya. Şimdi yemek yapmakla falan hiç uğraşamam. Ya dışarı gideceğim yemek için ya da eve sipariş edeceğim. Fast food yemek istemiyorum yaa. Hem sağlıksız hem kilo yapar. Eve getirteceğim şeyler hep fast food tarzı. Dışarı çıkmaya da üşeniyorum. Üff ya yemek yapmayı bilmemen ne kötü"

ben: "Hiç bilmiyor değilim abla. pilav,makarna, salata gibi şeyleri bilirim. patates, biber, patlıcan kızartma yaparım, kahvaltı masası hazırlayabilirim, menemen yapabilirim, çay demleyebiliim. Diğer sulu yemek çeşitlerini de en kısa zamanda öğrenirim.

Sibel Hanım: "Kısa zamanda öğreneceğinden eminim. Çünkü beceriklisin. Bana sunduğun kahvaltı ve diğer şeyler güzeldi. Geçen pazar sen gittikten sonra yaptığın temizlik işlerini şöyle bir kontrol ettim birkaç şey dışında iyiydi. Elin yatkın ev işlerine. O zaman aşağıdaki marketten 1-2 parça biftek al. makarna ve salata malzemesi al. Biftek ızgara, makarna ve salata yap bana. Memnun kalırsam ayaklarıma dokunmana izin verebilirim belki"

ben: "Peki abla hemen"

Market için verdiği para 2 parça biftek, makarna ve salata malzemesi almaya yetmişti. Sibel Hanım 2 parçayı da yerse bana biftek kalmayacaktı. Olsun ben Sibel Hanıma hizmet etmek için aç kalmaya razıydım. Marketten eve dönünce Sibel Hanım ayaklarını sehpaya uzatmış tv izliyordu.

ben: "Para 2 parça biftek, makarna ve salata malzemesine yetti. Etler küçük 2 parça biftek ancak sana yeter abla"

Sibel Hanım: "Şimdi tekrar para versem seni markete göndersem vakit kaybı. Çok açım bir an önce aldıklarını hazırla bana. Sen idare edersin."

ben pek umurunda değildim. Hele de ayak fetişistliğimi öğrendikten sonra beni tamamen kullanmaya başlamıştı artık. Geçen haftaki rica cümleleri direk emir cümlelerine dönüşmüştü. Böyle olmasını ben istemiyormuydum o halde şikayet etmeye hiç hakkım yoktu. Ben biftekleri fırında ızgaraya koydum. Makarna haşlanırken salata malzemesini yıkadım ve doğradım. Salondaki masaya 2 tabak 2 çatal-bıçak, 2 bardak koymak için geldim.

Sibel Hanım: "Hazırmı?"

ben: "10 dakikaya hazır abla"

Sibel Hanım: "Niye iki kişilik servis koyuyorsun masaya"

ben: "2 kişiyiz ya abla. Sen ve ben işte"

Sibel Hanım: "Hayır burada ben yiyeceğim. Sen hizmetkarsın. Burada ben yerken bana hizmet edersin. Bir şey istersem getirirsin. Benim yemeğim bittikten sonra gidip mutfakta yersin sen. Böylesi daha uygun olmazmı."

ben cevap vermeden masaya kendim için koyduğum servisleri geri almaya başladım

Sibel Hanım: "Surat asma hemen. Yoksa bozuldunmu. Bu bir iddia. Hem ayaklarıma dokunmak istemiyormusun"

ben sakinleşmiştim hemen. Doğrusu bu ayak kozunu çok iyi kullanıyordu. Bir hamle yapıyor, baktı benden bir tepki yok devam ediyor, tepki olunca geri adım atıp beni yumuşatmaya ve razı etmeye çalışıyordu. Çok zekice davranıyordu aslında. Hem aşağılanmak isteyen bendim sonuçta. Şimdi niye mızmızlanıyordum ki.

ben: "Bozulduğum falan yok abla. Niye bozulayım ki. Hem doğru söylüyorsun uşaklar hizmet ederler, masaya oturup yemezler"

Sibel Hanım: "Senin önün niye ıslak?"

ben: "Az önce salata malzemelerini yıkarken ıslanmış"

Gidip mutfaktaki önlüğü getirip taktı boynuma ve arkadan bağladı.

Sibel Hanım: "Bak böyle daha iyi oldu. Artık bana hizmet ederken bunu tak."

ben: "Evet abla"

ben yemeğini getirdim. Tabağına makarnasını koydum ve başka tabağa da biftekleri.

Sibel Hanım bifteğinden bir parça kesti ve ağzına attı. "Tadı fena değil ama biraz sert olmuş. Bir dahaki sefere dikkat et."

ben: "Ederim abla"

Sibel Hanım makarna ve salatayı beğenmişti. "Bunlar güzel olmuş, sofranın genel durumu da iyi. Ayrıca ben yerken bir hizmetkar gibi masadan 1 adım uzakta ayakta beklemen olumlu. Aferin"

ben: "Teşekkür ederim abla"

Beni yavaş yavaş uşağı, hizmetkarı yapıyordu.

Yemeği bittikten sonra Sibel Hanım tv karşısındaki tekli koltuğa geçti. Ben masayı toplayıp bulaşıkları yıkadım. Mutfakta yemeğe oturmuştum. Tabii sadece makarna ve Sibel Hanım'ın yemeyip bıraktığı az bir et parçası vardı. Biraz yedim, tabağın yarısı boşalmıştı ki Sibel Hanım içerden seslendi.

Sibel Hanım: "alii baksana bana"

ben hemen koştum: "Buyur abla"

Sibel Hanım: "Dün meyve almıştım. Dolapta. Yıka ve soy getir bana"

ben: "Tabii hemen getiriyorum"

Meyveleri buldum. Yıkadım, soydum ve bir tabağa dilimledim. Portakal, elma ve armut emretmişti. Hazırlayıp götürdüm. Sibel Hanım'ın koltuğunun yanındaki sehpaya bıraktım.

ben: "Meyven hazır abla. Ben yemek yiyordum yarım kaldı da devam edebilirmiyim?"

Sibel Hanım: "Yanımdan çok fazla gitmeni istemiyorum bir isteğim olur belki ama 5 dakikalığına izin verebilirim sana. Gidip yemeğini ye gel"

ben: "Teşekkür ederim abla. 5 dakika sonra buradayım"

Gidip hızlıca tabağımı bitirdim. Zaten az kalmştı. Ağzımı yıkadım ve koşarak Sibel Hanım'ın huzuruna gittim.

ben: "İşte geldim abla buradayım"

Sibel Hanım: "Aferin süreyi aşmadın. Meyve güzeldi. Sunduğun şeyler geçer not aldı benden. Şimdi ayaklarıma masaj yapabilirsin"

ben: "Çok teşekkür ederim" deyip yere ayaklarının dibine diz çöktüm. Bacak bacak üzerine atmıştı. Havadaki ayağını elime alıp terliğini çıkarıp masaja başladım. Sonra diğerine geçtim. Yere bıraktığım ayağını omzuma uzattı.

Sibel Hanım: "Oooh keyfe bak. Senden de iyi ayak sehpası olurmuş. Bunu keşfettiğim iyi oldu. Sık sık ayağımı uzatırım artık üstüne"

ben: "Tabii abla ne zaman istersen"

Bu arada aletim kalkmıştı tabii.

6.BÖLÜM

Sibel Hanım: "Buna zaten sen bayılırsın"

Sibel Hanım'ın sağ ayağı omzumda, sol ayağı elimdeydi. Masaj yapıyordum sol ayağına. Elimi yumruk yapıp sol ayağının tabanına baskı yapıyordum.

Sibel Hanım: "Oh güzel ovuyorsun aferin. devam devam. Parmaklarımı da ovala"

ben ayak başparmağını iki parmağımın arasında yuvarladım ve ayağının bütün diğer parmaklarına aynı

uygulamayı yaptım. Sibel Hanım omzumdaki ayağını burnuma uzattı:

Sibel Hanım: "Kokla bakiim"

ben derin derin içime çekiyordum. Çok güzel kokuyordu. Aldığım zevki anlatamam.

Sibel Hanım: "Ayağım yoruldu ama. Bir elinle masaja devam et, diğer elinle tut ayağımı"

ben emrettiği gibi bir elimle sol ayağına masaj yaparken diğer elimle havadaki sağ ayağını tutup derin derin kokluyordum.

ben: "Öpebilirmiyim abla"

Sibel Hanım: "Hayır"

ben: "Lütfen"

Sibel Hanım: "Hayır dedim" diyerek ayaklarını çekti sertçe.

Sibel Hanım: "Yeter bu kadar." Sibel Hanım kızmıştı

Sibel Hanım: "Bana soğuk bir bira getir"

ben Sibel Hanımı daha fazla sinirlendirmeden her zamankinden hızlı birasını sundum.

Sibel Hanım: "Bu ne böyle. Ben asla birayı kutudan içmem. Bira bardağı da getir. Bunu düşünemiyormusun"

ben: "Özür dilerim" diyerek bardağı getirdim.

Sibel Hanım: "Eee neyi bekliyorsun bardağa koysana birayı. Ben mi koyacağım"

ben bardağa birasını koydum. Bardağı eğmediğim için köpürmüştü bira.

Sibel Hanım: "İyice salaklaştın sen"

İlk defa bana hakaret etmiş sesini yükseltmişti. Artık adım adım aşağılamanın dozunu arttırıyordu.

Sibel Hanım: "Karşıma otur konuşacağım seninle"

ben karşısındaki koltuğa oturacaktım ki:

Sibel Hanım: "Ne yapıyorsun. Yere oturacaksın. Diz çök otur karşıma"

ben emrettiği gibi önüne diz çöküp oturdum. Basbayağı aşağılanıyordum. Buna engel olamazdım artık. Öyle bir noktaya gelmiştim ki Sibel Hanım ne derse yapmalıydım. Zaten bu durumdan çok hoşnuttum.

Sibel Hanım: "Bak ayağımı öpemezsin demiştim gündüz. Sen hala öpebilirmiyim lütfen falan diyorsun. Böyle yılışıklıktan hiç hoşlanmam. Sululuğu, gayriciddiliği hiç sevmem. Bir daha olmasın"

ben: "Özür dilerim abla bir daha olmaz"

Sibel Hanım: "Abla demeyi de bırak artık. Ablalık bir durum varmı ki. Şu anda bana uşaklık ediyorsun unutma. Normal zamanda yine abla-kardeşiz ama şimdi uşağımsın."

ben: "Ne demeliyim?"

Sibel Hanım: "Bana hizmet ettiğin zamanlarda Efendim diyeceksin Hanımefendi veya Hanımım diyeceksin ve bana siz diye hitap edeceksin"

ben: "Anladım Efendim."

Sibel Hanım: "Ayağımı öpmene izin vermiyorum çünkü cenke ihanet edemem. benim anlayışım böyle ayak veya başka biyer sevgiliden başkası öpmemeli.

ben: "Evet Efendim"

Sibel Hanım: "bu arada cenk 2 gündür aramıyor beni. dün sabah toplantı için Ankaraya gitti. Hiç aramadı. Başına kötü bişeymi geldi acaba?"

ben: "Endişelenmeyin Efendim aramaya fırsatı olmamıştır belki"

Sibel Hanım: "Neyse ben yatıyorum. Sen de ortalığı toparladıktan sonra yatabilirsin. Haa unutmadan sen odandaki yatakta yatma artık. Tuvaletin yanındaki küçük odada yerde yatarsın.

ben: "Ama Efendim o oda soğuk olur kalorifer peteği yok orada. Hem o oda çok dardır"

Sibel Hanım: "Bak bana itiraz etme. Muğla (doğduğumuz yer) küçük bir Anadolu şehri. Orada bilmezler öyle ayak fetişistliği falan direk sapık derler. Ayaklarımı zevkle kokladığını, bana zevkle hizmet ettiğini bütün Muğlaya söyler seni rezil ederim."

ben: "Emredersiniz Efendim. Size itaat edeceğim."

Sibel Hanım: "Güzel" dedi ve yatmaya gitti. Artık işin şakası kalmamıştı. Durum bir tavla oyunundan çıkmıştı Sibel Hanım'ın adım adım hakimiyetine girmiştim. Bu beni korkutuyor ama heyecan ve zevk veriyordu. Bu durum hoşuma gidiyordu. Artık Sibel Hanım ne emrederse yapmak zorundaydım ve yapacaktım.

Çok rahatsız bir gece geçirdim. Pek uyuyamadım sabah da erkenden uyanıp duş yaptım, giyindim. Sibel Hanıma taze ekmek ve gazete almak için dışarı çıktım. Çayı demleyip kahvaltısını salondaki masaya hazırladım. Sibel Hanım kalkmıştı. O kahvaltısını yaparken ben ayakta bekliyordum.

Sibel Hanım: "Nasıl yeni odana alıştınmı uyudunmu?"

ben: "Pek uyuyamadım Efendim. Oda biraz rahatsızdı da"

Sibel Hanım: "Bak hala şikayet ediyorsun. Anlamadınmı oğlum iş artık ciddi. Tavla oyunu veya iddia değil artık bu. Bu duruma sen kendin getirdin. Elimdeki kozun farkında değilmisin. Odaya alışmalısın."

ben: "Emredersiniz Efendim"

Sibel Hanım: "Neyse şu kahvaltımı yapayım. Konuşacağız seninle"

ben: "Peki Efendim."

 
Gönderildi : 25 Temmuz 2016 02:16
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Çok güzel gidiyor ....

 
Gönderildi : 25 Temmuz 2016 09:26
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Teşekkürler buyrun yeni bölüm gelsin o halde.
7.BÖLÜM

Sibel Hanım kahvaltısını bitirmiş masadan koltuğa geçmişti. Çay istemiş, ben getirirken biraz salladım sanırım, çay fincanın tabağına

biraz dökülmüştü. Ben farketmemiştim ve çayı bu şekilde Sibel Hanım'a sunmuştum. Sibel Hanım da yudumlarken fincanın altından damlamış Sibel Hanımın pijamasının üstü (Sibel Hanım o sırada henüz pijamasını çıkarmamıştı daha) çay lekesi olmuştu.

Sibel Hanım: "Ne yaptın gerizekalı" diye bağırıp ayağa kalktı ve bana sertçe bir tokat patlattı.

Bu kadarı fazlaydı artık. Zaten sinirlerim bozuktu. Uyuyamamıştım, yorgundum, açtım, fırça yiyip hakarete uğramıştım moralim bozuktu. Hepsine katlandım da bu tokata dayanamamış isyan etmiştim. Sibel Hanım'ın emriyle kendisine hizmet ederken taktığım mutfak önlüğünü çıkarıp yere fırlattım ve "yetti ama" diye bağırmıştım.

Sibel Hanım: "Bak bak demek karşı geliyorsun ha" deyip üstüme doğru gelip sert bir tokat vurdu yüzüme ve bir hamleyle beni kolumdan çekip sırtından attı yere savurdu. Diziyle de boynuma bastırdı. Eliyle de saçımın favori kısmını kuvvetlice çekiyordu.

Sibel Hanım: "Bana asla karşı gelme. Judo biliyorum unuttunmu"

Canım çok acıyordu. Teslim olmaktan başka çarem yoktu.

ben: "Evet Efendim."

Sibel Hanım 3 sene önce taciz ve saldırıya uğramış, o olayı ucuz atlatmıştı. judoyu o zaman öğrenmişti ve o taciz olayının travmasını uzun süre üzerinden atamamıştı. O travma hala bugün bile ara ara kendini gösteriyor. Bana olan davranışlarındaki değişimde o travmanın izleri vardı: Dün akşam ben Sibel Hanıma "ayağını öpebilirmiyim abla lütfen" diyene kadar bana karşı daha şefkatliydi, işte o sözlerle ben Sibel Hanıma göre yılışık tavırlar içine girince ayaklarını aniden çekmiş ve "tamam bu kadar yeter" demişti. o andan sonra bana acıma duygusu kaybolmuş bana karşı kinlenmişti sanki. beni aşağılamaktan daha fazla zevk alır olmuştu.

ben artık Sibel Hanımdan korkuyordum çünkü beni dövüp alt ederdi, eli de çok ağırdı. Kendimi Sibel Hanımın vicdan ve insafına bırakmıştım.

Sibel Hanım ayağa kalktı ve terlikli ayağını başıma basarak: "Artık bana itaat edecekmisin"

ben: "Evet Efendim"

Sibel Hanım: "Akıllılık edersin. Bana karşı gelmenin faydasız olduğunu gördün. Bu saygısızlığını ödeteceğim sana."

ben: "Çok pişmanım Efendim. Lütfen beni affedin"

Sibel Hanım ayağını başımdan çekti, "gerizekalı" diyerek suratıma tükürüp gidip koltuğa oturdu.

Sibel Hanım: "Şimdi gel buraya"

ben yerden kalktım ellerimi önümde birleştirip Sibel Hanımın yanına gittim.

ben: "Buyrun Efendim"

Sibel Hanım: "Önce yerde fırlattığın şu önlüğü tak, sonra da çayımı yeniden getir"

ben: "Emredersiniz"

Çayını sehpanın üzerine bıraktım.

Sibel Hanım: "Diz çöküp otur önüme ve beni dinle"

ben emrettiği gibi önünde yere oturmuş kulağımı Efendime vermiştim.

Sibel Hanım: "Yapman gereken birçok iş var. Önce benim çarşaf ve nevresimimi değiştir. Çıkan kirli çarşafları yıka. Çamaşır makinasını kullanmayı öğretirim sana. Zamanla bilirsin. Sonra odamdan ve salondan başlamak üzere bütün odaları elektrik süpürgesiyle süpürüp sonra da sileceksin. Camlar da silinecek tabii. Buradaki balkonu ve arka balkonu yıka. Tuvalet ve banyoyu temizle. Ütülerimi yapacaksın. Bu arada yemeğimi yaparsın ve istediğim bişey olursa seni çağırırım bana getirirsin. Bu işleri yaparken kafana takılanları sor bana ki yanlış yapma. Bütün bunları yarına kadar yetiştirebilecekmisin?"

ben: "Bilmem ki Efendim elimden geleni yaparım ama sanırım yetiştiremem."

Sibel Hanım: "O zaman okula telefon ederim ve pazartesi gerekirse salı yatılı kısmı için izin isterim. Okulun normal eğitimine gündüzlü olarak evden gidersin. Nasıl olsa resmi velin olarak benim kaydım var okulunda. Zaten okulun yaz tatiline girmesine 2 aydan az zaman kaldı. Bu 2 ay böyle idare ederiz. Seneye tamamen gündüzlüye geçersin. Böylece sadece hafta sonu değil hergün hizmetimde olursun. Bu yaz için de ailene iş bulup çalıştığını falan söylersin, yazın bana hizmet edeceksin. Belki birkaç günlüğüne Muğla'ya gidip aileni ziyaret etmene izin veririm. Neyse bu yaz işini sonra konuşuruz."

ben: "Emredersiniz Efendim yalnız bir mazeretimi söyleyebilirmiyim size?"

Sibel Hanım: "Söyle"

ben: "Efendim biliyorsunuz seneye üniversite sınavına gireceğim. Dersaneye gitmem ve ders çalışmam için bazı günler bana izin verirmisiniz?"

Sibel Hanım: "Bazı günler olmaz ama günde 2-3 saat izin verebilirim. Bunu sonra düşünüp konuşacağız dedim ya"

ben: "Emredersiniz Efendim"

Sibel Hanım: "Sınavda üniversite tercihini de benim bulunduğum şehire yaparsın. Bu şu an için İzmir. Tutup da İstanbula veya Ankaraya falan gidemezsin. Ona göre çalış. Anlaşıldımı"

ben: "Anladım Efendim. Siz nasıl isterseniz Efendim"

Sibel Hanım: "Hadi şimdi sana söylediğim işleri yap. O işleri bitir. Gerekirse gece az uyu ya da uyuma ama mutlaka bitecek o işler."

ben: "Emredersiniz Efendim"

Sibel Hanım: "Bu arada demin bana yaptığın saygısızlığa karşılık bugün ben söyleyene kadar bir şey yemeyeceksin. Zaten bitirmen gereken çok iş var, yemekle zaman kaybetmemiş olursun. Ancak ben izin verirsem yersin"

ben: "Siz nasıl isterseniz"

Efendim bu arada çayını bitirmişti.

Sibel Hanım: "Güzel, durumunu anlayıp kabullenmen ve uysallaşman hoşuma gitti. Aferin çayı da güzel yapmışsın. Bana bir fincan daha çay ve gazetemi getir. keyif yaparken işleri yapmaya başla, arada seni çağıracağım bir isteğim olursa getirirsin, hizmet edersin"

ben: "Emredersiniz Hanımım"

 
Gönderildi : 25 Temmuz 2016 23:04
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

hiç eleştri yorum gelmiyor dostlarım. sanırım hikaye pek ilgi çekmiyor

 
Gönderildi : 27 Temmuz 2016 20:56
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

dostum fslv1570,

Eleştiri yorum bekleme, eleştirilecek birşey yok ki hikayede. Harika gidiyor. Sibek Hanım'ın psikolojik analizini bile yapmışsın Smile
Sen mutlaka devam et. Okuyan ama yazmaktan çekinenleri mahrum bırakma.

 
Gönderildi : 28 Temmuz 2016 10:10
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Teşekkür ederim dostum.

8.BÖLÜM

ben: "Önce nereden başlayayım Efendim?"

Sibel Hanım: "Önce yatak çarşaflarımı değiştir ve odamı temizle. Kirli çamaşırlarımı çamaşır makinasına at ve makinayı çalıştır. Balkonları yıka. Çamaşır makinası yıkamayı bitirince çıkan çamaşırları arka balkona as. Sonra banyo ve tuvaleti temizle. Sonra ben duş alıp odamda yatağıma uzanıp kitap okuyacağım. O arada da salonu temizlersin. Sonra da diğer odalar. Astığın çamaşırlar kuruyunca da ütüleyeceksin ve dolabıma yerleştireceksin. Bunları yazıp vereyimmi?"

ben: "Gerek yok Efendim aklımda tutabilirim"

Sibel Hanım: "İyi hadi bakalım ama sonra unutmuşum dersen dayak yersin ona göre"

ben: "Emredersiniz Efendim"

Sibel Hanımın çarşaflarını değiştirdim ve yatağını hazırladım, odasını temizledim. Çamaşırları yıkamaya attım. Balkonları yıkadım. Çamaşırları astım sonra da banyoyu ve tuvaleti temizledim. Aradan 5 saate yakın zaman geçmişti. Çok acıkmıştım. Kahvaltı yapmamıştım daha doğrusu yapmaya fırsatım olmamıştı. Ancak Hanımım izin verirse birşeyler yiyebilirdim. Salona gidip Sibel Hanım'ın önünde diz çökerek "Yatağınız hazır, odanızı temizledim. Çamaşırlarınızı yıkayıp astım Efendim. Banyoyu ve tuvaleti de temizledim Efendim"

Sibel Hanım: "İyi"

ben: "Efendim benim sabah kahvaltı yemeye fırsatım olamamıştı. Çok açım Efendim lütfen izin verirseniz bu odanın (yani salon) temizliğine başlamadan önce bişeyler yiyebilirmiyim?"

Sibel Hanım: "Sabahki saygısızlığın için ceza olarak yarın sabaha kadar seni aç bırakacaktım ama insaflı davranıp yemene izin vereceğim. Ama bu sana bir lütuf değil, kölemin güçsüz düşüp bana hizmetten kalmaması için"

ben: "Teşekkür ederim Efendim"

Kölesi olduğumu ilk defa telaffuz etmişti. Bu heyecan vericiydi. Ayrıca beni çok zor duruma düşürecek acımasız cezalar vermeyecekti galiba. Sabahki moral bozukluğum geçmeye başlamıştı.

Sibel Hanım: "Sadece 15 dakikan var. Saat tutuyorum bir saniye bile aşarsan dayağı yersin"

ben aceleyle gidip yemeye başladım. Ekmeği, peyniri ne bulursam tepiyordum ağzıma. Alelacele doyurdum karnımı ve Efendimin huzurunda diz çökmüştüm.

Sibel Hanım: "13. dakikada geldin. 2 dakikan daha var. Yemeğin üstüne tatlı olarak ayaklarımın altında 2 dakika yatıp koklayabilirsin ayaklarımı.

ben: "Çok teşekkür ederim Efendim. Bu ödül çok değerli benim için"

Sibel Hanım: "Köleliğin boyunca cezalar olacak, dayağımı yiyeceksin ama ara sıra ödüller de olacak. Hadi şimdi yat bakalım ayaklarımın altına"

Ayaklarının altına yatıp yüzümü sürdüm. Derin derin kokladım. Ama süre çabucak doldu ve Efendim topuğuyla alnıma vurarak: "Evet tamam. Kalk bakalım temizliğe devam"

Ben salonu ve arka odayı temizlerken evin telsiz telefonu çaldı. Efendim duş yapıp odasına çekilmişti. Telsizi Efendime götürmek için kapısını çaldım ve gir demesiyle odasına girdim, telsizi verip çıktım. 15-20 dakika sonra Hanımım seslendi. "Alii Gamzeyle buluşacağız. Ben çıkıyorum. Sen işlerine devam et. Gelince kontrol edeceğim. Bana rapor vereceksin. Kaytarmak yok ona göre"

ben: "Emredersiniz merak etmeyin Efendim"

Gamze Efendimin en yakın dostuydu. Ben bu arada birçok işi bitirmiştim. Yıkanan çamaşırları asmıştım. Yemeğimi yemiştim. Saat gece 12'yi geçiyordu. Efendimin ütülerini yaparken zil çaldı. Kapıyı açtım. Efendim içeri girdi. Yüzü asıktı, geçip koltuğa oturdu

Sibel Hanım: "İkimize de bira getir"

ben: "Efendim ben ütü yapıy..."

lafımı tamamlayamadan sertçe : "Bira getir dedim Sen de al içeceğiz" diye sesini yükseltti.

Efendimin bardağına bira doldurdum. Kendim de kutudan içiyordum. Karşısına diz çöktüm.

Sibel Hanım: "Gamze cenk ve tuğbayı elele görmüş. tuğba da benim arkadaşım. cenk beni arkadaşımla boynuzlamış. emin olmak ve tuğbayla konuşmak için tuğbanın evine gittim. cenkin arabası tuğbanın apartmanının sokağındaydı. tuğbanın evine çıktım zili çaldım kapı açılmadı. tam bırakıp dönüyordum tuğba kapıyı açtı. misafirim var dedi ve içeri davet etmek istemedi. ben madem bir bardak su verirmisin dedim. 1 dakika bekle dedi. içeri su almaya gidince kapıdan biraz içeri girip baktım. sehpanın üzerinde cenke fransadan alıp hediye ettiğim üzerinde C harfi olan sigara tabakası duruyordu. Ben suyu tuğbanın yüzüne fırlatıp çıktım. beni boynuzladı orospu çocuğu." diye anlatıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ben Onu nasıl teselli edeceğimi bilemedim bi an. Elini okşadım. Ağlaması hafifleyince de:

ben: "Üzülmeyin Efendim size dönüp gelir yine" dedim ama fena kızdı.

Sibel Hanım: "Sen ne diyorsun be. Dönüp gelse ben kabul edermiyim sanıyorsun. İhanet etmem de ettirtmem de. Bu iş bitmiştir"

deyip ağlıyordu.

Sibel Hanım: "Sen yarın kalan işleri tamamla ve git. Bir süre yalnız kalmak istiyorum. Haftaya veya bir zaman sonra ben çağırıım seni.

ben: "Emredersiniz siz nasıl isterseniz Efendim.

 
Gönderildi : 28 Temmuz 2016 12:23
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Üzüldüm Sibel Hanım'a. Cenk kıymetini bilememiş galiba.

Yanlız içimden bir ses ileride Cenk Bey de Sibel hanıma hizmette kusur etmeyecekmiş gibi geliyor bana. Bakalım bekleyelim göreceğiz.

 
Gönderildi : 28 Temmuz 2016 18:13
(@fslv1570)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Buyrun yeni bölüm:

9.BÖLÜM

Pazar günü okula gittim. Efendim okula telefon eder beni çağırır diye bekliyordum fakat ne aradı ne de geldi. Perşembe öğleden sonra ben işyerinden aradım Efendimi.

ben: "İyi günler Efendim. Sizi rahatsız ediyorum kusura bakmayın. "

Sibel Hanım: "Evet söyle"

ben: "Nasılsınız Efendim?"

Sibel Hanım: "Eh işte fena değil. Ne itiyorsun?"

ben: "Yarın hizmetinize geleyimmi Efendim?"

Sibel Hanım: "Hayır yalnız kalmak istiyorum" dedi ve çat diye kapattı telefonu.

Ben üzülmüştüm ama ne yapabilirdim beklemekten başka. Günler geçti. Efendimi çok özlemiştim. İlk günler sevinmiştim, üzerimden bir yük kalkmış gibi hissetmiştim ama şimdi çok mutsuzdum. Ona hizmet etmeyi, ondan dayak yemeyi çok özlemiştim. Efendime hizmet için aç kalmaya, yorgunluğa, ...herşeye razıydım. Günlerim Efendimi özlemekle geçerken 6 hafta sonra okulların kapanmasından 1 gün önceki perşembe akşamüzeri etütteyken ziyaretçimin olduğu anons edildi. Hemen koştum Efendim gelmişti.

Sibel Hanım: "Yarın gel hizmet et bana. Konuşacaklarım da var seninle" dedi ve gitti. Ben ertesi gününü zor ettim. Saatler geçmek bilmedi. Neyse akşamüzeri koşarak eve gittim. Efendim evde salondaki koltuğa oturmuş tv izliyordu. Hemen önüne diz çöküp: "Emrinizdeyim Efendim" diyebildim. Çok heyecanlıydım.

Sibel hanım: "Naber"

ben: "Size hizmet etmeden çok mutsuzdum Efendim. Sizi çok özledim."

Sibel Hanım çıplak ayaklarının birini omzuma koydu, diğer ayağını burnuma uzattı.

Sibel Hanım: "Ayaklarımı özledinmi. kokla bakiim"

ben derin derin kokluyordum. Ne büyük bir mutluluktu anlatamam.

Sibel Hanım: "Dün pedikür yaptırdım. Güzel olmuşmu"

ben: "Evet Efendim çok güzel olmuş. Zaten her zaman güzeldi ayaklarınız"

Sibel Hanım: "Öpebilirsin ve yalayabilirsin. cenki siktir ettim. Artık ihanet etme durumu yok"

ben: "Teşekkür ederim çok teşekkür ederim Hanımım"

İki ayağını da ellerimle destekleyerek altını ,üstünü, parmaklarını öpücüklere boğdum. Sibel Hanım sağ ayağını omzuma koydu tekrar. Ben elimdeki sol ayağının topuk kısmını öpüyordum.

Sibel Hanım: "Yala bakiim gıdıklanacakmıyım"

ben elimdeki ayağının altını boydan boya yalamaya başladım.

Sibel Hanım : "Yavaş ol ve kibar yala. Aç kurt gibi saldırma ayağıma"

ben yavaşladım. Dilimi tamamıyle dışa çıkartarak yalamaya başladım.

Sibel Hanım: "İyi. Pek gıdıklanmıyorum. Güzel bir hismiş ayağımın yalanması. Sen de iyi yalıyorsun aferin"

Sibel Hanım ayağını ağzımdan çekti ve: "tükürüklerinle ıslattın ayağımı" deyip ayağını başıma sürtüp saçlarımda kuruluyordu. Bu arada omzumdaki diğer ayağını ağzıma uzattı ve "Bunu da yala". Ben zevkten ölüyordum. Ayağının her milimini güzelce yalattıktan sonra çekip onu da saçlarımda kuruladı.

Sibel Hanım: "Aferin güzel yaladın. Şimdi biraz konuşalım"

ben: "Buyrun Efendim"

Sibel Hanım: "Ruhunu ve vücudunu tamamen bana adamaya hazırmısın"

ben: "Evet Efendim"

Sibel Hanım: "Bak düşünmeden cevap verme. Köleliğin hep deminki gibi ayaklarımı yalamaktan ibaret olmayacak. 7/24 emrimde olacaksın. Seni döveceğim, acı çekeceksin, cezalandırılacaksın, aç kalacaksın, kölem olduğunu bilmemesi gerekenlerin yanında sana kuzenim diyeceğim, diğer kişilere özellikle bu eve gelip giden arkadaşlarıma seni kölem diye tanıtacağım. Başkalarının yanında aşağılanacaksın. Bu arada babanın verdiği harçlığın da tamamına el koyacağım, ben harcaman gerektiği kadarını vereceğim sana. Tüm bunlara hazırmısın"

ben tereddütte kaldım. Sibel Hanım'a hizmet etmek, aşağılanmak, hele ayaklarını yalamak çok güzeldi ama kendimi tamamen O'na teslim edebilirmiydim.

ben: "Efendim bilemiyorum. Size hayır dersem ne olur?"

Sibel Hanım: "O zaman sen yoluna ben yoluma. Yaşadıklarımız tamamen anı olur. Ayaklarımı da bir daha rüyalarında görürsün"

ben: "Efendim birkaç sorum daha olacak: Biliyorsunuz önümüzdeki yıl üniversite sınavına gireceğim. Dersane ve ders çalışmam için bana izin verecekmisiniz?"

Sibel Hanım: "Tabii vereceğim. Bu konuda daha önce konuştuklarımız aynen geçerli"

ben: "Efendim köleliğim ne kadar süre geçerli olacak"

Sibel Hanım: "Aslında bu konuda tam karar vermedim ama şimdilik 5 yıl diyelim. Tabii bu süre zarfında sen ben istemeden çekip gidemezsin ama ben istediğim zaman seni azad edebileceğim."

Sibel Hanım: "Ayrıca şunu belirteyim. Senin sağlığını ciddi anlamda tehlikeye sokacak ve vücut bütünlüğünü bozacak cezalar vermeyeceğim"

Önümde 2 yol vardı. Kabul etmeyip rahat edecektim ama dünyanın en güzel ayaklarından ve hayallerimin Hanımına hizmet etme fırsatından yoksun olacak tatsız tuzsuz bir hayatım olacaktı. Sonuçta 5 yıldı ve üniversite sınavına çalışabilecektim.

15-20 yıl hapiste çürüyenler vardı. Ben 5 yıl sıkıntı çekecektim ama inanılmaz deneyim ve zevkler yaşayacaktım belki.

Ayrıca belki acı çekecektim ama sağlığım tehlikeye girmeyecekti. Bunlar içimi rahatlattı.

ben: "Anladım Efendim. Ben bütün şartlarınızı kabul ediyorum. Ruhumla ve vücudumla tamamen kendimi size adayacağım. Sizin köleniz ve köpeğiniz olmayı kabul ediyorum Efendim"

Sibel Hanım: "Güzel. Bunu bir tık ileri götürelim. Bu konuştuklarımızı kağıda döküp imzalayalım. Kölelik bitiminde de o kağıdı yırtıp atarız. İmzalayacakmısın?"

ben: "Sizi yıllardır tanıyorum Efendim. Dürüst ve mert bir insansınız. Kağıda konuştuklarımız dışında bir şey yazmazsınız. İmzalarım Efendim."

Sibel Hanım: "İyi. O halde ben kölelik sözleşmesini bilgisayarda yazar çıktı alırım akşam falan imzalarız"

ben: "Peki Efendim"

Sibel Hanım: "Şimdi soyun ve ayaklarımın altına yat bakalım"

ben: "Emredersiniz Efendim" deyip üzerimdekileri çıkardım. Boynumda altın bir zincir vardı. Saatim kolumdaydı. Külotumu çıkarmamıştım. Yere yatmak için hamle yapacağım sırada:

Sibel Hanım: "O boynundakini ve saatini ver bana. Donunu da çıkar. Üzerinde hiçbirşey olmayacak. Tamamen bana aitsin."

ben zinciri ve saati Efendime verdim. Donumu çıkarırken Efendim saati inceliyordu.

ben tamamen çıplak olarak ayaklarının altındaydım. Efendim bir ayağını ağzımın üstüne diğer ayağını karnıma koymuştu.

Sibel Hanım: "Bu saat kaliteli ve pahalı bir şeye benziyor. Ucuz bir saat yeter sana. Bu saat ve zincire el koyuyorum"

ilk firelerimi vermiştim ama aldığım zevk herşeye değerdi. ağzımın üstündeki ayağını yalıyordum, Efendim de diğer ayağıyla sertleşmiş aletimle oynuyordu. Her iki ayağını da yaklaşık yarım saat yaladım. Aletim taş gibi olmuştu.

Sibel Hanım: "Ayağımı yalarken mastürbasyon yapıp boşalmana izin veriyorum"

deyince ayağının altını yalarken 31 çekmeye başladım. Zaten sertleşmiştim kısa sürede boşaldım.

 
Gönderildi : 29 Temmuz 2016 20:43
Sayfa 1 / 3
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL