Shop
Seks Kölesinin Günl...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Seks Kölesinin Günlüğü - 1

1 Gönderiler
1 Üyeler
0 Reactions
761 Görüntüleme
(@master_engineer)
Gönderiler: 54
Kanıyla Üye
Konu başlatıcı
 

Sevgili günlük,

Sana o kadar muhtacım ki anlatamam. Çığlığımı senden başka kimse duyamaz. İnsanlara anlatmak isterdim başımdan geçenleri, ancak onların ahlakı sağır, duyguları kördür benim durumuma düşmüş kimseler için. Onlar yalnızca yargılamayı bilirler. Onlar için yalnızca günahkarsındır.

Sana ondan bahsetmek istiyorum. Nasıl kurnaz, hırslı ve şeytan olduğundan. İstanbul’da ailemle yeni bir eve taşınmıştık, daha o zamanlar üniversiteye gidiyordum. Karşı komşularımızın da benimle yaşıt bir kızı bir de benden 10 yaş kadar küçük bir oğlu vardı, sarışın mavi gözlü. Çok akıllı bir çocuktu, sürekli bir şeyler okurken görürdüm onu ve bize misafirliğe geldiklerinde de öğrendiği ilginç şeyleri anlatırdı. Sevimli bulurdum onu, yanağını okşardım karşılaştığımızda, o da bana saçlarımın çok güzel olduğunu söylerdi. hatta ben onun saçlarını karıştırdığım zaman, o da benim saçlarımla oynardı.

Ancak sonra yıllar geçti. Önce ben ayrı eve taşındım, sonra annemle babam ayrıldı, zaman geçti, bir süre şehir dışında yaşadım ve yıllar sonra ben o eve döndüm. Karşı komşularımız çoktan emekli olup, güneyde bir yerlere taşınmış, kızları evlenip başka bir yere yerleşmişti. Oğulları ise bu anlattıklarımdan çok önce üniversite için yurt dışına gitmiş olduğu için karşı daire, ben döndüğümde boştu.

Sonra bir gün o taşındı. O da benim gibi tek başına ailesinin evine dönmüştü. Tekrar komşuyduk; bazı sabahlar işe giderken, veya akşamüstü eve döndüğümüzde karşılaşıyor, selam veriyorduk birbirimize. Yirmilerinin ortasındaydı ve hep sıcaktı bana karşı. Keşke onun yaşında olsaydım diye düşünürdüm ben de.

Yine bir gün eve döndüğümde kapının önünde anahtarlarımı ararken, o çıktı karşı daireden, bakkala gidiyordu. Bense kapıda kalmıştım! Çilingiri aradığımı görünce, beni içeri davet etti, çilingir gelene kadar dışarıda kalmayayım diye buyur etti. Bu davet beni de mutlu etmişti, en azından beni tombik bulmuyor diye düşünmüştüm, biraz iri bir kadınım çünkü. Kendine akşam yemeği hazırlamıştı, bana da ikram etti, ilk başta biraz mırın kırın ettiysem de baktım ki çilingirin daha geleceği yok, kabul ettim. Gerçekten de çok güzel bir sofra kurmuştu. 1 saat sonra çilingir geldi ve kapıyı açtı. Ben de onun evinden ayrılırken bir müsait vaktinde, benim de kendisini bir akşam yemeğinde misafir etmek istediğimi söyledim. O da kabul etti.

İçimi tuhaf bir heyecan almıştı. Aramızdaki yaş farkı çok fazlaydı, ama yine de birbirimize âşık olabileceğimize inanmak istemiştim. Bana geleceği cumartesi günü sabahtan kolları sıvadım, evi topladım, akşam için güzel bir şarap seçtim, sevebileceğini düşündüğüm birkaç çeşit yemek ve meze hazırladım. Her şey tamam olunca odama geçtim; artık sıra bendeydi! önce saçlarımı yıkadım ve tarakla biraz düzleştirdim. Sonra çok sevdiğim, şilebezi çiçekli bir elbisemi giydim. Boynumda adımın yazdığı ve hiç çıkartmadığım gümüş kolyemin üstüne bir de kırmızı taşlı kolye ekledim. Makyaj aynasına geçtim ve bordo rujumu sürdüm, gözlerime rimel çektim. Tam ayağa kalkmış aynada kendime bakıyordum ki kapı çaldı; o gelmişti. Gittim kapıyı açtım, içeri aldım. Biraz çekingen davrandı, çünkü gündelik kılığıyla gelmişti, bense ona özel hazırlanmıştım. Çok vakit geçmeden sofraya geçtik. Bir yandan hoş sohbet, bir yandan şarap, iyice birbirimize ısınmıştık. Yemek boyunca ötürü bana güzel iltifatlar ediyor, benim davetkar tavırlarım karşısında utangaç görünüyordu. Bir şekilde el ele tutuşmak istiyordum ama hiç fırsatını bulamamıştım. Sonra birden o fırsatı bana elleriyle vermiş oldu! Üzerine yanlışlıkla bir şeyler döktü ve peçete aramaya başladı. Ben de sofraya çıkarttığım keten mendillerden birini açtım, gözlerinin içine baktım, belli belirsiz bir dudak hareketiyle gülümsedim ve üzerini silmeye başladım. Utandı, bir şey diyecek oldu, tam ağzını açacaktı ki, başımı hafifçe kaldırıp tekrar gözlerinin içine bakarak “Çok yaramaz bir çocuksun” diye fısıldadım. İkimiz de sarhoştuk. Doğruldum, işaret parmağımla çenesini kaldırdım gözlerimi gözlerinden ayrımadan. Heyecanlandığını hissetmiştim, ama ipleri bırakmak istemedim, bu sefer işaret parmağımı dudaklarıma götürüp “şşş” yaptım ve elinden tutup onu ayağa kaldırdım. Niyetimi çok önceden anlamıştı aslında ama cesaret bulamamıştı, şimdi bu son hamlemle o da harekete hazırdı. Odama götürecektim onu, ama o kadar yürüyemedi, sol eliyle beni belimden kavradı ve beni salona sürükledi. sağ eliyle sol göğsümü okşamaya başladı. Dudaklarımız yapışmıştı. Teni ateş gibiydi. Tırnaklarımı geçirdim, onun sol omzunu, boynunu ısırdım. Çok arzulamıştım onu. O da vakit kaybetmedi; çabucak elbisemin eteğini sıyırdı ve kıvrak bir serçe parmak hareketiyle külodumu indirdi. İçime gireceğini düşünmüştüm, ama o birden eğildi ve vajinama ıslak bir öpücük kondurdu. Bunun etkisi tam beni vurmuştu ki seri ve kıvrak dil darbeleri gelmeye başladı. Klitorisimi bulmuştu ve kontrol artık bende değildi. Beni iyice gevşetti, kendisi ise hâlâ heyecanlıydı ve bunu ani hareketleriyle belli ediyordu. sonra seri bir hareketle elbisemi karnıma kadar kaldırdı, ve bacaklarımı elleriyle iki yana açtı, içime girdi. Seviştik.

https://karanlikgunahlar.wordpress.com/
https://karanlikgunahlar.blogspot.com/

çeşitli oyuncaklarınızın tasarımı ve imalatında danışabilirsiniz.

 
Gönderildi : 8 Mayıs 2018 00:00
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL