Nazan & Yoshi
Nazan & Yoshi
Genel Müdür Yardımcısı Alper Altınsoy’un 14 kattaki odasında kıyamet kopuyordu.
“ Hayır, İlkin kimyayla vadeli çalışılmayacak. 2 sene önceki olayı ne çabul unuttun.”
Pazarlama Müdürü Nazan Şırlan’ın yüzü öfkeden kıpkırmızı kesilmişti.
“Fakat o 2 sene önceydi. Şimdi firma çok iyi durumda. İstihbaratı yapıldı.
Alper Altınsoy koltuğundan kalkarak kollarını masaya dayadı:
“Nazan anlatamadım galiba. Ben burada Genel Müdür Yardımcısı olduğum sürece bu adamlara vadeyle mal verilmeyecek. O kadar.”
Nazan gözlerini kısarak “Siz bilirsiniz. Bu satışı kaçırırsak yönetim kuruluna da cevabı siz verirsiniz.” Deyip hırsla odayı terk etti.
Nazan 34 yaşında şirkette satış temsilcisi olarak işe başlamıştı. Alımlı bir kadındı.1,68 boyunda ideal kilodaydı. Omuzlarına dökülen kızıl saçları yürürken havada dalgalanıyordu. 15 senedir bu şirkette çalışıyordu. Pazarlama Müdürlüğüne hakkıyla gelmişti, yolunu tırnaklarıyla kazıyarak açmıştı. Fakat Alper buraya kendi adamını getirmek istemiş, yönetim kurulu kendisini atayınca olayı hazım edememişti.
Sürekli takışıyorlardı. Artık dayanacak gücü kalmamıştı. İstifa etmeyi de kendine yediremiyordu.
Odasına girdi ve arkasından kapıyı çarptı. Gözleri doluyordu hırsından.
“Çıkmalıyım” diyordu kendi kendine “ Yoshi’i yi görmem gerek.
Çantasını aldı ve kapıya yöneldi.
Sekreterine “Ben çıkıyorum” deyip hızlı bir şekilde yürüdü.
“ Artı kimyadan Emre beyle randevu........” diye sesleniyordu sekreter.
Lafını yarıda kesip” yarına ertele” dedi
Park yerine inip Golf’ünü çalıştırdı ve hızla park yerinden uzaklaştı.
Arabayı Caddebostan’da park edip güzellik merkezinin kapısından içeri girdi.
Masaj bölümünün kapısını açıp soyunma odasına yöneldi. Allahtan sırada kimse beklemiyordu.
Soyunma odasının kapısı açıldı ve içeri Yoshi girdi.
Yoshi 28 yaşında bir japon kadınıydı. 1,60 boylarında, ince narin bir japon güzeli. Saçlarını topuz yapmış, hafif makyajlıydı.
“ Yoshi, sana ihtiyacım var. Sinirlerim çok bozuk.” Sesi titriyordu.
“Tamam, merak etme. Şimdi rahatlatırım seni.” Dedi Yoşhi hafif başını eğerek huzur dolu bir sesle.
“ İçeri geç uzan, şimdi geliyorum” dedi.
Nazan soyunup bornozunu giydi. Masaj odasına geçti. Bornozu çıkarıp karın üstü masaj masasına uzandı.
İçinden “İyi ki varsın Yoshi, sensiz ne yapardım” diye geçirdi.
Yoshi içeriye girdikten sonra, üzerinde çeşitli aromatik yağların bulunduğu rafa yöneldi ve porselen bir ibriği alarak Nazan’ın sırtına bir parça yağ döktü.
“canım benim, şimdi geçecek her şey. Sen kendini bana teslim et” dedi o huzur veren sesiyle.
Elini Nazan’ın sırtına döktüğü yağın üzerinde yavaşça beline doğru götürdü. Yağın aromatık kokusu odanın içinde yayılmaya başlamıştı. Kalçalarında bacaklarına doğru iniyordu eli. Dizlerinin arkasından bileklerine doğru topuğuna ulaştı. Topuklarını avuçlayıp ovmaya başladı. Parmaklarının sırtıyla tabanlarına bastırıyor ve parmaklarına doğru iniyordu.
Nazan kendini bulutların üstünde his etmeye başlamıştı. Vücudunun ağırlığı sanki sıfırlanmıştı. Siniri balon gibi sönmüştü.
Seans yaklaşık 45 dakika sürdü.
Masajın sonunda Yoshi Nazan’ın kulağına eğilip” Akşam bana gel, seni bekliyorum” diye fısıldadı.
“Tamam, gelirim” dedi Nazan.
Gözlerini kapayıp Yoshi ile birlikte geçireceği akşamı hayal etmeye başladı.
Anahtarlarını çantasından çıkarıp Yoshi’nin dairesinin sokak kapısını açıp içeri girdi.
Girer girmez ayakkabılarını çıkardı. Yoshi bu konuda çok titizdi.
Koridora girip hemen sağındaki kapıyı açtı. Odada soyunup beyaz saten sabahlığı ve beyaz parmak arası terlikleri giyinip odadan çıktı. Koridorun sonundaki odaya girdi.
Burası tam uzak doğu kültürüne göre dekore edilmiş bir daydı. Duvarlar beyaz boyanmiş yerdeki halıda beyaza yakın bir renkti. Karşılıklı iki duvarın önü boydan boya bir metre eninde ve çakıl taşlarıyla doldurulmuş bir japon bahçesiydi. Odayı dört köşede bulunan beyaz kağıt fener aydınlatıyordu. Karşı duvarda ise japon tarzı iki metre yükseklikte bir dolap vardı. Odanın ortasında da deri kaplı yerden 20 cm yükseklikte bir yatak duruyordu.
Nazan terliklerini çıkarıp sırt üstü yatağa uzanıp Yoshi’yi beklemeye başladı.
Beş dakika sonra kapı açıldı ve Yoshi, Nazanın üstünde ki sabahlığın aynısının siyahı içinde içeri girdi. Nazanın gözleri içine bakarak saçındaki tokayı açtı ve başını hafif salladı. Kuzguni siyah düz saçları omuzlarından aşağıya doğru döküldü. Sabahlığının kemerini çözüp omuzlarını hafif geriye attı ve sabahlık bedeninden kayıp ayaklarının dibine düştü. Parmak arası terlikleri çıkarıp Nazan’ın ayak ucuna doğru topuklarının üzerine oturdu.
Hafifçe başını eğerek tebessümle “Hoş geldin” dedi.
“Hazırmısın?”
“Senin için her zaman” dedi Nazan.
Nazanın sağ ayağını nadide porselen bir kaseyi tutar gibi tutup havaya kaldırdı.
Nazanın ayakları oldukça güzeldi. Pedleri sürekli topuklu ayakkabı giymekten biraz kalınlaşmıştı fakat tabanının ortası bembeyaz ve kadife kadar yumuşak ve inceydi. Cildinin altından damarlar bariz bir şekilde görülebiliyordu. Başparmakları hafif içe kıvrıktı, yine ayakkabı deformasyonu. Ayaklarının üstü oldukça damarlıydı.
Tabanının ortasına yumuşak bir buse kondurdu. Hafif parmak dokunuşlarıyla parmak uçlarının tabanındaki kırışıklıklarda dolaştırdı. Dudaklarını tabanlarının üstünde gezdirmeye başladı.
Nazan zevkten hafif hafif inlemeye başlamıştı. Odanın içini mistik tütsü kokusu kaplamıştı. Yoshi Nazan’ın parmaklarını emdikce, Nazan çılgına dönüyordu.
Zevk dolu 2 saatten sonra Yoshi “Başlayalım mı, hazırmısın” dedi.
“Hadi başla”
Yoshi kalkarak duvardaki sürgü dolabın kapağını itti.
Üç tane aluminyum boru alarak ikisini yatağın ayak ucundaki deliklere soktu. Üçüncüsünü de üzerine altı sünger deri bir kılıfı üzerine geçirdikten sonra havada kalan dikey boruların uçlarına tutturdu.
Nazan ayaklarını deri kaplı borunun üzerine koyduktan sonra Yoshi bunları pamuk bir iple bağladı ve boruya sabitledi.
Dolabın içi çeşitli boy ve kalınlıkta sopalarla, kırbaçlarla doluydu.
Gül ağacında 70 cm uzunluğunda bir sopa seçti Yoshi.
Sopanın ucunu Nazan’ın tabanlarında dolaştırdı. Hafif hafif vurmaya başladı.
Birden gerilip hızla sopayı indirdi. Tam tabanın ortasında yakıcı bir acı his etti Nazan.
Sanki bir kor düşmüştü tabanının tam ortasına.
Uzun bir “Ayyyyy” döküldü dudaklarından. Sopa belirgin kırmızı bir şerit bırakmıştı tabanından.İkinci darbe , ilkinin biraz altına topuğuna doğru geldi. Vücüdü acıdan gerildi. Başını yana doğru hızla çevirdi. Üçüncü darbe pedlerin tam ortasna indi.
Tabanı yarıldı zan etti. Cayır cayır yanıyordu.
“Iıııhhhh” diye inledi.
Tam 30 darbe yedi o akşam tabanlarına.
Sana son bir süprizim var dedi Yoshi.
Dolaba doğru yöneldi ve ucu iğnelerle kaplı ince bir sopa çıkardı.
İğneler 2 mm sopanın dışına doğru taşıyordu.
Nazan’ın içini bir korku kapladı. Bunu hiç denememişti.
Başını kaldırıp Yoshi’yi takip etmeye başlamıştı.
Parmaklarını öne doğru uzatıp tabanlarını iyice kırıştırdı. Biraz korku ve birazda heyecenla ilk darbeye kendini hazırlamaya çalıştı.
Yoshi gerildi ve ilk darbe hemen parmaklarının altına indi.
Böyle bir şey yaşamamıştı bu güne kadar.
Şiddetli bir acı kasıp kavurdu ayağını.
“dayana bilecekmisin” diye sordu Yoshi.
“sanırım” diyebildi Nazan inilti şeklinde.
Daha ne olduğunu anlamadan ikinci darbeyi yedi.
“AAAAAAhhhhhh” diye bağırdı.
Tabanları kırmız izlerle dolmuştu.
“Yeter bu kadar” dedi Yoshi ve dolaptan aldığı kendi hazırladığı merhemi Naza’nın tabanlarına hafif hafif sürmeye başladı.
Yanıyordu ayakları. Fakat Yoshi o kadar ustaca sürüyordu ki merhemi, onun temasıyla acısı hafifliyor ve rahatlıyordu Nazan.
Ayaklarını çözdü ve karın üstü yatırdı Yoshi onu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyordu.
Yoshi yanına geldi ve başından tutup dudaklarına yapıştı.
Öptü, öptü ve öptü.
Bedenleri birbirlerine yapıştı ve kaynaştılar.
Sanki ağırlıksız bir ortamda uçuyorlardı.
Bir haz denizinin içinde sonsuzluğa doğru buharlaşıyorlardı.
Aradan 2 saat geçmişti. Defalarca boşaldılar.
Yoshi:” sana kötü bir haberim var” dedi
“Hayır ola, nedir” diye endişe ve merakla sordu Nazan.
“Dönüyorum”
“Anlamadım”
“Japonya’ya dönüyorum. Haftaya”
“Olamaz” dedi Nazan.
“Üzgünüm”
“ Ama neden?”
“ Ailem ile ilgili. Öyle olmak zorunda.
Nazan’ gözleri doldu.
“Lütfen. Lütfen ağlama” dedi Yoshi Nazan’ın yanağını okşayarak.
“Seni asla unutmayacağım ve seni bana her zaman hatırlatacak bir şey istiyorum. Her zaman seni yanımda istiyorum. Bunun için şimdi bir şey yapacağım.” Dedi ve odadan çıktı.
15 dakika sonra elinde ucu kor bir demirle döndü. Demirin ocunda bir halka, halkanın içinde de bir “ N “ harfi vardı.
“Bunu özel yaptırdım. Senden istediğim bunu göğsüme bastırman”
“yani dağlamamı mı istiyorsun”
“Evet”
Nazan bir anlık tereddütten sonra sordu
“Nasıl yapacağım?”
“Mememe bastırıp beşe kadar say”
Nazan korkarak demirin ucunu aldı eline .
Yoshi başını yana hafif aşağıya doğru çevirdi ve gözlerini kapadı.
Nazan kor halindeki uc Yoshi nin sol memesinin iç tarafına meme ucuna yakın bir yere bastırdı ve saymaya başladı 1.....2........
Yoshi hafif irkildi fakat hiçbir reaksiyon göstermedi.
Yanık kokusu geldi burnuna. Demirin ucundan duman yükseliyordu.
3........4.........ve 5.
Nazan hemen demiri çekti.
Yoshi’nin memesinde derin bir iz oluşmuştu.
Yuvarlak bir daire içinde bir “N” harfi.
Dona kaldı.
Yoshi her zamanki huzur veren tebessümüyle
“ Artık hep yanımda olacaksın. Her zaman ve her yerde”
“Benim için bu acıya katlandın, Yoshi”
“Acı geçer ama sensizlik geçmez”
“Yoshi, bende istiyorum bunu” dedi Nazan yaş dolu gözlerle.
Yoshi yine odadan çıktı fakat bu sefer hemen döndü.
“İsteyeceğini biliyordum. Senin içinde bir tane yaptırdı. Ama bunu yapmanı ben isteyemezdim. Senin istemen gerekir” dedi yumuşak ses tonuyla.
“Hadi astır şunu” dedi Nazan.
Nazan başını geriye doğru attı. Gözünden süzülen yaşlar yanağından omuzlarına ve göğüssüne doğru süzülüyordu.
Burnuna yanık kokusu geliyordu.
Duyduğu acı dağlanan göğüsün acısı değildi.
En büyük aşkını kaybetmek yakıyordu canını......
Ne istiyorsun rüzgar
Ne okumak istiyorsn yaz.
Benim frekansıma uyduğu sürece seve seve katayım hikayelere.
Farkındaysan farklı uygulamaar katmaya çalıştım.
İğne, falaka, kırbaç,mum.
Bunların dışında sadece ayaklarda değil başka bölgelerde de istiyorsn söyle.
tek tür uygulamada takılıp kalmak istemiyorum bende.
Sonuçta herkezin ayrı zevkleri var.
fakat hikayenin devamında farklı şeylerde var.
Çok ekstrem şeylere kaçıp itici olmasını istemiyorum.
Birde herkezin zevkini henüz bilmediğim için ortalamayı tutturmaya çalışıyorum.
Cevabını bekliyorum.
Fakat bazı detaylara girmek ve hikayeyi biraz gerçekci kılmak için çok kısa yazmaktan kaçınmak zorundayım.
Umarım anlayış gösterirsin.
ne kelime harika, beni okumaya sevkedebilmende harika birşey.belki bende uzun cümleler kurabilirim artık.eline ve hayal gücüne sağlık.
tekrar çok teşekkür.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler