Shop
Bildirimler
Tümünü temizle

Kasaba Meydanı

32 Gönderiler
8 Üyeler
0 Reactions
2,162 Görüntüleme
(@smaster)
Gönderiler: 244
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Kasaba Meydanında Bir Gün

Massachusetts’te güzel bir gündü. 1760, Haziran’ın 15. günü. Hava sıcaktı, ama çok nemli değildi fakat mahkeme salonu havasız ve nemliydi. Bu biraz da bugünkü davalara olan rekor katılımdan kaynaklanıyordu. Kasabanın dilinde Rebbeca Hampton‘nın davası vardı.
Kasaba halkının çoğunluğu jürinin kararına kulak kesilmişti.
Rebbeca aleyhine deliller çok kuvvetliydi ve artık karar verilmişti. Bu mahkemenin karşısına bu kadar genç ve güzel bir kadının çıkartılması alışılmış bir şey değildi.
Salonda herkes birbirine tahminini fısıldıyordu. Kapı açıldı, bir koruma ve arkasından davalı içeri girdiler. Arkasında başka bir koruma daha vardı. Rebecca’nın üzerinde sade, muhafazakâr beyaz bir pamuklu giysi vardı. Kalabalığın çoğu çirkin itibarından dolayı onu beyazlar içinde görmek istemiyordu. Elleri arkasında bağlıydı. Hâkimi bekleyeceği ahşap parmaklığın önüne getirildi.
Mübaşir içeri girdiğinde derin bir sessizlik oluştu ve mübaşir seslendi: “Herkes ayağa! Duyuyor musunuz beni! Majestelerinin mahkemesi başladı. Saygıdeğer hâkim William Cosgrove içeri giriyor.”
Başında beyaz peruğu ve üzerinde cüppesiyle hâkim salona bankın arkasında kalan kapıdan girdi. Koltuğuna oturdu ve onun ardından dinleyiciler de yerlerine oturdular.
"Rebecca Hampton," dedi hâkim. "Mahkeme seni fahişelik yapmaktan ve tahrik edici hareketlerden suçlu buldu." Rebecca utançla yüzünü astı. Hâkim sözlerinin iyice anlaşılması için biraz bekledi. "Majesteleri Kral III. George ve Vali Smith adına açıklıyorum ki yarın tüm gün haklın önünde falaka ile cezalandırılacaksınız. Bu geceyi nezarethane geçireceksiniz. Cezanız ayıplanmanız içindir ve utanç dolu çığlıklar yarın sabah başlayacak ve akşamüstü güneş batana dek sürecektir. Ders almanızı ve günahkârlıktan kurtulmanızı dilerim.” Hâkim çekicini vurarak duruşmayı sonlandırdı.
Rebecca’nın gözlerinden ilk kez yaş geldi. Mahkûm edileceğini hiç düşünmemişti.
O gece, hücresinde yalnız kaldı. Uyumaya çalıştı. Sabahki zorluklar için güçlü olması gerekiyordu. Fakat falaka koltuğunun hayalleri aklından çıkmıyordu. O koltukta başka şanssız kadınlar görmüştü önceden. Çoğunluk falaka koltuğunun kadınlar için kırbaçlama direğinden daha merhametli bir ceza olduğunu düşünüyordu. Kasabadaki tutucu fikirlerden dolayı adaletin en acımasız destekçileri bile bir kadının herkesin içinde kırbaçlanmasından çekiniyorlardı ve İngiliz yasaları kadınların toplum içinde kırbaçlanmasına izin verdiği halde, hâkim, valinin de izniyle, bu konuda halkın isteğini geri çevirmiyordu.

 
Gönderildi : 29 Mart 2006 17:05
(@tornado)
Gönderiler: 3626
BDSM Ustası
 

Walla süper.İşte ben bunları seviyorum gerçekçi ve akıcı.Böyle yazsak kaliteli olsa bide ne güzel olur demi.

Teşekkürleerrrrr SMaster

 
Gönderildi : 29 Mart 2006 17:16
(@falakacy)
Gönderiler: 1234
BDSM Onursal
 

ewt smaster gayet güsel devamını beklioz
herhalde dewamı vardır yani Grin Wink

Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz?
Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.

 
Gönderildi : 29 Mart 2006 19:27
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Süper giriş. Ellerine sağlık. Teşekkürler. Bu tercüme olan mı? Eğer değilse painmantr'ye çok sıkı bir rakip doğdu Smile

 
Gönderildi : 29 Mart 2006 22:27
(@smaster)
Gönderiler: 244
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Bu tercüme, aa edebi çeviri olduğundan dile adapte etmesi zor Smile Her gün minimum bir sayfa..
Yeni sayı yarın bayinizde, tükenmeden alın! 😛

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 00:16
(@footytr)
Gönderiler: 85
Kanıyla Üye
 

tüm bir gün ha!...
heyecanla bekliyorum,bu hikayeler bölümü çok keyifli olmaya başladı.
painmantr-Smaster maaşallah diyorum
kaleminize sağlık!......

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 03:12
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Bilrim tercüme işi zordur. Kolay gelsin.

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 10:03
(@painmantr)
Gönderiler: 151
BDSM Seven
 

Smaster,
kalemine - klavyene - ellerine sağlık.
Essahtanda bana bir rakip geliyor galiba.
haydi hayırlısı.
Devamını beklemekteyiz.
Zenginleşiyoruz ne güzel.
haydi millet davranın kalvyelerinize.

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 13:56
(@smaster)
Gönderiler: 244
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

sağol painmantr, ama aramızda rekabet yok; çünkü sen kendin yaratıyorsun, senin işin daha da özverili, benimkisi sadece çevirmeler.. yine de çok sağol..

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 15:13
(@smaster)
Gönderiler: 244
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Falaka koltuğunda gördüğü zavallıları hatırladı. Sabah dayanmaya çalışacağı ceza korkunç ve muhtemelen çok acı verici olacaktı. Tüm gün boyunca aşağılanacağını, utandırılacağını ve kasaba halkının acımasız kırbaçlarına bırakılacağını düşüne düşüne ağlıyordu.
Rebecca cezasına kendini hazırlanması için şafak vaktinden yaklaşık bir saat önce uyandırıldı. Yıkandı ve mavi kıyafetiyle beyaz ayakkabılarını giydi. Muhafızlar katıydı ama genelde kibardılar. Birkaçı zavallı kız için üzülüyordu, ama çoğunluğunun hiçbir sempatisi yoktu. Kendini bu duruma yine kendi düşürmüştü.
Şafaktan biraz önce, nezarethaneden çıkarılarak sokakların arasından kasaba meydanına getirildi. Küçük bir kalabalık cezasını çekmesine şahit olmak için şimdiden toplanmıştı bile. Yaşlısından gencine herkes vardı bu kalabalıkta. Sıradan insanlar ve zenginler onu dalgın, düşünceli gözlerle izliyordu. Bazı kaba adamlar şimdiden hakaret ve alay etmeye başlamışlardı.
Rebecca tüm bu hakaretlere ve inciten bakışlara karşın soğukkanlılığıyla sessizliğini korumayı biliyordu. Ama falaka koltuğunu ve kırbaç direğini görünce yüreğine bir korku salındı.
Kırbaç direği yaklaşık 8 fit yüksekliğindeydi. Altında her iki tarafında iki set tahta vardı. Katı, sert bir tahta kurbanın oturduğu bankın önünü kapatıyordu. Tahtadaki iki delik kurbanın elleri için koltuğun üst taraflarında birbirine yakın konumlanmıştı. İki fit aşağıdaki iki delik ise kurbanın ayak bilekleri için daha da aralıklı tasarlanmıştı. Bir de tahtaların tam ortasından aşağıya doğru inen bir demir vardı, bu, başka işkencelerde kullanılmak içindi. Rebecca zorlukla yutkundu. Burası 12 saat boyunca onun evi olacaktı.
Kasaba şerifi muhafızlarla buluştu ve Rebecca’yı kalabalığın ortasına, kırbaçlama direğinin önüne götürdü. Bir kâğıt çıkardı ve boğazını temizledi. Yüksek, güçlü bir sesle, mahkeme kararını okumaya başladı:
"Beni dinleyin! Beni dinleyin! Rebecca Hampton fahişelikten ve tahrik edici hareketlerden dolayı suçlu bulundu. Majesteleri Kral III. George ve Vali Smith’in emriyle güneşin doğuşundan batışına kadar halkın önünde falaka koltuğunda cezalandırılacaktır. Ceza derhal başlayacaktır."
Şerif Rebecca’yı falaka sandalyesinin arkasına götürürken halk ona gülüyor ve alay ediyordu. Rebecca itiraz etmenin faydasız olacağını ve sadece insanlara yeni bir eğlence çıkacağını biliyordu. Acıya katlanmakta ve insanlara yalvarışları duyuldukça vereceği tatmin duygusunu yaşatmamakta kararlıydı.
Tahtalar açıldı, şerif Rebecca’yı banka oturttu. Rebecca hiç direniş göstermiyordu. Şerif nazik ve kibar davranıyordu. Fakat Rebecca, direnirse bu iyi davranışların değişeceğinin farkındaydı. Gösterildiği şekilde ayak bileklerini alt tahtadaki oyunlara, ellerini de üst oyuklara yerleştirdi.

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 15:28
(@painmantr)
Gönderiler: 151
BDSM Seven
 

SMaster, saol.
Rekabet olayı zaten şakaydı.
Önemli olan katkıda bulunmak.
Ha tercüme ha kendin yazmışsın.
Sende bir emek harcayıp bu güzel hikayeyi önümüze getiriyorsun.
Eline sağlık.
Çok güzel gidiyor.
DEVAMMM

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 17:12
(@hellboy)
Gönderiler: 3795
BDSM Ustası
 

Milletttttt ben daha yeni gördüm konuyuu çok güzel hadi bakalım rekabetten ne doğacakkkk Twisted

 
Gönderildi : 30 Mart 2006 21:38
(@falakacy)
Gönderiler: 1234
BDSM Onursal
 

en heyecanlı yerde kaldık yaaa 😀
devam devam...

Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz?
Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.

 
Gönderildi : 31 Mart 2006 00:08
(@smaster)
Gönderiler: 244
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Şerif giysilerinin ya da teninin oyukların üst köşesine gelmediğini kontrol etti. Sonra, tahtaları yavaşça ve dikkatlice indirdi, bunu yaparken Rebecca’nın giysilerinin ya da teninin tahtaların arasında ezilmemesine özen gösteriyordu. Tahtalar yerine geldiğinde ve her şey tamam olduğunda, şerif menteşelere kalın bir demir kilit taktı, böylece tutsağın kendisinden başka kimse tarafından serbest bırakılamayacağından emin olacaktı.
Görevi bittiğinde Rebecca’ya döndü ve “Kilit güneş batmadan önce çıkarılmayacak, Bayan” dedi. Rebecca şerifin gözlerinde acıma izlerini görüyordu. Şerif bunu daha önce de görmüştü ve çok uzun ve zor bir gün geçireceğini Rebecca’dan daha iyi biliyordu.
Mahkemenin bir memuru elinde beyaz bir tabelayla yaklaştı ve tabelayı kırbaçlama direğinin zincirlerine astı. Tabelada kalın kırmızı harflerle “FAHİŞE” yazıyordu. Bunu gören halk gülmeye ve alkışlamaya başladı.
Rebecca hemen tahtalardan kurtulmaya çalıştı. Her zaman, tahtalar kilitlendiğinde el ve ayak bileklerini deliklerden kolayca kurtarabileceğini düşünmüştü. Şimdi onu korkutan şey, kendini bir inç bile olsun geri çekememesiydi. O halini düşününce gözleri doldu. Sıkıca bağlanmıştı ve çaresizdi; güneş batana kadar da kimse onu kurtaramayacaktı. Kararlı olmasına rağmen, utanç ve korku içinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu şimdi.
Şerif şimdi falaka koltuğunun 50 yard ilerisinde bir koltukta gölgelik altında dinleniyordu. Gün boyunca olanları izleyecekti ama çok fazla müdahale etmeyecekti.
Şerifin iki bulunma amacı vardı. Birincisi ve en önemlisi kalabalığı kontrol etmekti. Genç, güzel ve çaresiz bir kadın en onurlu erkekleri bile baştan çıkarmaya yeterdi. Bunun yanında, günün ilerleyen saatlerinde, insanlar günlük işlerini bitirdiklerinde işler daha da eğlenceli olabilirdi. Bunun için, bir bakıma, mahkûmu korumak için orada bulunuyordu.
Bir kaçış ya da kurtarma girişimi daha önce hiç olmamıştı. Ama her şeyin de bir ilki vardı. O yüzden, şerif aynı zamanda suçlunun başında nöbet tutuyordu.

Kalabalık ilk anlarda yaralarcasına bakıyordu ve alay ediyordu. Rebecca’nın gözleri yerde geziniyordu, komşularıyla göz göze gelmekten kaçınıyordu.
Genç bir adam kalabalığı yararak ilerliyordu. Adı James’ti, kasabanın deri ustasıydı. Elinde geniş bir çuval ve ufak bir tahta bir masa taşıyordu. Falaka koltuğunun yanına geldi ve masayı koltuğun soluna kurdu. Sonra çuvalı yere bıraktı ve içindekileri masa üstüne yerleştirmeye başladı.
Rebecca yaptıklarını izliyordu ve James aletleri masaya sıraladıkça korkudan gözleri daha da açılıyor. Gözyaşları tekrar akmaya başladı çünkü hafif işkence aletlerini tanıyordu. Bu aletleri tabiî ki onun üzerinde kullanamazlardı! Daha önce böyle korku hikâyeleri dinlemişti ama o ana kadar bunların hiçbirine inanmıyordu.

 
Gönderildi : 31 Mart 2006 15:07
(@hellboy)
Gönderiler: 3795
BDSM Ustası
 

Bir yandan Rebecca için içim gidiyor ama bir yandan da sabırsızlanıyorum devamı için Twisted

 
Gönderildi : 31 Mart 2006 21:59
Sayfa 1 / 3
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL