Bu gün arşivime bir göz attım, eskilerden birkaç film, fotoğraflar , komikli yaptığımız videolar , konser kayıtları falan izledim, sonra tozlaşmış kitaplarıma baktım, epeydir elime almamıştım, arzularımın şahlandığı kaç yıl tükettiğimi gözümden geçirdim, ne yanlışlar aman ne hatalar devirmişim, ayna da bıyık altı o meşhur umursamaz gülüşümü yakaladım , evet sakallar, saç almış başını gidiyordu bu arada… trisepss ler de zaten pamuk gibi hala…..kenarımdaki löpürtüler,adonislere bir yol verse hani belki şekle girerim, bilirsiniz şekilciliği pek severiz ….laf sokarım pis….piiuuuuu…..fiziğim eskiden daha iyiydi, sevgililerimin itirazsız üzerimde salına salına gezinebildiği değerli yıllar aklıma düştü, sen mistress in ben de köle dayatmasına( nasıl bişiyse ) birçoğu direnmişti…hatta bir sevgilimin kıyafetini giyip ona kucak dansı bilem yapmışlığım var hihihi….arasıra o arsız,terbiyesiz orospu( hep orosbu bilirdim ) sandığından çıkıyordu fütursuzca, çokcalarını kaçırmıştım bu orospunun yüzünden….ve hep gizledim kıvanç tatlıtuya olan büyük hayranlığımı ….tatlı çocuktu napabilirim ki….kız arkadaşlarımdan birkaçı ile eşsiz deneyimlerde yaşadım( üffff )….yatak odam bana kalsın lütfeen…..sert mistress tarzı, bazı kız arkadaşlarımda komik duruyordu, onlarlada tatsız tuzsuz seviştim zaten, evet evet yanlış duymadınız…seviştiğimde oldu benim( namesiz,düz, vanilyalı olandan )…..

kütüphanemden diyecem ama benim kütüphanemin olmadığını fark ettim, yerde dizilmiş çokca kitaplardan, göz kararı birini seçtim, çokda manalı oldu, çivisi çıkmış dünya adlı kitabı alınca aynı salaş gülüş….tozunu alıp geri yerine koydum(attım ), çivisi çıkmış dünyanın tozunu attırıyorum uleen diye manasız bişeyler geveledim ehehe….

evimin en övündüğüm yeri salona geçtim,eeee artık kılıfından çıkması gereken bir ben , birde gitarım vardı, akorlar hakgetire, ( si ) telinin koptuğunu görünce yüreğimden de bir şeyler koptu, hani (mi) teli , yani en alttaki tel kopsa, gene çalınır bir nebze…..anlamaz duyarsız kulaklar…..cızır cızır gitara akort yapmak,tel takmak hiç içimden gelmedi, çok sevdiğim yuvarlak bol tüylü halımın üzerine bıraktım, vaauuuvv çok hoş bir görüntü oldu,ve belli ki birkaç ay orda konaklayacaktı….. aaa benim T.V im varmış hayreti ile kumandayı aldım elime, sinyal yok ibaresi ile o ağzımdaki gülüş daha bir anlama büründü, ee ne olacaktı ki , arasıra Ankaradan gelen annemin diretmesi ile, 30 tl ye alınan uydu alıcısından nasıl bir performans beklersin ki….annemin yaşanmışlığı, babamın alkolik rahatsız edici hallerinin üzerimdeki o muhteşemmmm etkisi ile çocukluğuma inerken bir yandan da şu lanet uydu alıcısının birkaç kablosuna doğru eğildim…., alıcı inatla almıyordu bişi….bu can alıcı gereksizliğe T.V yi prizden çekerek bir son verdim…yaaa koca televizyonu prizden çıkardım, birşeyide kaçırın beee…..

salondaki kalorifer peteklerini kapatıp,kombinin ayarını açtım biraz, fena soğuk oldu, ben ki ateşli çocuk bile üşüyorsa dışarısı kimbilir ne haldedir,gerçi petekleri niye kapatırız onuda anlamış değilim , petek içindeki sıcak suyun tek bir kanala yönlenmesi , ortamı daha mı sıcak yapıyorki? Neyse adet böyleyse uyalım… birileri bişey demişti, neymiş efenim, akşam 10 dan sonra elektrik sarfiyatı, daha az cep yakıyormuş….bilmiyorum öyle duydum, … bütün kirli çamaşırlarımı döktüm,ne var ne yoksa , RÇELK çamaşır makinasına a attım…, sazanlık yapmayın, A ve İ harfi silinmiş 20 yıllık makinanın tek kusuru bu…..bu performansı beni şaşırtıyor, kireç çözücü de kullanmam oysa, resistanslar banamısın demiyor, hay maşallah,….

oofff bu ay yeni kontrat yapılacak, az ve öz makul bir kira parası için fakir edebiyatı yapcaz gene,…merdüvenci kadın, kendisine öyle diyor, bende düzeltmedim, merdivenci olmak ona ekstra bir olanak sağlamayacak…beklide tek doğru onunkisiydi….tek gerçeği vardı, dijital dünyadan bihaber gerçeğine sarılmıştı…bizler gibi sanal,kablolu iletişimimizde, yaşıyormuşcasına yaptığımız sadakatsizliğimize, güvensizliğimize, tereddütlerimize, gün ışığına çıkınca her şeyin netleşeceği o karmaşalarımıza, tokat atacak bir gerçeği yaşıyordu…..her defasında 5 tl fazla veriyorum,…onun nahifliği hoşuma gidiyor ve evet işini çok iyi yapıyor….gelgitleri yok….basamakları süpürmekten başka bir gelgit i olduğunuda sanmıyorum...

sehbamın üstünde,….bi snye şimdi sayacam,….evet geldim…tam 29 tane 20 tl var, oysa 600 tl çekmiştim, bir ara birini kullanmışım……aaaa eveet merdüvenci kadın!! püff hiç paramın hesabını yapmıyorum yaaa… bankamatik 30 adet 20 tl yi verince, avuçlarım doldu, katlayıp cebime koyunca cebimde doldu….arkamda duran amcaya, ‘’ne güzel, çok param oldu ‘’ dedim gülerek…… o gülmedi ama,…amcanın, sanki bankamatiği gasp etmişim de bütün parayı ben çekmişim bakışına aldırmadan terk ettim orayı…

birkaç beste yapmıştım zamanında, hatta bazıları stüdyoda kaydedilmişti, ahh o parlak zamanlarım, ben bir yerde kaçırmıştım hayatı, o kopuş nerde oldu, ne zaman 4 duvara sığındım, bir öcüden kaçış planlarım var kafamda , ne zaman sus pus oldum, sahi şimdi ben sustum mu , serçe parmağım niye diğerlerinden daha çok üşür ki, hani bana hani bana dedirterek , zaten değerini bilememiş, psikolojik bir yokluğa mahküm etmedik mi onu…oysa ne güzel,ne yumuşak dokunuyordu….bu üç beş noktalar, doldurulması zaruri bitmemiş cümleler olsun hadi…..sesini az kısayım hayatın….makinadan çıkınca çift çoraplarımın bir teki kayboluyo istisnasız….bu gizemli yokoluş, benzersiz olma egosumudur…..bir çoraptan da bu beklenir…….sussam olmuyor, susmasam olur belki….uyukluyorum…..uyusam bu dinginlikte…..kombi, gitar, alıcı, verici, orospu, kirli sepeti, merdüvenci kadın, eşsiz çoraplar,gülmeyen amca, (si) teli…..anne…..iyi bir gece….iyi gece….günaydın gece