Shop
Günaydın 2. Gece
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Günaydın 2. Gece

3 Gönderiler
2 Üyeler
0 Reactions
156 Görüntüleme
(@olric-salinger)
Gönderiler: 399
BDSM Tutkunu
Konu başlatıcı
 

Saatim yok, tam olarak bilemem, biraz kırbaç, biraz falaka önceydi.

zaman kaybettikçe, daha da serpiliyorum ruhen….daha dingin, daha tahammüllüyüm…bedenim ise bir süre daha buralarda, daha sportif, daha elverişli….

Yeni uğraşlarım var bu saatte…bdsm adına, inşaalar yapıyorum evimde…Şu aralar, bir dungeon masasına merak saldım….somutlaştırmalıydım ruhumun zindanlarını, nesnelleşmesi lazımdı artık bütün imgelerin..….sonra onunla da uğraşmaktan vazgeçtim, ya da caydım mı demeliyim bir çok şeyden ümidimin kırılması gibi hiç bilmiyorum….bildiğim bir şey var sa, üzerini örtmeye çabaladığım derin kaygılarım, beni mutsuz yapıyordu ve kahretsin ki kendi gönlü olmadıkça gelmeyecekti mutluluğum.

Herkesin her şeyi çözmüş, yemiş, bitirmiş kaskatılığında, cılız bir fener eşliğinde beni şekle şemale sokmaya yeltenen bir aydınlanma yoluna itiliyordum...hepsi, beni benden çıkaran sağduyulu, iyi niyetli girişimlerdi elbette, evet evet benim de mutlu olmamı istiyordu birileri….lakin, benim apayrı bir kulvarım olduğunu sezinleyemediler..… böyle bir kulvar ın gerçek-üstü olduğunu dair vahşi eleştirilerini hiç esirgemediler….ve gene söylüyorum, iyi niyetli bir uyandırma gayretiydi hepsi.

Geçmiş, gecikmiş hayatımın ışığında, hazzı arayış biçimiydi bende ki o doğa-üstü masalların kaynağı…bunu hissettiler ve benim adıma üzüldüler ( sanırım)

dört duvar arası daha güvenliydi, sokağa çıktıkça kendimi kaybediyordum, her şey o kadar pırıl pırıldı ki…yeni gıcır gıcır arabalar vardı…..bende SAHİP olmalıydım birine diyorum bazen,…o birikmişlik var tabii ki….ama işte yükümlülük, o arabayı taşıyabilme ve en önemlisi 3000 motoru olan böylesi bir güc ün benzin parası….ha bir de yıllık vergileri.

Bir şeye sahip olmak zor bu hayatta, hakkını, layığını verebilmeli insan….kaldıramayacığı bir yük e binmez insan….ooooo çok bilmiş.

Yakınlarda bir yerde program yapmaya başladım…repertuarım hiç güncel değil, yeni şarkıları bilmiyorum…istekler gelince hafifden ürperiyorum. ..Aile çay bahçesi tarzında bir yer olması bakımından, önümden elinde şekerli veletlerin bağır çağır geçmesi ile motivasyonumun nasılda zedelendiğini anlatmama gerek yoktur sanırım….pink Floyd introsuna hazırlanan beni, saniyeler içinde angaranın bağlarına geçişini görmeniz lazım dı.
Tahmin edildiği gibi uzun soluklu olmadı ve kılıfına tekrar girdi bahtsız gitarım….benden geçmişti sanırım bu da.

Huzursuzluğun kitabı diye bir kitap edindim….vayy be adam kitabını yazmış dedim sayfalarını çevirirken, okudukça benim hüzünlerimin( hüzünlü orospular a değinecem) onun yanında ne kadar da müsvette kaldığına şahit oldum….bizlerden kötü durumları olanları gördüğümüzdekine benzer bir ‘’ çok şükür ‘’ rahatlaması çıktı ağzımdan….sonra, bu refleksden dolayı çok ayıpladım kendimi… 100 kırbaç cezası verdim kendime….her şırakkk ta teşekkür ederim Efendim dedim….kendim yapınca pek ‘’şırakkk’’ olmuyordu, daha ziyade ‘’şak’’ oluyordu….odamda ki şakşakların, dışarıdaki şakşakçılarla tabikiside alakası yoktu…sonra hızımı alamayıp, kıçıma kornişon soktum…al sana al sana diye….o da kesmeyince gözüme korniş i kestirdim….pehhhh

Benim hüzünlü orospularım… marquez amca nın önsözünde ‘’ olric e sevgilerimle ‘’ diye başladığı muhteşem eser….böyle bir ustaya ilham kaynağı olmak gurur okşayıcı bir şey inanın…..okumadıysanız, okuyun…okuyunca okutun….bazen 90 yaşında ücretini ödemeden sevişmeyen ihtiyar, bazen de kerhane patroniçesinin ödül minvalinde sunduğu 14 yaşında ki masum kızcağız dım ben…..aşk yoksa, sevişme var işte….teselli olsun,arada nefes alsın bedenimiz…. içimizde patlamasın hiçbir şey. ( yüz kızarma şeysi)

Geçenler de pelinim geldi, isminden mütevelli güzel bir kız, çünkü her pelin güzeldir….
Yemek,sohbet çay faslından sonra ayaklarına kremle masaj yaptım, sonra minik minik öpücükler kondurdum….isminden mütevelli güzeldi ayakları, çünkü bütün pelinlerin ayağı güzeldir…..bir kaç defa sevgilisi, ben ve pelin evlerinde otururken, onlar sohbet esnasında, pelinin çoraplarını çıkarıp güzel bir masaj yapmıştım….önceleri şaşırıyorlardı sonra onlarda alıştı….bir nevi pelinin hizmetcisi olmuştum, ev işlerinde ustalığımı konuşturuyordum….arada peki Efendim tavrım hoşuna gidiyordu….ahhh bdsm yi de açabilseydim onlara….ama yeterli cesaretim yoktu maalesef.

Son yıllarda, fetişist duygumu saklamaz oldum artık, konusu bir şekilde açılır ve ayaklara olan ilgimden bir şekilde söz ederim herkese….bunu öyle doğallıkta yaparım ki, zaten tuhaf lığımı bilenler bunu tuhaf karşılamazlar.
Ve şu an iş çevremde ki, sosyal hayatımda ki bir çok kişi fetişist olduğumu bilir….ne mutlu bana, artık gizleme ihtiyacı duymaksızın herkesle bunu gönül rahatlığıyla paylaşıyorum…..>>bunu ilan ediyorum gibi lüzumsuz bir basın açıklaması değil tabiî ki>>…önceleri utanırdım, camiamızın radyosunda yapılan anket geldi aklıma…. her şeyi ‘’rahatlığın’’ çözeceği zorlu bir süreçten geçtim ben…..sancılı, kanamalı, bol telaşlı, içine kapanık tuhaf ruh hallerini yaşadım…..ayak fetişizmi de benim için öyle oldu…..siz siz olun, fetişistseniz, fetişist olun….doya doya yaşayın, ama bunu doğal bir hava da karşınızda ki kişiye hissettirin…..normal bir şeymiş izlenimi vermelisiniz, biraz espri katarak, biraz mizansen eğilerek gibi gibi…havanız doğal olsun ki, doğal bir şeymiş hissine kapılsınlar…..tarzınız size kalmış.
mesela çok iyi ayak masajı yaptığınızı söylemelisiniz, ama bu yetmez, çok iyi ayak masajı yapmalısınız da..….işin tekniğinin sizin baş parmaklarınızda bittiğini bilmelisiniz….el ayanızla, tabanlar da hafif bastırarak dans eder gibi yuvarlaklar çizmelisiniz…..bir avucunuzla topuktan tutup diğer elinizle bütün parmakları kavrayıp tersi istikamette düz bir ritimle hafif kuvvetler uygulamalısınız….yani topuğu sağa doğru iterken parmakları sola doğru itmelisiniz…lakin bunu insancıl bir kuvvetle yapın ki, o narin bileği kırmayınız…ve nihayetinde, vereceğiniz keyfin, alacağınız keyifden daha fazla olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz…..zaten amaç ta Efendimizin keyfi değimlidir….bunuda burada kanıtlamış oluyoruz işte ( böbürlenme simgesi )

fetişist tarafımı böyle ifade ederken..İş, bdsm ye gelince, orada tıkanıyorum maalesef..….toplum buna hazır değil gibi sosyolojik bir tespitte bulunacak değilim elbette…sadece şunu diyebilirim ki; toplum buna hazır değil.
Hele hele, kankam dediğim iş arkadaşımın, hayvan gibi kaslı vücuduna duyduğum seksi ifadelerim i her defasında gizlemek durumundayım ki adam cidden güzel… erkeğin güzeli güzeldir işte diyip konuyu muhteşem kadınlara getirmek istiyorum.

Kadının güzelide güzeldir ama güzelliğine güzellik katan rüya vasıflara sahip birine de ALT olabilmenin verdiği hazzı katiyen anlatamam….anlaşılabilmek adına en fazla şiir yazabilirim.
Ben itaatkar hissediyorum….düz söylenişi bu sanırım, bütün metaforlardan çıkan ana düşünce bu basitlikteydi….alt olabilme, ait olabilme, domine edilebilme arzusu inanılmaz yoğunlukta birisiyim.., ve bu ruh açlığını, gerçekliğin dışında bir Efendi yokluğunda, kimselere salça olmadan, betimlediğim Tanrıça modeli ile giderme çabasına girdim hep..….bu detayı, kimse görmedi yazık ki.
Hepimiz insancıklarız yorumunu çoğu kişiden duydum...''mavi kanlı Sahibe olmayacaksa olmasın tarzı bir çıta belirlemedim yahu'' diye ince bir ses çıktı ağzımdan…….sadece, benim besleniş şeklim edebiyat dedim….ve edebiyatın kapıları bir çok abartı dünyaya açılacak genişliktedir dedim….bu dünyalarda, ben küçüktüm, çocuktum,pet dim dedim…fantastik bir orospuydum dedim…fantastik, güzel bir masal dünyası da olabilir elbette bdsm nin içinde dedim….doğal, farklı bir hava katmak istedim dedim…en basit tanımı ile, itaatkar ruhumu, fahişe pis ruhumu, çiçekli, böcekli besleyim dedim…..….bdsm nin muhafazakar oluşumlarının bu duyguya bakışlarına hiçbişey söylemedim dedim.
Dedim ki, ben yaz a yaz a yaşarsam herşeyi, Sahibimde okuya okuya bulur beni dedim.
Sonra daha demedim bişey….diyeceklerim oldu ben idare edilirken, orda burda şurda….alacağını benden aldı idareciler, ben ise bişey demeden verdim hep.

Sonra daha demedim bişey….bütün kabahat martı da mı dedim (içimden ama)

38 yaşında olduğumu fark ettim, yaşımın olgun erkekleri çoluk çocuğa karışmış, onları askere göndermeye hazırlanıyorlardı ( yok yok biraz abarttım sanırım )..….gece bu satırları döken kart çocuğu, görseydi 21 yaşındaki mesai arkadaşım ayşe….sanırım işdeki duruşuma,tavrıma,olgunluğuma hiçbir anlam yükleyemezdi….
Bu ruh u, ben bile anlamlandıramazken, böylesi bir şok etkisinin kızcağızda yol açacağı travmayı hayal bile edemiyorum…..hele annemin, babamın, hastalarımın psikolojisi.

Nasıl kusursuz bir yalnızlığın içinde debelendiğimi, küçük dolduruşlara gelecek türde bir boşlukta olduğumu görün istedim bu seferki gece edebiyatında….belimin ağrısını gidermek için yastık koydum sırtıma, dizüstü pc nin masaüstüne koyulmasının, mantığınıda hiç anlayamıcam… masaüstü pc nin ergonomik elverişsizliği, yer kaplaması, kablo yığınlarından kurtulmak adına dizüstü pc icat edilmemişmiydi….üstelik daha bir çok kolaylığı da varken. Kolayı sevemedik biz hiç…..dizimin üstünde her zaman yerin var, neden illa ki masaya serilirsin ki….dizimin üstüne çöküp dua ettim tanrım, bana akıl fikir ver diye….ve gene sabah tanrının olmadığı fikriyle telaşa kapılacaktım ( tırnaklarını yeme simgesi ), geçen gecelerden kalma olric i askıya asıp, sabahın köründe,işime gücüme bakacaktım en vakur halimle….sabahlar olmasın, geceler olmasın birkaç gün.….güneşin standart doğumu, batımı azcıkta süprizlere gebe olsun….doğal afetleri yaşamasın dünya, çocuklar ölmesin, kadınlar şiddet görmesin, erkekler şiddet görsün birkaç gün…..birinden sağlam bir dayak yemeliyim, benim iyiliğim için dövsün beni….sonra ağzım kanarken, sevsin beni…..gözyaşlarım, kanımla dans etsin…...bende yüzümü süreyim ayaklarına….şiş gözlerle uykuma çekilirken ‘’ gitme’’ diyim gözlerimle….

Beni idare etmesinler istedim artık…gövde gösterisi, akıl gösterisi yapmayı küstahlık olarak bildim ben….bunlardan sakındım…..ruhuma da bir parmak bal çalmayı bırakın artık….çünkü inanıyorum ben ’’ o’’ olduğunuza..…inandıkça bağlanıp, bağlandıkça aldatılıyorum, tüm bunlardan sıkıldım…üşüyorum… özellikle de geceleri üşüyorum…sussam da uyusammı artık diye çenemi kapatıyorum…gözlerimi de kapatıyorum ama hala tavanı görüyorum…biraz şatafatlı bir avize edinmeliyim para ya kıyıp…evet evet mesela el şıklatınca sönsün istiyorum…..yok yok ben tavan a bakarken göz kırpınca sönenlerden olsun yaaa….kolumu kaldıramıyorum….ben baktıkça yansın…bakmadıkça sönsün…bu ahmakça fikre güldüğümü düşünüyorum….azcık nefes alsın duygularım, pencereyi açayımda diyorum….ama boğulma fikrinden korkmuyorum ki ben…..ben üşümekten korkuyorum..…tekrar tavana dönüyorum…..ben bakmayı kesmedikçe hep konuşacağım tavana karşı sanırım diyorum.….sonra sustuğumu düşlüyorum…sustuğumda mutlu olacağımı düşünüyorum….bdsm de ki ( ismi neydi)..ağız tıkayıcı şeysinden tıkayıp ağzıma daha fazla gag guk etmeden susuyorum…..şekerli velet, ağır vergiler, pelin, mavi kan, anne, 38, ayşe, pici…..gece…iyi bir gece….iyi gece..…günaydın gece.

 
Gönderildi : 18 Aralık 2015 02:25
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Yahu bu ne güzel anlatım, ne kadar içten, ne kadar akıcı, ne kadar gerçekçi ....

 
Gönderildi : 18 Aralık 2015 10:03
(@olric-salinger)
Gönderiler: 399
BDSM Tutkunu
Konu başlatıcı
 

Yahu bu ne güzel anlatım, ne kadar içten, ne kadar akıcı, ne kadar gerçekçi ....
Teşekkür ederim Mir im... kurgudan uzak, biraz eğlenceli, biraz düşündürücü, biraz öz eleştiri, biraz genel eleştiri......artık ne bulmak istiyorsanız Smile

 
Gönderildi : 19 Aralık 2015 18:37
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL