Evet ne kadar zaman geçti bilmiyordum EFENDIM

KRALIM

IM

Kraliçemin emri ile tahtaya yaklaştım çivili tahtayı gördükçe içim ürperiyordu ama ne olursa olsun emrine karşı gelemezdim bir an için kendimi hint fakirleri gibi hissettim ve korkuyla çivili tahtanın üzerine uzandım çiviler parçalanmış olan derimin üzerindeki yaraların arasına giriyor ve feci bir şekilde canımı acıtıyordu kraliçemin ayaklarımdan ve kollarımdan germesi ile bir an için bugün birazda olsa boyum uzamıştır diye aklımdan geçiriyordum ki üzerime serilen postun üzerine EFENDIM

KRALIM

_ Demek benim et yığınımmm gıdıklanmış .. canımmmm benimmmm seni böyle mutlu görmek ne güzel . Biraz daha mutluluğuna mutluluk katayım senin

diyerek ilk işi olarak güzelim tilki postuna zarar gelmeden kaldırmak için ayaga kalkarken kölenin sırtına iyice abandım...Kölemin agzından çıkan hırıltı nasılda güzeldii... Postu hızla kaldırıp havaya fırlattım. Köleciğimin keyfine keyf katmaya karar verdim . Zavallı yavrucakkkk nasılda mutlu olmuştuuuuuu..

Eklem yerlerınden nerdeyse kemikleri ayrılacak kadar gerilen gergiyi biraz hafifleterek onun rahatlamasına izin verdim.Yüzüne rahatlamanın getirdigi yansıma, yüzümde şeytanca hafif bir tebessüm dolaşmasına neden oldu..Köleciğim rahatladı sonunda...

bir an kraliçemle göz göze geldiğimde şimdiye kadar başıma gelen herşeyin sadece bir başlangıç olduğunu anladım bir anda o kadar acı hissetmeme ragmen bu fikir hoşuma gitmişti bunları düşünürken bir hışımla EFENDIM

sahibem hala sinirliydi anlaşılan öfkesini alamadı fani bedenimden
ve beni unuttu bu koltuğun önünde
vakit ne kadar oldu bekleyişe başladıgımdan beri
aclıktan halisilasyon görüyo omalıyım kesin
efendim düşlerime de girmeye başladı ama
gergideki şanslı benim fani bedenim dildi
böyle bi egitim olmamalı itaat kayıtszca
taki yeni bi emir gelene kadar salondaki koltuk,falaka,kırbac gibi eşya olarak yada efendim ....
bu köle ne kadar şansız diyedüşünüyodum başlarda
baglandıgı zaman efendim gelmşdi yine başımın dibindeydi
ayakları
sigarsının kokusu geliyodu acaba içkisini yudumlarken
ayaklarının dibindeki paspas dikkatini cekmiyodu
ayaklar hareketlendi kalkıcak gecti yerle bütünleşmiş kafam nefes bile almadan duran bedenim arkadan gözüken topuklar ince dayanmıcak bu yürek bu bekleyişe adım atışı böyle bi güzellik olurmu ve köleyi cözüyo yerdeki kanların üstüne yıgılan bi fani...
tahtanın üstündeki adam aradaki post ve sahibem

gidip ayaklarına kapanım af dile diye içimi kemiren ses

ama sinirlendirmemem lazım bu kölede sinirlendirmiş olmalıki bu kadar
işkence gördü
yoksa bu işkence ruhuna huzur getirmiş olmalı bagırmadı bile haykırmadı duyardım
efendimim kalkışındaki an civilerin ocları adama batışı ve civilerden sızan ince kan kan kokusu burnumum dibinde sankii

Kölemin kendini rahatlamanın rehavetine bırakmasını izliyorken sessizce ve korkuyla bir kösede duran diğer köpeğim bu boşluktan yararlanarak gelip ayaklarıma kapandı sesiz sessiz gözleriyle yalvararak. Konusmasını yasakladıgımdan beri gözleriyle derdini anlatıyordu bu köpeğim. Yaşadığı tecrübelerden biliyordu basına nelerin gelebilecegini ve diğer köle için yalvarırcasına bakmakla yetiniyordu. Elimle yaptıgım tek bir işaret onu oldugu yere adeta zımbalamaya yetmişti.. Egilip ayaklarımı koklayıp yalamaya basladı,ayaklarımı ona bıraktıgımı gören diğer kölem çivi üstünde hareketlenmeye başlamıştı sırayı ona vermemi istercesine yalvaran gözlerle bakıyordu ama elinden gelen bir şey yoktu.Baglar gevsekte olsa hareketini sınırlıyordu ...Ama kölemi mutlu etmeyi düşünüyordum çivilerin vücudunda bıraktıgı iz ve damagında bıraktıgı kan tadına eklemeler yapıp onu mutlu etmek geldi içimden.....

Ayaklarım ve ellerime yaptıgı masayı yeterli bulunca yerine ckilmesini emrettim elimle köpegime ,sadık köpegim itaatkarce ve sessizce köşesine çekildi kısıldı beklemeye basladı ...

Yerimden şarkılar mırıldanarak diğer odaya geçtim, yapmayı planladıgım bişeyler vardı.iki köle odanın iki ayrı kısmında birbirlerine hem cok yakın hemde cok uzaklardı ruhen..

Birsüre sonra odaya döndügümde ikiside irkildiler oldukları yerden.. Elimdeki köşede bekleyen köpeğime çok şey anlatıyordu ....

Gergilerin hafiflemesi ve üstümdeki ağırlığın kalkması ile büyük bir ölçüde rahatlamıştım.Birde şu çiviler olmasaydı yaralarımın içine giren of çok acıyorlardı aniden diğer köleyi gördüm Kraliçemin ayaklarını kokluyor ve yalıyordu ne kadarda güzel ayakları var ne kadar şanslıydı diğer köle diye düşündüm evet öyle olmalıydı ondan sonra sıra bana gelecekti ama ne oluyor o gördüğüm köleyi eski yerine gönderdi EFENDIM

IM

bütün benligim yok olmuştu gördüklerim karşısında
bilincsizce efendimin ayaklarına dogru gidiyodum
mani olamadı beynim bu yolculuga.
düşünceler itaat her şey bitmişti sanki...

metal topuklardan başlayan dudagımın yolculugu
içeme ürperti getirmişti damarlarımda dolaşan kan
horon tepercesine dolaşıyodu kafatasım da hiç bi düşünce kalmamıştı
topuktan yukarı cıkan dilimin yolculugu sahibemin ayagına ulaştıgı

kendimi affettirmek içinmi yoksa diger kölenin acısını
dindirmek içinmi yada var olma sebebimdi belkide
efendimi mutlu etmek

dudaklarım efendime mutluluk vermek için yaradılmıştı
ve efendimin komutu beni hayal dünyamdan cıkarıp
köşeme cekilmem için yetmişti
bekleyiş bu sefer kapıda efendimi görmemle bitmişti
gözlerine bakmasaydım yapmam gereken yalvarmak dil teslimiyetti.

Çivili Tahtanın üzerinde yatarken bedenimin acısını unutmuştum. Ruhumun acısı artmıştı. Kraliçemin ayakları dibinde bir diğer köleyi izliyordum.

Onun bakışları sessiz tavırları dilinden tek bir kelime düşmesken benim her söylediği cümleyi duyuyor olmam şaşırtıcıydı. Tek bir yürek olmuş KRALIM

Çivilerin üstünde acılarıyla boğuşmaya bıraktığım köle kendinden geçmiş bir halde yatıyordu önümde.Elimle köşesinde sinmiş duran köpeğime bakıp elimle onun bağlarını sıklaştırmasını emrettim.

Hemen büyük bir itaatle gelip diger kölenin şaşkın yüz ifadesine hiç bakmadan bandajları iyice sıktı. Ayaklarımın dibine gelip bekledi.Eğildim tıpkı bir kangal köpeğinin yelelerinden tutar gibi kulakaltından ve cenesının yanlarından tutarak onunla oynasıp sevdim kafasını okşadım yerine geçmesini emrettim. Evet o benim kangal köpeğimdi...

Artık eserime benim olduğuna dair imza atma vakti gelmişti.Kollarından ve bacaklarından gerılen iplerle iyice yanlara acılıp gerilen vücüdünun etrafındaelimdeki imzamı özel olarak yaptırdım kızgın demir ile bir tur dolaşıp imzamı atacagım yerlere karar verdim.Ayakkabımın sivri ucuyla bacaklarının arasında büzülen penısini sıkıştırdım ilk imzamı ani ve hızlı bir hareketle attım.IM

Küçük küçük titremelerle kendime geliyordum.Vücudumda her yanım sızlıyordu. Özellikle penisim,kıçım ve elimde tarifi mümkün olmayan bir sızlama vardı. Elimi dilimle yalıyarak sızıyı azaltıyordum ama penisim ve kalçama yapabileceğim bir şey yoktu.

Ufak ufak gecenin karanlığı ve ayazı çöküyordu. Kulube her yanı açık sadece metal bir çerçeveden sadece çatıya sahip bir kulubeydi. Yere saplanmış demir halkada tasmamın zinciri takılıydı. Çıplak olmam titrememe neden oluyordu. Önümde bir takım artıklardan oluşan bir yemek vardı. Ama en büyük ihtiyacım olan sudan eser yoktu. Az ilerde çimlerin sulanmasına yarayan bahçe sistemi vardı. Yerimden doğrularak hareket ettim zincirim uzanırsa suya kavuşacaktım.

IM