telefon calıyo Hanımefendin arayan hemen acıp cevap vermen lazım efendim diyemeden duydukların 13 dk da evin önünde ol biiiiip sesi
hemen firlıyosun kurtköyden kadıköye 13 dk yetişmen lazım teme cıktın 4 dk gitti bile gaz ver olum iki makas bu ne trafik kardejim yetişemezsem :shocked:
o kamcı darbelerine dayanamam simdi sag bu kamyon nerden geldi önüme hemen sol bu ışıklar niye yakın bu kadar diye düşünceler varken gürüldü geliyo kuklakların patlıcak sanki görüntüler karışıyo neden hicbiyey sabit durmuyo acaba emniyetkemerini taksaydım net göre bilcekmiydim etrafı
camaşır makinesinin içindeki camşırlar gibi dünüyom
etrafta fren sesleri ve bagırma sesleri ne deyo bu insanlar yoff
benzin kacırıyo!! korkmayın mazotlu diyemiyorum yaklaşmıyolar neden
beni cıkarın burdan arabanın tavanında neden yatıyom ben bu agırlık ne üstümdeki
yavaşca içimden bişeyler kayıyor bedenim sogumaya başlıyo
acaba efendimin yanına varsam bana ne mükafat vercekti???
son gürdügüm kalabalık ama hiç birinin önemi yok artık

lady sade hn daha önce yazdıgım bi hikaye ama sizn yazınızı okuyunca
direk aklıma geldi nedense msjdan sonra calan telefon diye biliriz ve
olayın başka bi boyutu belkide
elinize saglık

Ayagımın bırısıyle yuzunu yukarıya kaldırdım.Bu ona bana bakmasına ızındı.Yuzunu kaldırdı gozlerınde sukran dolu bakıslar vardı.Sabah ıse gıdecegı ıcın yanında kıyafetlerını getırmıstı.Kıyafetlerını asmasına ızın vermemı ısteyerek dogruldu.Ona kıyafetlerı cıkarıp yere sermesını emrettım.Hıc dusunmeden tum kıyafetlerını yatak odasının kapsına kadar yere serdi ve -Kralıcem ızın verın bende onlar gıbı ayagınızın altına serıleyım dıyıp ıtaatkarca basını yere egdı

Elımle ızın verdım.Cunku ayaklarımın altında onu hıssetmek benı mutlu edıyordu o da bunun farkındaydı .Kendı de adeta ıclerınden bır kıyaftemıs gıbı yuzustu olarak serıldı yere.Yerdekı kıyafetlerın ustunden ,ozellıkle burusturarak yuruyordum .Sıra onun bedenınıne gelmıstı,ayagımı once yumasak etlı sıcak dudaklarına dokundurttum sonra sırtından ,kalcalarına, bacaklarına dogru yavas yavas dengemı saglamaya calısaşarak yurudum.Yururken onun vudunun tabanlarımın alındakı kaymaları ,kemıklerının hıssi buyuk bır zevk verıyordu bana. Son adımımda anıden donup kalcalarına bırkac sert tokat attım .Bunu beklemıyordu yerde kıvrandı kaldı.

Bu tokat geceyarsında benı yordugun ıcın dı dedım.
Ve arkama bakmadan kıyafetlerı burusturarak yurumeme devam ettım.
Kendıne geldıkten sonra arkamdan bastıgım yerlerde dort ayak posızyonunda yerlerı operek yatagın yanına geldı.Cebınden sureklı ayaklarımda kullandıgım kremı cıkardı .Ben bu arada
kocaman yatagımda, ayaklarım yatagın kenarında sarkmadan kalacak sekılde uzanmıstım bıle.Bedenım uyumak ıcın ızın ıstıyordu ruhumdan,ama ruhum buna ızın vermek ıcın dusunuyordu.Gomlegımın tek dugmesını cozdum ve cıkartıp yatagın kenarından kaymasını ızledım.

Bugece yatagımın ayakucunda yerde oturarak uyuyacaksın ve sabaha kadar sadece dudakların ayak tabanlarıma degecek.Benı rahatsız ettıgınını hıssetmıyecegım

-Bundan buyuk bır odul olamaz bana kralıcem dıye cevap verdı.

Ayaklarımı kremlemesı ıcın ona uzattım .yatagın alt ucunda ,dızlerının ustunde dakıkalarca masaj yaparak hayran hayran ayaklarımın her hucresını kremledı.Bu ısı cok guzel yapıyordu. Buda benı mutlu edıyor

Yumsak masajınında etkısıyle artık ruhum dıngınleşıyordu gunun tum stresı ve yorgunlugu adeta bedenımden ruhumdan ucmustu.Artık gozlerım kapanmak uzereydı.

Sabah 6 da saatın sesıyle uyandıgımda ayaklarımın tabanında hıssettıgım sıcacık bır nefese eslık eden dudaklarıydı.Ve oylece benı ızleyen uykulu yorgun ama mutlu gozlerıydı

............

oy saki yatalı daha yeni olmuştu bi kaç dakika kaldıgı zaman kahvaltısı hazır olmalıydı benimde olmam gereken yer ayaklarının yanıydı
ayakarına hafifce yaklaştımı dudaklarım kalp atışlarım degişiyordu
birden irkildim ve gözlerimi actıgımda varolma sebebim öyle bi histiki bu
gökyüzüne cıkmıştım sanki
ve gün aydın efendim dercesine topugundan başlayan yolculugum tabanındaki her kıvrım başparmagın başlangıç yeri sonun habercisi idi başparmak da öpücükle biten
parmak ucundan ayrılan dudaklarım bitmesin diye haykırıyodu adeta
kahvaltı hazırmı
evee
ve gelen tekme ile evet diyememiş yere düşmüştüm
sadece dudakların ayak tabanlarıma degecek demedimmi ben san
ve yatagından indi terlikler ve döşemden gelen topuk sesi ve burnumu sıyırıp dudaklarımla birleşen terligin üst kısmı
itaatte etmiyoz artık demek öyle
ve dolaptan ne aldıgını anlamam fazla uzun sürmedi

-demek sabahın ilk ışıklarıyla güne canın kırbacın darbeleriyle kendine gelmek istiyor...

diyerek büyük bir hışımla dolabı açıp içinden birçok kırbacın içinden hemen bi tanesini aldı ne şans uçlarında minik kanca ve metal topların oldugu kırbac bu ,ve hiç düşünmeden rast gele havada sesler çıkararak vücuduma indirmeye başladı.Şaşkınlık ,uykusuzluk ve yorgunlugumla kraliçemin darbeleri karşısında gözlerimden süzülen yaşlar kırbaçın izlerine eşlik etmekte geçikmediler. Evet ben bunu haketmiştim ama kendimi onun o muhteşem ayakları ve teni karşısında yine tutamamış ittatimde kusur etmiştim...

Ahh kraliçemmm ........

Kırbaç sıradan ve olağan değildi uçlarında bulunan minik topların isabet ettiği yerlerde minik morluklar oluşuyor denk geldiği kemiklerde ise sert katlanılması zor darbeler yaratıyordu.

Küçük kancaların takıldığı zayıf deri kırbaç her havaya kalkışında yırtılıyordu. Minik minik kan sızıntıları vucudun değişik yerlerinde pıhtılaşırken. Darbeler dayanılmaz bir hal almıştı.

Yorgun vucudum bu hızlı ve değişken acılara daha falza dayanamıyacak gibiydi arada iniltilerim artıyor çığlıklarım ısırdığım dudaklarımdan dökülüyordu. Direncim kırılmış yere yığılmamak için savaş veriyordu. Kraliçem sinirlenecekti ama vucut bu acıyı taşıyamadı.Ve sırt üstü yıkılmıştım.

Sırtımdaki acılar bir kez daha benliğime bir darbe atarcasına uyarmıştı. Kraliçe bu durumdan da bir eğlence çıkarmıştı. Boğazıma bastığı ayağıyla nefes almamı güçleştirirken kırbaç göğsüme, göbeğime acımasızca iniyordu. O an nefes almam zorlaşmış keşke hiç yüzümü dönmeseydim demekten kendimi alamamıştım.

Kırbacın son bir kez havada sallanırken çıkardığı topların birbirine çarpışı ve çengellerin çıkardığı ritim ve vucuduma inişi akabinde göğüs ucumda takılan bir çengelin vucuttan acıyla ayrılışı hissettiğim akan sıcak sıvı son demiydi........ bayıldığımı nice sonra soğuk zeminde bağlı olarak uyandığımda farkettim ne kadar zaman geçmişti ve şimdi beni ne bekliyordu........

Vucudum yavaş yavaş kendisine gelmeye baslamıstı, gözüme bir kağıt ilişti hemen önümde..

- Akşam kendini bana nasıl affettirecegini düşün saat 19:00 da evde olacagım.

Akıp giden zamanın fakında degildim dakikalarmı ,saatler mi, günlermi gecmişti acaba hic bilmiyordum. Saatime bakmak için çabalarken adeta tüm hücrelerim sızlıyordu.Aman tanrım saat 18:47 .....

13 dakkikalıp bir zaman. Aslında kısacık bir zaman dilimiydi bana yılların akıp gittiği kadar uzun geldi. Kapı sesiyle soğuk zeminde debelendim. Topuk sesleri odanın kapısında son buldu.

Kapı açıldı Efendim içeri girdi yerde bir başına yatan solucana baktı. Sivri topuklu çizmesini omuzun üzerine olanca güçlü bir tekmeyle tamamladıktan sonra vucuda saplanan toğuğun açtığı yarada topuk dans ediyordu.

Bu gün dünden daha hızlı geçecekti. Acıyla karışık "Hoş geldiniz Kraliçem" diyebildiğim anda ağzımda patlayan bir tekme ve patlayan dudaklar. Yutkunurken kanıda korkuyla karışlrışık yutmuştum.............

-Sende nedir bu itatsizlik böyle bugunlerde diyerek

ust uste savurdugu tekmeleri artık hıssetmıyordum.

- Evi butun miskinliğinin kokusu sarmış offffffffffffffff

dedi ve hızla koltuga oturdu..Yorulmus bır durumdaydı sankı tum gecenın ve gunduzun agırlıgıda onunla koltuga çökmüştü.Ama ben ben Kralıçem i dinlendirmek,keyflendirmek ve mutlu etmek için var olan ben onun huzurana çıkacak güçümü toplamak için büyük bir çaba gösteriyordum ve bu çabama destek olan tek şey ise Kraliçeme verecegim küçücük bir mutlugun beni nasıl mutlu edecegını duşunuyor olmamdı. Bunları düşününce
vücudumda az önce yedığım tekmelerin etkisi,sabahın izleri adeta silinmiş.vücudumda acılan yaralar sihirli bir şekilde kapanmış gibiydi.içmde biran evvel Kraliçemi dinlendirmek ona hizmet etme ateşi yanıyordu.

-şeyyy Kraliçem lütfen EFENDIM

Efendim usulca kultuktan kalktı ve bakışları gözlerine bakmasaydım
yedigim kırbaçlardan daha fazla acıbıraktı bedenimde

oldugum yerde kaldım giderken sadece ayaklarına dalmışım ve
terk edildim şidilik ben ne yapıcam peşindenmi gitmeliydim yoksa
yoksa bu beden bi hatanın daha cezasını nasıl kaldırır ki
gösüm yarılcak sank içimden dışarı cıkmak isteyen bi canavar kaburlarımı kırmak istiyo sanki

bu bekleyiş deli etcek ışıgıda kapalı uyumuştur şimdi
ayaklarının dibine gitsem
olmaz ki cezam ne olabilir bakışlarndan anlamalıydım oysa
evi topla mı
peşimden gel mi
azad mı
yoksa bekle mi
???
kırk tilkinin dört ü başladı koşmaya
ben
pc nin başına gecmekmi
efendimin uyurken ayaklarının yanında olmak mı
yoksa alkol mü alsam
yada en iyisi uyumak
belkide beklemek

Erken gelen uyku sonrası, bedeninden ucup giden yorgunluk KRALIM

Aynanın karşısına gecti ordaki yansımasına baktı ve,

- Evet uzun bir geceye merhaba dedi KRALIM

Uykusunda pembe düşlerde Efendisinin Çoraplarından yaptığı yastığında uyuyan belkide melekler kadar saf duygular içinde olan köle acı ve dehşetle uyanmıştı. IM

- Merhamet mi...diye bir kahkaha atar KRALIM