doğru nedir ki
Ağustosun 10. günüydü…
Her sene aynı zamanda izin aldıkları aynı zamanda izinleri bittiği için bu tarihi zihinlerinde tutmak çok kolaydı her ikisi içinde…
Ve bitmişti bu yılda ağustosun 10u gelmişti geri dönüş vaktiydi
Yola çıktılar…
Arabanın cd çaları 3, cd yi bitirdiğinde ozan benzin almam gerek dedi…
Evet dedi Zehra bir şeyler yer içer biraz dinleniriz…
Lokantalı içinde kibar ve şık garsonların hizmet verdiği benzin istasyonlarının birine girdiler. Dolduralım dedi Ozan, Zehra lavaboya hafif makyajını yenilemeye giderken. Nihayet depo dolmuş Zehra makyajını yenilemişti el ele girdiler lokantadan içeriye…
Bahçemize geçebilirsiniz dilerseniz efendim dedi 24_25 yaşındaki garson…
Daha 2 saat önce temizlenmiş ve traşlanmış çimlerin üzerinden yürüyerek iki üç masanın dolu olduğu bahçeye geçtiler.
Ne arzu edersiniz efendim dedi aynı yakışıklı garson
Sonra elindeki adisyona 2 gözleme 2 ayran işaretleyip ayrıldı masanın başından…
Ozan lavabodan dönerken masada gözleme ve ayranların hazır olduğunu gördü.
_ne çabuk?
_hazırda bulunduruyor olabilirler…
Gözlemelerini yiyip ayranlarını içerken tatilin değerlendirmesini yaptılar, birkaç gün zehranın anne babasında birkaç gün ozanın annesinde kalmışlardı… yakın akraba ziyaretleri, üstü kapalı dedikodular aman canım öyle olur mular adnanın kızının başkasıyla izinsiz evlenmesi hepsinden konuştular,o kadar konuştular ki tatilde insan çalışırken daha çok yoruluyor cümlesi bile çıktı ağızlarından…
Bi 10 dakikalık sessizliği herhangi bir frekanstaki kendini ispat çabasındaki dj bozdu.
Alttan bir disko müziği sonradan efendim abd de erkeklerin üçte biri aile içi şiddet görüyormuş cümlesinden sonra radyoda yankılanan gerzekçe bir kahkaha efekti…
Ozanın ağzından ne kadar güzel mırıldanması çıktı…
Zehra başını kaldırdı, anlama çabasıyla ozana baktı…
Ozan, evet dedi ne kadar güzel,
Zehra aşkım ne diyosun diyerek yanlış duyduğuna veya ozanın yanlış konuştuğuna inandırmak istedi kendini…
Evet dedi ozan ne kadar güzel dünyada bunu yaşamak isteyip de yaşayamayan o kadar insan var ki…
Afallamış,şaşırmıştı Zehra…görünen o ki şaşkınlığı bir süre daha devam edecekti,
Evet dedi ozan biraz daha açayım.kadının hükmü baskınlığı güzeldir. Ve aklındaki soruları biliyorum hemen yanıtlayayım ben bir mazoşistim.
Dondu Zehra, sadece dondu, beyninde şimşek çaktı, sanki o ağustosun o gününde o ilin üzerini muson bulutları kapladı.
Ağzından bilinçsizce nasıl yani sorusu çıktı.
_ben bir mazoşistim Zehra bunu açıklamam uzun sürdü beklide haksızlıktı sana bunu söylememem ama öyleyim…
Ne isterdin ozan? Yanlış anlama , anlamaya çalışıyorum
Ozan kesintisiz sadece 1 çay siparişi kesintili hayallerini , ne istediğini, ne hissettiğini anlattı…
Beklide o anlatmadı anlatan başkasıydı, çünkü o bu kadar açık ve net anlatamıyacağını düşünürdü her zaman ve cümlelerini seni kaybetmekten korkum Zehra diyerek noktaladı. Söylersem açıklarsam gideceğinden çok korktum.
Üzerinden bir yük kalkmıştı sanki ozanın sanki o yük masanın bir ucundan kalktı diğer ucundaki genç bayanın omuzlarına kondu.
Ozan lavabodayım dedi yürümeye başladı.lavaboda ellerini lavabonun mermerine dayadı, başını kaldırdı
_oğlum ne yaptın sen dedi…
Yüzünü yıkadı döndü.
Konuşmadan kalktılar…
Hesabı ödedi arabayı çalıştırdı, araba gözden uzaklaşırken ikisi içinde artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı….( devam edecek)
Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma... 😉

Slaves Of The King bulunuz
nerden alıntı olduğunu başlık açıcam
Slaves Of The King sayesinde yalancı olduğum ortaya çıktı diye ve bir ay boyunca her gün taze tutacağım o başlığı
yok eğer nerden alıntı olduğunu bulamazsan veya alıntı olmadığını anlarsan sadece burdan özür bekliyorum...
en azından bu kadarına hakkım olmalı dimi?
Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma... 😉
Yolculuk boyunca hiç konuşmadılar ama hiç…
Yaklaşık 1 buçuk saatlik yoldan sonra nihayet açık mavi tonda rakımı ve nüfus yazısının yarısıyla karşılaştılar şehrin ya gençleri oynamıştı ya da sarhoşları…
Buna hiç dikkat etmediğini düşündü Zehra, gülümsedi başını Ozan’a çevirdi ve gülümsemesi kayboldu. Oysa ki tüm dikkati ondaydı Ozan’ın. Moladan sonra geçtikleri şehri nasıl geçtiler onu bile hatırlamıyordu Ozan. Dizlerinin bağı çözülmüştü, tamamen savunmasız kalmanın ve kendini çıplak hissetmenin bu denli soğuk olduğunu beklide ilk kez hissediyordu.
Şehre girdiklerinde yol boyunca yanan kırmızı ışıklarlar ve kırmızı ışıkların üzerinde her saniye azalan rakamlar onu eskiden aşina olduğu bir heyecana götürdü.
Üniversitedeydi Zehra ile tanıştırması için arkadaşına nasıl yalvardığını, ilk karşılaşmalarında konuşamadığını anımsadı. Hayır hayır bu daha çok Zehra’nın elini ilk tuttuğu günkü heyecana benziyordu. Çünkü ikisinde de kıvırma payı yoktu öpmeye çalışırken dudağından değil yanağından öpmek istedim ki gibi bir yalan seçeneği yoktu.
Neyse ki evin köşesindeki eczane, biraz ilersinde mahalle bakkalı…
Apartmanın önünde durdu Ozan, Zehra’nın arabanın kapısını nasıl kapadığına belki de ilk kez bu kadar dikkat etti. Neyse ki üst kat komşusunun oğlu yetişti imdadına…
_aslanım bee nasılsın İlker?
_ben demedim mi abi bu sene şampiyon biziz. Hoş geldiniz
_Hoş bulduk. İlker hoş bulduk…
Arabayı park etti. Gözleri havadan sudan konuşacak birini aradı apartmana girerken. Maalesef sanki onu bir tek İlker duymuştu. Sonra düşündü, bir şeyleri ertelemenin anlamsız olduğunu anladı merdivenleri çıkarak evine girdi…
Kapı aralıktı… Valizler elbette ki Ozan’ın elindeydi ama Zehra’nın çıkardığı birkaç poşette aralık dış kapının hemen yanına öylesine özensizce bırakılmıştı. Sertçe bir nefes alarak odaya girdi. Odada Zehra koltuğa oturmuş televizyonu açmış öylesine kanal değiştirme tuşuna basıyordu. Bir şey aramadığı o kadar belliydi ki…
_Gel bakalım dedi Zehra otur şuraya…
_ madem öyle bundan sonra kölemsin, bundan sonra ben ne ders…
Ozanın Zehra’nın dudağına kondurduğu öpücükle kesildi cümlesi…
Her şey 5 saniyede oldu Ozan öptü, Zehra geriye çekilerek Ozan’a sertçe bir tokat attı…
_SEN KİMİ ÖPTÜĞÜNÜ SANIYOSUN APTAL…
_öz öz özzüü…
_dileme salak beceremezsin.
_şimdi git karşı koltuğun önüne otur beni dinle…
Ne oluyordu? neden oluyordu anlamadı. Sadece denileni yaptı gitti oturdu zaten başka şansının olduğu da söylenemezdi.
_bundan sonra benim malımsın. malımsın diyorum malım anlaşılmayan bi şey var mı?
_hayır efendim…
_göreceğiz…
_şimdi söyle bakalım hangi sitelere üyesin?
_bdsmtürk efendim
_ismin ne orada? yani kimsin orada?
_classic alt tre sub efendim
_daha iyi bi isim bulamadın mı salak?
_.........
_peki şimdi git valizleri boşalt çay koy aynı anda yemekleri hazırla…
Şimdi bu neydi? Ne yapması gerekiyordu Ozan’ın…
_hepsinden önce banyoya girdi ozan yüzünü yıkadı başka şansın var mı dedi kendi kendine nasıl olur anlamıyordu. Çok eski sayılmazdı evlilikleri ama bu yaşadığı durumu hayal ederek yalnızken boşaldığı çok olmuştu. Şimdi hangisi iyiydi aşkım hadi çay koyayım ben dediğinde 30 saniye ayrı kalamayıp arkasından mutfağa dalan Ozan mı? yoksa bu ozan mı köpek gel buraya diye irkildi.
_Bu musun şimdi sen?
_Evet efendim…
_ben lavaboya gidiyorum döndüğümde anlarız omusun değimlisin gir bakalım siteye…
Elbette ki girmişti siteye Zehra girdiğini anlayınca kapadı siteyi tamam dedi.
Şimdilik bu kadar git yan odaya 2 saat görmek istemiyorum seni….
Tanrım bu kadın gerçek bi sahibe olabilirdi, çünkü ozanın o an isteyeceği son şey beyniyle yalnız kalmaktı.
Birkaç saat geçti yemek yemeğe gidiyoruz giyin…
Her zaman gittikleri denizin kıyısındaki balıkçıya oturdular….
Ne balıkçı aynı balıkçıydı artık ne Zehra aynı Zehra ne de Ozan aynı Ozan …
Balıkçı nazif’ le bile o kadar soğuk merhabalaştılar ki galiba kavga ettiler diye düşündü Nazif amca …
Oda kısa kesti.
_Bundan sonra ben ne derse o dedi Zehra…
Sana ait dünyada hiçbir şey yok…
Şimdi eve gider gitmez ütü odasında ve yerde yatacak, beni 7 de kaldıracak, ondan 5 dakika önce çay olmuş ve kıymalı, peynirli poaçalarımı almış olacaksın…
_Anlaşıldı mı?
_anlaşıldı efendim
_güzel ha unutmadan yarın bir sürprizim var sana…
_.... (soramadı )
Eve girdiler ve dedikleri gibi ozan ütü odasındaydı Zehra da kendi odasında…
Nihayet sabah oldu, çünkü sabaha kadar uyuyamamış insanlar için sabah bayram arifesi gibi gelir, bu ikisi içinde böyleydi…
Zehra ayak seslerini duydu ozanın kapının açılma sesi, sabaha dahil olan ne kadar ses varsa kulağındaydı Zehra’nın…
Her şeyin hazır olduğuna tekrar emin olunca aşkını, sahibesini uyandırmaya yöneldi Ozan… İlkokul öğretmeniyle konuşur gibi heyecanlı ve korkak.
_saat 7 efendim…
_kalktım, gidebilirsin…
_aferin sana eksik yok gibi görünüyor…
_çalışıyorum efendim…
_güzel…
Dialogları sadece bu oldu.
Giyindiler ve ikiside işlerinin yolunu tuttular.
İkisininde iş arkadaşları bir farklılık olduğunu anladılar, oysa ki onların yalanları ceplerindeydi…
_Tatil mahmurluğu…
Yaşayanlar bilir uykusuz bir geceyi uykusuz gün takip ederse saat 11_12 ye kadar aşırı enerjik olur insan…
14 ile 16 arasında başını koyacak yer arar ya hani bu onlarda yoktu…
Akşam olduğunda Ozan’ı Zehra karşıladı gel bakiyim biraz eğleneyim seninle…
Ellerini yatağa bağladı, arkasını dönürdü, pantolonunu çakardı, filmlerde gördüğü aslında ne işe yaradığını bilmediği emri verdi sexshoptan aldığı kırbacı çıkardığında…
Şimdi vurduğumda sayacaksın.
_biir
_ikiiiii
_üüüçç
_dör
_beş
Altı olmadı hayır hayır olmadı…
Zehra Ozanın ellerini çözdü, sertçe odadan çıktı, ozanın gördüğü 3 gün önceki zehraydı, ve yardıma ihtiyacı var gibiydi…
Ozan nasıl toparlandığını bilemeden balkondaki Zehranın yanına gitti.
Yüzü caddeye dönüktü Zehra’nın ve sigara içiyordu, zehrayı sıkıca çevirdi ozan…
Ağlıyordu Zehra öyle ki ilk gözyaşları çenesinden süzülüyordu. diğerleri onu takip ediyordu.
Zehra ozanın göğsüyle çenesi arasında bir yere baktıktan 10 saniye sonra
_AYRILMAK İSTİYORUM OZAN…(devam edecek)
Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma... 😉
AYRILMAK İSTİYORUM OZAN…
_ayrılmak... istiyorum…
Ozan balkon penceresinin iç kısmındaki sigarasına uzandı…
Birinin gözleri artık yavaş yavaş günü bitirme yorgunluğundaki caddede sıralanmış şık arabalardan biriyle kaldırımların arasındaki boşluğa kilitlenmiş diğerinin de bakışları sol çaprazdaki sayısal lotocunun kepeklerine takılmıştı…
Bir süre konuşmadılar. Ozan’ın sigarası bitecekken bir gayret konuşmaya, daha doğrusu anlamaya çalıştı,
_neden?
_bunu daha sonra konuşabilir miyiz ? Şimdi bunu konuşacak cesareti kendimde bulamıyorum…
_peki… O zaman yanlış anlaşılmak istemem ama istersen acele etmeyelim. Evlenmek kadar boşanmakta üzerinde düşünülmesi gereken bir şey…
_peki… öyle yaparız. Ama bir süre Elda’ da kalmak istiyorum. Bu sanırım ikimiz içinde en doğrusu olacaktır…
Cep telefonunu mutfak masasının üzerinden aldı, sesini kontrol etti konuşabileceğini fark edince numarayı çevirdi…
_alo, merhaba canım, nasılsın?
_........
_ öyle mi? Ne kadar güzel. Eldacım bir süre sende kalabilirmiyim?
_.........
_yok yok kötü bi şi yok, eğer müsait değilsen…
_...........................
_peki o zaman sinemadan çıkınca ararsın beni eve gitmeden buluşur öyle geçeriz eve…
_......
_görüşmek üzere canım…
Tüm aksilikler bir şeyin olmasını isteyince üst üste gelirde, kardeşim bir kerede hayır de, müsait olma, telefona cevap vereme dedi ozan kendi içinden duyduğu sesler bu kadardı.
_Ben bu akşamdan itibaren bir süre Eldada kalacağım, böylece ikimizde düşünme fırsatı buluruz, bu problem olur mu?
_hayır olmaz tabii ki…
_eşyalarımı toparlayayım… dedi ve içeri girdi. Cesaret edip balkondan ayrılamadı ozan sanki dünyanın en güvenli yeri orasıydı onun için, aşağı yukarı bir saat sonra Ferhat göçerin cennet şarkısı çalmaya başladı Zehra’nın telefonunda…
_Tamam canım bende hazırım…
_ Tamam, bir on dakika sonra orada görüşürüz…
_ görüşmek üzere ozan, nasılsa konuşacağız, iyi bak kendine...
_görüşürüz…
Ve kapı kapandı ozan koca evde yalnızdı…
Ne düşünmeliydi ki? Her şey o kadar ani olmuştu ki düşünmeye, düşünerek hareket etmeye bile vakit bulamamıştı. Ve şimdi yalnızdı. Keşke söylemeseydin be koca aptal dedi kendi kendine bak işte sevdiğin kadını kaybetmek üzeresin… mutfağa geçti bir bardak su içti, yok yok olmayacak bir şeyler giyip dışarı çıkmalıydı, yatak odasına yürüdü yerdeki ip ve kırbacı görünce sertçe bir tekme savurdu kırbaçla ipe… elbise dolabını açtı, kendi kıyafetlerinden önce Zehra’nın kıyafetlerini kontrol etti.kaç elbise kaç pantolon almıştı acaba? Böylece ayrılığın süresini kestirmeye çalıştı, bulamadı, özensizce bulduğu pantolonunu ve tişört giydi saçlarını taradı ceketini aldı evden çıktı.
Tabi ki gittiği yer balıkçı Nazif amcanın mekanıydı. Denizin dibindeki bir masaya oturdu, _hayırdır evlat? dedi Nazif
_sorma be Nazif amca işleri karıştırdık galiba…
_son gelişinizde vardı bi hal anlamıştım ya hayırlısı olsun be evlat, daha çok gençsiniz olacak elbet… düzelir merak etme seviyosunuz birbirinizi, sana sormuyorum bi 35 lik getiriyorum…
_saol abi…
şimdi düşünebilirdi, ama aklındaki sorular bir öncekinin yanıtlanmasını beklemeden peş peşe geliyordu…
_neden? Neden söyledim ki? Neden birden her şey ağzımdan çıkıverdi? Veya ondan önce neden sakladım? Hani evlenmeden önce ben buyum neden diyemedim? Zehra dominant gözüküyordu neden bundan hoşlanmadı? Beni artık sevmiyo mu? Ne yani boşanacak mıyız şimdi? Yok yok olmuyordu, bildiği gördüğüne yetmiyor gibiydi, en azından şimdilik…
Tam düşünmekten vazgeçecekken radyonun sesi yükseldi…
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken, kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle, şarkılarla kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Şimdi daha büyük bir soru vardı yanıtlanması gereken çemberin içi neresiydi?dışı neresi? Böylede olmayacak kalktı 1_2 saat şehirde arabasıyla dolaştı... eve girdiğinde saat 2 buçuktu. Sadece kıvrılıp yattı.
Sabah olduğunda bir şeyler yemesi gerekiyordu ocağı yaktı çaydanlığı koydu, bir sigara yakınca kahvaltı edemeyeceğini gördü. Giyinip çıktı evden uzun süredir ilk defa bir sabah traş olmamıştı. İşe gitti. . .
Akşam olmak üzereydi. Gün içinde aramak istedi arayamadı, işten çıktığında ayakları Elda’nın evinin caddesine götürdü de ne arayabiliyor ne de kapı zillerini çalabiliyordu. Sanki bir hırsız gibi gizlenerek bakmak istedi Zehra ya… Bunu neden yapıyordu anlamıyordu. Ama öyleydi…
Nihayet bir yarım saat geçmiş caddenin öbür köşesinden Zehrayla Elda görünmüşlerdi, ne yani şimdi saklanacak mıydı? kimden saklanıyordu ki? Evet evet bunlarında yanıtlarını bilmiyordu ama saklandı... bir dakika ya o Zehra mıydı? Değildi galiba… Onu ilk kez bu kadar şık bakımlı görüyordu, yeni elbiseler, yeni ayakkabılar yeni saç şekli… Müthiş olmuştu sanki de ama o Zehra değildi ki? İçinde volkan patladı ozanın böyle gözükmek istemedi Zehraya, utandı kendinden…
Kaçarcasına uzaklaştı oradan,
Kızdı, hem de çok kızdı, neden? ben yemek bile yiyemiyorum, Zehra neden? Bu günü mü beklemiştin? Dur dur oğlum bir anlamı olmalı… ani davranıp hata yapmamalısın dedi kendine,
kırgın ve kızgındı… bütün gün, akşam, gece öyle geçti. Kızgın, kırgın…
sabahınada aynı duygularla uyandı.
İşe gittiğinde Azize teyze gözüne çarptı, Azize teyze, şirketin en önemli elemanı,sır küpü, işe herkes den önce başlayıp herkesten sonra işi biten, ayda iki gün izin yapıp asgari ücretle hasta yatalak kocasına bakan nur yüzlü teyze,
_ozan bey nasılsınız?
_iyiyim azize hanım, ya siz?
_bende iyiyim saolun..
_azize hanım işiniz yoksa odama gelir misiniz?
_elbette ki ozan bey…
Böyle şirketler sıkıcıdır, üçüncü kişi olduğunda bey hanımsınızdır, iki kişi kaldığınızda ortak, arkadaş, dost, teyze, ablasınızdır…
_azize teyze sana bişi sorcam, bir kadın ayrılırken neden kendine ayrıca ihtimam gösterir?
_bak kuzum, ben burada 10 yıldır çalışıyorum, 55 yaşındayım. Çok insan tanıdım, Zehra dan bahsediyosun sanırım?
_evet, Zehra dan…
_bak yavrum bana bahsettiğin olay o kadar normal ki, dün seni traş olmamış gördüm neden olmadın?
_içimden gelmedi
_tamam işte Zehra da aynı derdi yaşıyor, inan senden daha çok üzülüyor, bunu anlaması bir erkek için zor biliyorum ama kadınlar böyle durumlarda bu şekilde kendine bakarlar, bu beklide onların hayata karşı direnmesi ,ben yıkılmamak istiyorum, içimi görmeyin içim acıyor, yanıyor ama sağlamım demesidir.
_anlıyordu ozan yavaş yavaş anlıyordu…
_neyse seni tutmayayım azize teyze saol..
_sen saol oğlum, gençlikte olur böyle şeyler düzelir…
Neyse ki o akşamda bitmişti…
Bu sefer ozanda yarım gününü kendine ayırmış, kendine bakmış, lercileri giymiş Zehrayı aramıştı…
_görüşebilir miyiz ?
_evet neden olmasın?
_Ben evdeyim gelir misin?
_yarım saat sonra oradayım
_güzel donatılmış masa, mum şarap, güller, ne kadar klişe varsa hepsi tamamdı,
Yemekten sonra sanki ilk kez sevişirlermişçesine seviştiler, hani sevişmek değildi amaç, birbirlerinin vücutlarında erimek kaybolmaktı… birbirlerine sarılarak uyudular…
Sabah saati ötmeye başladığında ozan uyandı, yatakta yalnızdı, garip bir duygudur ama insanda bu vardır, evde yalnız olursanız ilk uyandığınızda bunu hissedersiniz…
Öyle bir his kaplamıştı içini ozanın biliyordu, evde yalnızdı…
Doğruldu, makyaj masasının üzerindeki kağıdı gördü, açtı, merakla okumaya başladı
Ozan,
Beni anlamanın zor olduğunu biliyorum, belki bir süre anlayamayacak bana kızacak küfredeceksin, seni anlıyorum
Tatilimizin bittiğinde senin söylediklerini duyunca şaşırmadım, biliyordum, sevişirkenki yumuşaklığından, bana sevgi gösterirken ayaklarıma kapanmak istemenden anlamıştım bunu, bir süre böyle mi acaba diye düşündüm, senin ne düşündüğün kadar benim ne yapacağım, neyi kaldırıp, neden hoşlanacağım önemliydi…
Denedim ozan, inan seni değil kendimi, döndüğümüz ilk akşam gecenin nasıl geçtiğini tahmin edemezsin benim için, sana böyle davranmak, hoşuna gittiğini bilsem de çok acı geldi…
Dayanmaya çalıştım ozan, olmadı, mutluluğumuz için hoşlanır mıyım diye çok zorladım kendimi olmadı… her kötü davrandığımda gözlerinin içinde boğuldum, oralarda başımı dik tutmak imkansızı zorlamaktı…
O akşam tutamadım kendimi vurduğum ilk kırbaçta gözyaşıma engel olamadım
Boşanmak konusunda evet boşanalım ozan çünkü ne ben benim artık nede sen aynı sen,
Artık yazamıyorum nasıl olsa yine konuşuruz . Ama şunu unutma
SENİ SEVİYORUM…(devam edecek)
Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma... 😉
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler