Diz Çökmek
Bu olayı sizlerle EFENDİM Ex-Treme’ in izniyle paylaşıyorum…
Efendimle aynı zamanda birçok duyguyu paylaşıyoruz. Onun BSDM’ ye ilgisinin olduğunu sadece ilgisinin değil, bu durumun onun için bir yaşam şekli olduğunun uzun zamandır farkındayım. Bana boyun eğdirmek, sahip olmak tek amacı…
Dün uzun süren konuşmalarımızın ardından bugün buluştuk. Bu kez içimde her zamankinden farklı hisler vardı. Bir şeyler olacağının bilincindeydim.
Birlikte sahile indik, deniz kenarında kayalıkların üstüne çıktık. Hava soğuk olduğundan sahil neredeyse bomboştu. Oturmak için bir yer arıyorduk. Yürüyüş yaparken kayaların arasına bırakılmış 5 – 10 kadar ince, uzun, kayış görünümlü ve olabildiğine esnek sopalar Efendimin gözüne çarptı. Eğildi, yerden 1 tanesini aldı. Beni önüne iterek sert bir ses tonuyla YÜRÜ dedi. Bir anda tüm vücudumu bir ateş kapladı. Hayatımda ilk kez bu duyguyu hissetmiştim. Zamanı gelmiş miydi? Bana ne yapacaktı? Dışarıdaydık!
Yürümeye başladım. 1-2 adım attıktan sonra kalçamda çok büyük bir acı hissettim. Arkamı döndüm ve gözlerindeki kararlığı gördüm. Bu kez çok net okuyabiliyordum onu. Bana devam etmemi söyledi, birkaç adımdan sonra aynı acıyı bacaklarımda hissettim. Etrafta yürüyüş yapan insanların bakışları üzerimize döndü; umurunda bile değildi. Anlık bir düşünce, anlık refleks ve hayatım boyunca yaptığım en büyük hata!!! Kaçtım, kayalıklardan atladım. Yolda durup yüzüne baktım bana eliyle işaret etti “buraya gel” kaskatı kesildim, aklımdan bir sürü düşünce aynı anda geçti. Gitmeli miyim, kalmalı mıyım, nasıl böyle bir hata yaptım, bana ne yapacak, bu kez cezam ne olacak? Bana doğru yürümeye başladı. Tüm bedenimi saran korkularımla, hatalarımla geri adım attım. Kayalıklardan indi. Arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Ben adımlarımı hızlandırdıkça o da hızlandırdı. Sahil boyu beni takip etmeye devam etti. Karşıdan birilerinin geldiğini görünce durdum. Herkesin önünde olmamızdan çekinmiyordu. Beni kolumdan tuttu. Birkaç adımda bir aynı acıları hissediyordum. Vuruşları gittikçe serileşiyordu. Biraz yürüdükten sonra ağaçların arasında bir taşın üzerine oturduk, sahile doğru… Gelen geçen herkesin gözü önündeydik. Bana ayağa kalkmamı emretti. Kalktım, arkanı dön dedi, dönmemle sopayı önce bacaklarımda hissettim, sonra kalçalarımda, belimde… Gözlerim doldu; ağlayamadım. Her darbede bedenimden çok ruhum acıyordu. Yaptığım hatalar, pişmanlıklarım, itaatsizliklerim, isyanlarım… hepsi kalbime, onuruma, ruhuma batıyordu. Her darbede aslında EFENDİM utancımı yüzüme vuruyordu. Artık ayaklarımı hissetmiyordum. Otur dedi bana. Bu kez beni kucağına yatırdı. Belimi açtı. Bu kez darbeler belime iniyordu. Kafamı dizlerine bastırdı. Kalçalarımı tokatlamaya başladı. Ufak vuruşlardı bunlar. Gittikçe hızlanan ufak vuruşlar. Sopayı tekrar aldı eline. Bu kez çok seri vuruyordu. Belim, bacaklarım, kalçalarım acıdan, o sert darbelerden kabarmış ve kıpkırmızı olmuştu. Çantasından çıkarttığı iple ellerimi bağladı, boynumun arkasından geçirdi ve beni ayağa kaldırıp vurmaya devam etti. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Biraz durdu dinlenmemi bekledi… Ayağa kalktı, etrafa baktı, önümde durdu. Başımı ellerinin arasına aldı. Gözlerinin içine bakıyordum yalvaran bakışlarla. Beklemediğim bir anda sert bir tokat indi yüzüme. Kaç tane hatırlamıyorum… Tekrar yanıma oturdu. Bana telefonda “yarın önümde diz çökeceksin” demişti. Biraz konuştuk. Bu sözü sordum ona… “Gün daha bitmedi” dedi bana. Sessizce oturmaya devam ettik. Çok geçmeden ayağa kalktı. Önümde durdu. Ayaklarının dibindeydim. Kemerini çıkarttı. Vuracağını düşündüm, yanılmıştım. Kemerini boğazıma geçirdi ve “ZAMANI GELDİ” dedi. Başımı eğdim. Korku ve teslimiyet vardı içimde. Saçlarımdan tuttu, kafamı kaldırdı. “Bu şekilde diz çökeceksin” dedi ve kemeri ta ki ben nefessiz kalıncaya kadar sıktı. Önünde diz çöktüm. Etraftaki insanların bakışlarının farkındaydım. Kafamı kaldırmak istedim. Kemeri sertçe çekti. “Şimdi konuş!” EFEDİM… bu kelime çıktı ağzımdan… “Duymak istediklerimi söyle!”
“Siz benim EFENDİMSİNİZ. Sizin aciz KÖLENİZİM. Tek görevim size itaat etmek. Yaşama amacımsınız. Ömür boyu size aitim. Benim SAHİBİMSİNİZ. Sadece emredin!”
Ve son… Bitmişti artık. Kayıtsız şartsız kabul etmiştim her şeyi…
Kalkerken ellerimi bağladı tekrar. Beni önüne itti. İplerden tuttu. Çekerek götürdü. Çok aşağılanmıştım Artık bir hiçtim… Sadece bir köle…
İTAATİMİ KABUL ETMENİZ BENİ ONURLANDIRDI EFENDİM…
Kötü bir kız olmamayı öğreneceğim… İyi bir kız olacağım… Sizin için...
Açıkçası aklıma yazacak fazla bi şey gelmiyor. Tebrikler ex-treme, o ya da bu şekilde innocent'a diz çöktüreceğini biliyordum (özellikle BABA'dan sonra) ama bu kadar çabuk olabileceğini tahmin etmemiştim. Innocent gibi güçlü bir slave'i dize getirdin ya sadece tebrikler diyorum...
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler