Adamin biri nerde egilmis bi kadin görse, arkadan dalarmis. Bir süre bu böyle sürüp gitmis...
Bir gün adam tam is basindayken melekler onu yanina çagirmis
'bir daha yaparsan seni cehenneme göndeririz'
demisler. Adam korkudan tövbe etmis bi süre... Bir gün otobüse binmis.
Önündeki kadin parayi düsürmüs almak için egilmis veeee adam dayanamamis...
Iş bitince puf diye cehenneme gitmiş.
Otobüsteki kadin ise hamile kalmis, çocuk da ayni babasi gibi olmus. Bir gün melekler onu da yanlarina çagirmislar ve
'bir daha yaparsan seni de baban gibi cehenneme göndeririz' demisler.
Çocuk tövbe etmis ama üç bes gün sonra dayanamamis ve puf diye cehenneme gitmis...
Çocuk bi bakmis cehennem buz gibi, herkes soguktan donuyor!
Zebanilerin yanina yaklaşmış demiş ki
'ya, cehennem dedigin atesler yanar, kazanlar kaynar. .. Burasi neden böyle?'
Zebani cevap vermis:
'Serefsiz baban izin vermiyo ki, egilek de iki odun atak'
bugun bana peşpeşe gelen bu hoş mailleri sizlerle paylaşmak ıstedım ..Yogun gecen gunume enerji oldular .umarım sızede aynı etkıyı yaparlar...
Temel fıkrası degıl gercek bir mektup....
DAYAMIŞLAR MATEMATUĞU AYUPTURR!!!
Trabzonlu Temel Ağa'nın sevgili torunu Eda'ya verilen ödev ile başı derttedir... Eskisehir'e göç eden arkadaşı Niyazi'ye başına gelenleri yazar:
" Niyazicugum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da aglay. Zaten dertlerini hep baga açar.
Dedi ki;
-"Habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Yarin ögretmen beni dövecek."
Dedum ki; "Aglama usagum, bunun içun ögretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk." Ne mümkün Niyazi kardasum:
Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmislar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeser dakka istirahat vermis. Tiren da bi yerde durmis, 20 dakka su almis. Otobos saatte 60 kilometro gidiymis. Tiren 5 saat sonra gidecegi yere varmis. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmis. Ograstum yapamadum. Usak aglay. Derken bub asi geldi. O da çözemedi. Diyrum oga ki, " damat, senun tanidugun tahsilli bi otobos sofori var ise oga soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben usagi soforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yaris etmis bi sofor vardur da bize nasihat verur."
Ha, biz bi yandan da usaga tireni tarif ediyruk. Tiren görmemis ki... Ne anasi görmis, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Ankara'ya gittiydum. Neysa kardasum, o gece çok kizdum. Diyeceksun ki niye? Usak daha incir agacindan duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduguni sanay. Biz gelduk araba yaristiriyruk.
Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun?
Eger varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler saga otobosun inecegi zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun? Usacuklarda sarki yok, türki yok, oyun yok ! Dayamis matamatigu, ayuptur...! "
Solomon'un eşi ölmüş.
Gazeteye gitmiş.
En ucuzundan standart bir ilan vermek iştemiş.
Önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış:
"Raşel'i kaybettim. Üzgünüm"
İlan görevlisi ilanı görünce uyarmış.
"İsterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz. Üç kelime daha hakkınız var"
Solomon "Aynı paraya mı?" demiş.
Görevli "Evet aynı paraya" diyince Solomon üç kelime daha eklemiş:
"Satılık Toyota var"
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 8,995 Üyeler