EFENDINIZIN önünde diz çökebilmenin gururuna varmalısınız..
LADY SADE , ne iyi yaptınız da güncellediniz bu başlığı. Uzun zamandır satır satır tüm yazılanları okuduğum , keyif aldığım bir başlık oldu. İyi ki aramıza döndünüz.
Bir soru sorayım. Bahse konu gururun kaynağı nedir? Kölenin kabul edilme becerisini gösterdiğinden dolayı kendinden gurur duyması mı? ya da Efendi tarafından seçilmiş olmasının gururu mu?
Buna bende bır katkıda bulanayım....
Kölenin kabul edilme becerisinden kendinden gurur duyması Efendinin ona verdiği sıfattan sonra gururlanmasıdır.
Efendi Koleyi secerken zaten secilmiştir Köle tarafından ... Efendi sadece ona bu yaşamı sunar. Bundan sonraki kölenin becerisi Efendinin Empatisi ile Köle kendinden gurur duymaya başlar Efendinin gözlerinin içindeki mutlulugu gördükce...
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
LADY SADE , ne iyi yaptınız da güncellediniz bu başlığı. Uzun zamandır satır satır tüm yazılanları okuduğum , keyif aldığım bir başlık oldu. İyi ki aramıza döndünüz.
Bir soru sorayım. Bahse konu gururun kaynağı nedir? Kölenin kabul edilme becerisini gösterdiğinden dolayı kendinden gurur duyması mı? ya da Efendi tarafından seçilmiş olmasının gururu mu?
Sevgili Masternick,
Burada ki gurur çift yönlü yaşanan bir gurur olsa gerek. Hem kölenin kabul edilme becerisini göstermesinden dolayı hem de kölenin seçtiği Efendi tarafından kabul görme gururunu yaşar köle.Efendinin kapısını eşeleyen rakipleri içinden ona uzatılan ele sarılabilme gururu, sanıyorum hiçbir şeyle karşılaştırılamıyacak bir duygu olsa gerek.
Tabi bu sorunun en güzel cevabını itaatkerlar ve köleler verebilir.
yada egosundan sıyrılmanın gururumu ?
Bir köle Efendisi karşısında kendi egolarından ne kadar sıyrılabilmeyi başarır ise o kadar çok Efendisini ve dolayısı ile de kendisini mutlu kılarak kendisi ile gurur duyabilir. Burda unutulmaması gereken en önemli nokta, ego yarışları degil beyinde ki o egoya ragmen.!!!!.. itaat ruhunun beslenmesi gerektigidir. Hüküm ve hükmedilmek Efendinin ile kölenin en büyük besin kaynagıdır.
yada egosundan sıyrılmanın gururumu ?
Bir köle Efendisi karşısında kendi egolarından ne kadar sıyrılabilmeyi başarır ise o kadar çok Efendisini ve dolayısı ile de kendisini mutlu kılarak kendisi ile gurur duyabilir. Burda unutulmaması gereken en önemli nokta, ego yarışları degil beyinde ki o egoya ragmen.!!!!.. itaat ruhunun beslenmesi gerektigidir. Hüküm ve hükmedilmek Efendinin ile kölenin en büyük besin kaynagıdır.
Hüküm ve Hükmedilmek Efendinin ile Kölenin en büyük besin kaynağidir. Kesinlikle katılıyorum. Bu besin kaynagi bir yönlü azalmaya basladıgında sonun başlangıcı Egolara yeniden kavuşmanın sonucudur...
Tesekkurler Lady Sade +++
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
gerçekten kaliteli bir tartışma dönmüş.
gerçek bir köle egosundan sıyrılmış olan köledir. kendi zevklerini ve isteklerini değil efendisinin isteklerini yerine getirmek için uğraşan kişi gerçek bir köledir. bir itaatkar'ın gerçek bir köleye dönüşmesi için disiplin ve itaat şarttır. efendisinin emirlerini sorgulayan birisi asla tam anlamıyla bir köle olamaz. bir köle efendisinin en doğruyu bildiğine emin olmalı ve eminliğini efendisine de hissettirebilmelidir. diğer türlüsü yatak odası fantezisinin ötesine geçemez ve gerçek bir bdsm ruhu yaşanamaz.
bence bdsm ruhunun en doruk noktası femdom ilişkide yaşanır. mevcut ataerkil toplumun bütün baskılamalarına rağmen kadınların erkeklerden daha barışçıl daha zeki ve daha tutarlı oldukları aşikardır. hem duygusallığı hem de zekayı aynı anda ve pürüzsüz kullanabilen yaratıklar olan kadınlar; yırtıcı, savaşçı ve haddini bilmez erkekler üzerine egemenlik kurduklarında hayat çok daha düzenli ve dengeli bir hal alır. erkek, köleye dönüşerek kadını sahibesi gördüğü andan itibaren her şey doğallığa kavuşmuşçasına düzene girer. yeryüzünde yaşanan zulümlerin ve suçların çoğunun erkekler tarafından işlendiği aşikarken bu dediğime kimse karşı çıkamaz sanırım.
kadınların egemenliği insanlığın faydasına olacaktır. erkekler ancak köle olduklarını bildikleri ölçüde işe yarayacaklardır.
sahibesini arayan bir köle...
Efendinin (bazen sahip demeyi de tercih ediyorum) önünde diz çökmek insanın kendi gururunu ayaklar altına alabilmesi demektir. Bu da herkesin harcı değildir. Efendi olarak sectiğin ve seni secen bir Efendinin hizmetine girmek Ego'yu aşmak ve bunun gururuna varmaktır. Malesef siskin egolar cağında yaşıyoruz. Kimse yerini bilmiyor. Sürekli bir yarış hali. Oysa kimimiz yönetmek ve sahip olmak icin geliyor bu dünyaya, kimimiz de itaat etmek icin. Bunu sorgulamaya bile gerek yok bence. Ve ben, eğer haddimi, yerimi bilerek, efendimin ayaklarının dibindeysem bu benim ancak kendi farkindalışımdandır. Kendimi fark etmek de bana gurur verir.
Efendinin (bazen sahip demeyi de tercih ediyorum) önünde diz çökmek insanın kendi gururunu ayaklar altına alabilmesi demektir. Bu da herkesin harcı değildir. Efendi olarak sectiğin ve seni secen bir Efendinin hizmetine girmek Ego'yu aşmak ve bunun gururuna varmaktır. Malesef siskin egolar cağında yaşıyoruz. Kimse yerini bilmiyor. Sürekli bir yarış hali. Oysa kimimiz yönetmek ve sahip olmak icin geliyor bu dünyaya, kimimiz de itaat etmek icin. Bunu sorgulamaya bile gerek yok bence. Ve ben, eğer haddimi, yerimi bilerek, efendimin ayaklarının dibindeysem bu benim ancak kendi farkindalışımdandır. Kendimi fark etmek de bana gurur verir.
+++
Efendinin (bazen sahip demeyi de tercih ediyorum) önünde diz çökmek insanın kendi gururunu ayaklar altına alabilmesi demektir. Bu da herkesin harcı değildir. Efendi olarak sectiğin ve seni secen bir Efendinin hizmetine girmek Ego'yu aşmak ve bunun gururuna varmaktır. Malesef siskin egolar cağında yaşıyoruz. Kimse yerini bilmiyor. Sürekli bir yarış hali. Oysa kimimiz yönetmek ve sahip olmak icin geliyor bu dünyaya, kimimiz de itaat etmek icin. Bunu sorgulamaya bile gerek yok bence. Ve ben, eğer haddimi, yerimi bilerek, efendimin ayaklarının dibindeysem bu benim ancak kendi farkindalışımdandır. Kendimi fark etmek de bana gurur verir.
:++: Güzel ve doğru br yaklaşım.
O yuzdendir ki BDSm içinde İtaatkarlık özgürleşmenin başlangıcıdır.
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 8,995 Üyeler