Shop
Sevgili Kagan ın dö...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Sevgili Kagan ın dökümanlarından....

23 Gönderiler
10 Üyeler
0 Reactions
909 Görüntüleme
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

İstanbul un en eski BDSM grubu BDSM-Tr nin dökümanlarından seçtiklerimi sizinle paylaşmak istedim....
Güzel insan sevgili dostum Kagan ve eşini sevgiyle anıyorum.....Ve öpüyorum....
BDSM-Tr

Bu grup nedir? Nasıl kurulmuştur? Neler yapar. Üyeleri kimlerdir?

BDSM-Tr grubu önce internet aracılığı ile ve e-mail kullanarak haberleşmek üzere kurulmuştur, ama zamanla çok önemli bir özellik kazandı, bu grup internet aracılığı ile kurulup da herkesin birbirini BİZZAT tanıyıp birbiri ile muntazam görüştüğü bir gruptur.

Grubun maksadını yahoogroups daki ana sayfasından aynen alıyorum.

Bu mail listesi Türkçe konuşan ve

BDSM in her hangi bir alanı ile ilgili herkesin bir araya gelmesi,
birbirlerinden haberdar olmaları, ve
hem fiili BDSM ve kink uygulamaları
hem de BDSM münasebetlerin manevî alanları hakkında fikir ve tecrübe değişiminde bulunmaları içindir.
Heterosexuel, homosexuel, TV, TS, Bi, muhim değil, BDSM veya genelde kinky sex ile alâkadarsanız bu gruba katılabilirsiniz. Dom sub switch mütereddit Türkçe konuşan herkesi bekliyoruz. Ama konuşan kısmını altını çizerek tekrar söylemeliyim. Sadece genel meraktan üye olmak istiyorsanız veya BDSM ile alâkalı değilseniz, veya sadece okumak ve dinlemek istiyor ve tamamen anonim kalmak istiyorsanız biz bunu röntgencilik olarak algılıyoruz ve rahatsız oluyoruz, şimdiden söylemekte fayda var. Bu listeye üyelik müracaatında bulunduğunuz zaman size birkaç dakika içinde otomatik bir mail gelecek. O mailde sorulanlara eksiksiz cevap vermeden üyeliğinizin onaylanması mümkün değildir. Eğer cevap vermeye niyetiniz yoksa baştan müracaat da etmeyin. Haziran 2001 tarihinden itibaren grupdan birisinin referansı olmayanları da kabul etmemeye karar verdik. Eğer katılmak istiyorsanız ve grupdan tanıdığınız yoksa, http://www.bdsm-tr.org adresinden grup kurucuları ile temasa geçin lütfen.

Grubun ne olduğunu izah ettik. Şimdi biraz da nasıl kurulduğundan bahsedeyim.

1999 senesi yaz aylarında icq vs vasıtası ile tanışan 4-5 insan var ortada. Bunlardan bilhassa kredi verilmesi gereken birisi var karappok nick'i ile konuşan genç bir arkadaşımız. Kimliği konusunda pek hassas olduğu için burada gerçek isminden bahsetmiyorum.

Karappok bir web sitesi yaptı ve o zaman e-groups adlı kuruluştan da bedava hizmet alarak bir mail listesi oluşturdu. Bu listeye üye olmak serbestti ve muhtelif üyeler geldiler. Gelenlerden halen aramızda olanlar var.

Bu arkadaşlardan bazıları gerçekten hakâretâmiz mesajlar gönderdikleri gibi içlerinden birisi hem listeyi hem de Karappok'un yaptığı web sitesini hack etti. Yani tahribatta bulundu.

Bu arkadaşların davranışlarından tabii hepimiz rahatsız olduk ama Karappok biraz da gençliğinin verdiği bir sinirle siteyi de mail listesini de sildi.

Bu girişimin faydasına ben (Kağan) de pek inanmıştım o tarihte ve grubu canlandırmaya karar verdim ve aralık 1999 da grubu tekrar kurdum.

Karappok da o zamanlar üye idi ama zamanla konu ile olan alâkasını kaybetti ve gruptan ayrıldı.

İlk zamanlar gruba katılmak gene serbestti ama kısa zamanda önüne gelenin meraktan üye olduğu ve temelde sadece diğer üyelerin mail adreslerini ve icq numaralarını elde etmek olduğu anlaşıldı. Bu vesile ile üyelerimizi taciz edenler ortaya çıkınca grubun üyeliğini moderated hale getirdik.

Getirip de ne yaptık? Sadece kendini gruba 1 sayfalık bir sualler listesine cevap vererek tanıtmayanları kabul etmemeye başladık.

Bu uygulama yeni üye sayısını bıçak gibi kesti. Yânî müracaat eden bin kişiden ancak bir veya iki tanesi zahmet edip kendini tanıtan bir mail gönderiyordu. Biz de bu kendini tanıtanları alıyorduk.

Zamanla bu üyeler arasından da diğer üyeleri taciz eden, hatta topladığı mail adresleri ve icq numaralarını grup dışı tanıdıklarına verenler oldu.

Bu rahatsızlıklar sonrası gruba sadece referans ile yâni üyelerden en az birisinin bizzat tanıdığı olanları almaya başladık. O tarihten beri bu gibi taciz olaylarına hiç rastlanmadı. Bu cümledeki BİZZAT kelimesini anlamayan bir çok aday üyemiz olmakta zaman zaman dolayısı ile bana biraz komik gelse de izahat vermek şart oldu. Bizzat demek bir kimse ile fiilen karşılaşmak, göz ile görmek el ile dokunabilmek demektir en azından. Bu da asansörde görmek, bir toplantıda tesadüfen karşılaşmak ise, gene yeterli değildir. Bir kimseyi bizzat tanımak temelde onunla birkaç sosyal hadisede beraber olmak, yemek içmek, sohpet etmek demektir. Bir kimseye hele 50 kişiye karşı sorumluluğu olacak şekilde referans olmak için bundan aşağısı da zaten tabii olarak beklenemez.

Bu arada tamamen sessiz pek çok üyeyi de gruptan çıkarttık. Bir dönem 90 kişiye çıkan grup 50 kişiye düştü. Bu arada kurulduğundan beri müracaat edenlerin sayısı onbini geçti:)

Daha sonra referanslı 4 kadar üyenin katılımı ve 2 üyenin de ayrılması ile 52 kişide stabilize olduk.

Neler yapılır?

Grubun en önemli faaliyeti kuruluş paragrafında da izah edildiği gibi fikir, bilgi ve tecrübe paylaşımı. Bu sitede bulunan bazı grup diyalogları da buna en güzel örnektir zaten. Alâka gösteren arkadaşların okumasını şiddetle tavsiye ederim.

Bunun dışında zaman zaman meyhane, restoran gibi umumi mahallerde yemeklerimiz olmakta. Üyelerin, bilhassa da diğerleri ile bizzat tanışmamış üyelerin grupla tanışması için pek faydalı olmakta bu yemekler.

Bunun dışında grubun hiç bir faaliyeti yoktur. Gayet tabii grup üyeleri aynı zamanda arkadaş oldukları için kendi aralarında başka sosyal faaliyetlerde bulunabilirler, ve bulunmaktalar eminim ama bunların grupla hiç bir alâkası yok.

Nitekim birbirine iş bulan, beraber iş yapmaya teşebbüs eden hatta aralarında evlenen bile oldu. Her sosyal yapıda olabilecek hadiseler yani:)

Kimler var?

Grupda kadın erkek ve mutî, hakim switch gayet güzel bir karışım var, genelde eşit bir dağılımda zaman zaman ufak değişimlere uğrasa da.

Yaş ortalaması 36 civarında. en gencimiz 26 en yaşlımız elli yaşında. grubun yarısı kadarı çift, gerisi iki ilişki arasında diyelim:)

30 kişi kadarı İstanbulda gerisi Ankara ve birer ikişer kişi ile Amerika, Almanya ve İngilterede.

Eğitim birkaç üniversite öğrencisi dışında hep en azından üniversite mezunu veya lisans üzeri seviyesinde. Herkes temelde iş güç hatta önemli bir kısmı da çoluk çocuk sahibi:)

PS: şifre günün tarihidir

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 01:13
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Bazı Dominant görüşler

Burada anlatacaklarım benim şahsi görüşlerim, bunu her yazımda olduğu gibi burada da tekrarlamakta fayda görüyorum. Zaten ne kadar BDSM meraklısı varsa o kadar da BDSM tarifi vardır derim her zaman. Burada anlatacaklarım da benim şahsi düşüncelerime, yaşayarak edindiğim tecrübelerime ve her zaman olduğu gibi yaptığım hatalarıma dayanan görüşlerdir. Hayatın bütün hataları bizzat yapamayacak kadar kısa olduğuna ve başkalarının da hatalarından istifade etmek gerektiğine inanan bir kimse olarak kendi öğrendiklerimi sizlerle paylaşmayı doğru buluyorum.

Aslında bu yazıyı yazmaya başlarken sadece itaatin arzu edildiği halde becerilemediği hallerden ve bunun izale edilmesinden bahsetmeyi plânlıyordum ama yazdıkça mevzu dolaştı, alâkalı pek çok alana dokunmuş oldum, yazı benim D/s den ne anladığıma doğru bir mecraya girdi ve netice olarak da yazının başlığını değiştirdim 🙂

Önce D/s holly trinity'den yani üçlemesinden ne anladığımı anlatayım. Safe, sane & concensual, yani emniyetli, akıllıca ve karşılıklı arzuya (serbest iradeye) dayanan demek bunlar. Bu başlıklardan farklı kimseler farklı şeyler algılayabilirler, ve uygulamalara da farklı yansıyabilir ama gene de bu hayat tarzının en önemli üçlemesidir bence.

Fantazi ve gerçek hayat

Hergün D/s nedir ne değildir alanında bazı hatalı anlaşılmalarla karşılaşıyorum. Bu alanla alâkadar olanların çoğu için yatak odasına hapsolmuş bir mevzu bu genellikle. Aksi takdirde sıkıcı olacak bir sex münasebetine biraz heyecan katma unsuru. Sık sık "oyun" ve "vaka" veya "hadise" kelimeleriyle beraber anılıyor BDSM çatısı altındaki sex faaliyetleri. Bu oyunlar tabii vardır ve gayet de keyifli hadiselerdir muhakkak, fakat benim kanaatimce D/s bir hayat tarzıdır ve hayatın her alanına tesiri vardır, hatta sex faaliyetleri dışındaki varlığı çok daha önemlidir. Hatta tamamen standart sex hayatı olan insanlar dahi bence D/s bir münasebet yaşayabilirler. Buna en iyi örnek tarihi osmanlı ailesidir.

Kontrol

Ortada bir D/s münasebet olması için muhakkak bir güç değişimine ihtiyaç vardır, ama kontroldan ne anladığını sorduğunuz farklı insanlardan da farklı cevaplar alırsınız. Her durumda Hakim tabiatlı taraf beraberce karar verilmiş alanlarda kontrolu eline almalıdır. Zaten mutî partner de bir dizi alanda kontrolu elden bırakmak arzusundadır. Bu alanların neler olacağı ve bittabii ne seviyede yaşanacağı bu güç değişiminin taraflarının münasebetlerinin derinliğine, birbirlerine olan güvenlerine, bu alandaki tecrübelerine ve en başta da tatmin olmak için neler arzu ettiklerine göre değişecektir. Burada bir paradoks göze çarpar, D/s hayat tarzının pek çok alanında olduğu gibi.

Paradoks

Hakim taraf emirler verir ve mutî taraf tatbik eder. Gayet basit degil mi? İdareden anlayan kime sorsanız size gücün yukarıdan aşağı dağıldığını söyleyecektir. Bu durum D/s münasebetlerde doğru değildir. Bu gibi münasebetlerde istikamet tam tersine çalışır. Yani mutî hüküm altına kendi tercihiyle girer, onu itaate kendi tercihinden başka zorlayan hiç bir şey yoktur. Dolayısı ile muti, hakim partnerine sunmaktadır bu gücü, zaman zaman hatalı anlaşıldığı gibi hakimin kendi kudretiyle elde ettiği bir şey degildir hüküm. Bu duruma karşılıklı irade ile hakime gücün sunulması diyebiliriz. Netice olarak güç mutiden hakime akar. Efendinin buradaki dahli bu arzunun ortaya çıkaranı olmasıdır.

Hiç bir hakim, ikna kabiliyeti veya kudreti ne olursa olsun, kendi iradesiyle kontrolu devretmeyen bir kimseyi kontrol edemez. Bütün bunlar tek bir şeyi gösteriyor, hakim tabiatlı partnerler kontrolu kendiliklerinden ele almazlar, ve zaten isteseler de alamazlar, ama muti partnerlerini kontrolu kendilerine devretmeye teşvik ederler, ve devredilen kontrolu da mesuliyetleri ile beraber isteyerek ve keyifle devralırlar. Bu elde etme ve devralma sözleri basit olsalar bile bence serbest irade kavramı için son derece mühimler. Ben partnerimle olan hayatımda birçok konuda kararlar alıp bunları uyguluyorum, ama bunları ben ele geçirmedim, o benim bu alanları ikimizin de saadeti adına benim kontrol etmemi memnuniyetle seçti, zaten aksi de bana kötü davranış, anlayışsizlık hatta magandalık olarak görünürdü.

Kontrolu sunma zorlukları

Bu noktada belki de en önemli alanlardan birine geldim. Birçok durumda muti kimse kontrolu devretmeye hattı zatında büyük bir arzu duysa da, bunu yetiştirilmesinden ve cemiyetin yapısından gelen filtreleri yüzünden beceremeyebilir. İşin doğrusu hemen hemen her muti bunu yer yer nispeten daha kolay becerse bile muhakkak bir sürü alanda da çok arzu etmesine rağmen beceremeyecektir.

Bu durumda Efendi'nin kabiliyet ve tecrübeleri son derece ehemmiyetli hale gelmektedir. Bu bariyerlerin aşılmasında ve saadetin yakalanmasında muti tarafa destek ve teşvik gerekir zira. Zorluğun nereden kaynaklandığının gayet iyi tesbit edilmesi gerekir öncelikle. Talep ettiğiniz derecede kontrolun terkedilmesine müsade edecek kadar güven sağladınız mı meselâ, veya partnerinizin geçmişte yaşadığı bazı vakalardan kalan filtrelerine mi takılmaktasınız.

Geçmişe yönelik bazı filtreler güvenin artması ile kendiliğinden ortadan kaldırılabilirken bazıları ancak ortaya çıkartılabildikleri ve üzerine gidilebildikleri takdirde zararsız ve etkisiz hale getirilebilmekteler. Bu tip yaşanmış hayattan kalan takıntıların en zorları da tek bir kuvvetli vakaya değil de bir sürü ufak tefek vakaya bağlı olarak ortaya çıkan genellemelerdir. Bunların bazılarından insanların kendilerinin bile açıkca haberleri olmamaktadır. Meselâ geçmişte tecavüze uğramak, eski bir kocanın/karının veya erkek/kız arkadaşın ihaneti, veya kötü yaşanmis bir taciz vakası gibi hadiselere bağlı problemler genellikle daha kolay isimlendirilip, analiz edilip etkileri en aza indirilebilirken, meselâ 10 ya da 15 değişik partnerle yaşanmış bir sürü, aslında detayları birbirinden oldukça farklı münasebetin ortak noktası olan, diyelim münasebetin iyi giderken birden partnerin uzaklaşmaya başlaması sendromu ve bunun getirdiği ihtilâflardaki davranış şekillerine bağlı münasebetleri uzun sürdürememekden kaynaklanan bir genel güven eksikliğinin bırakın tedavisi, teşhisi bile inanılmaz zor ve zaman alıcı olabilmektedir.

Yukarıdaki misale benzer geçmişte edinilmiş genellemelerin ortadan külliyen kalkmasının tek çaresi öncelikle teşhis edilmeleridir. Teşhis edilmelerini de ancak eski münasebetlerin beraberce analizi sağlar, ama bu analizin yapılabilmesi için önce tabii olarak hadiselerin hatırlanılarak paylaşılmaları elzemdir. Birçok insan hadiseleri olmasını arzu ettiği gibi hatırlama eğiliminde olduğu için de bu teşhis hadisesi gayet uzun zaman alabilir. Bilhassa rahatsızlık veren detayların unutulması, veya zaman içinde kendi kendimize tekrar ederken olmasını arzu ettiğimiz şekilde değiştirilerek bu yeni ama gerçek olmayan hallerine doğru gözüyle bakılmasi gibi durumların ayıklanması arzu ile birlikte zamana da muhtaçtır.

Burada sadece muti tarafın bu problemlerden muzdarip olabileceği intibağını vermemek için bilhassa belirtmekte fayda görüyorum, yukarıda anlattıklarımın tamamı tarafların her ikisi için de geçerlidir aslında, ama sadece çözümün lokomotifi olması gereken taraf tabii olarak hakim tarafdır.

Bu noktada elinden tutup sürükleyebilirsiniz partnerinizi, ama bu davranış şeklinin, bazan başarılı olabilse de, sık sık hissi travmalara da gebe bir yaklaşım olduğunun akıldan çıkartılmaması gerekir. Kontrolunuzun ve buna bağlı karşılıklı saadetinizin muhafazası bir sonraki adımı atacak güven ve arzunun oluşup oluşmadığını hassasiyetle tartmanızdan geçer. Eğer bu durumu sağlayan güven sarsılırsa o güne kadar aldığınız mesafeler de ortadan kalkacaktır unutmayın.

Partneriniz arzu duyarak sizin arzularınızı yerine getirmedikçe kendinizi bile kontrol ettiğiniz şüphelidir bence. Partneriniz sadece sizin arzularınızı yerine getirmekle mükellef kafasız bir sex kölesi değildir ki, kendi adına ve sizin dışınızda hayatta gayet başarılı ve muhtemelen de dominant müstakil bir karakterdir, ve böyle olmasaydı zaten siz onu şimdiki gibi arzu etmeyecektiniz muhtemelen. D/s edebiyatında geçen sınırsız kölelik konuşmalari ve 7/24 (7 gün 24 saat demek) daimi ritüellerle yaşama ise hiç bir pratik kıymeti olmayan fantazilerden ibarettir sadece. Bu mevzuları hallettikten sonra ancak münasebet bir düzene girip sex alanında da limitler zorlanabilir bence.

İtaat eden ruhdur beden onu takib eder

Hadise sadece sex alanında kaldığında her arzu eden her arzu ettiğiyle muti rolüne girebilir yatakta, bence bu sadece sexüel zevk almak için yatakta veya herhangi bir mahalde sex faaliyetleri ile kısıtlı olarak "yapılma" yı kabullenmekten, hatta arzu edip talep etmekten ibarettir, gerçek itaatle alâkası yoktur. Türkiye'de yok ama ben hem Amerika'da hem de Hollanda'da kink klüplerinde bulundum, buralarda hiç tanımadığınız birinin kıçını kırbaçlayabiliyorsunuz, hatta bunu sizden rica ediyorlar, eğer arzu ettiğim bu olsaydı oralarda olurdum bu yazıyı yazacağıma. Bu gibi davranışlar itaat belirtmiyorlar bana, partnerin şahsi karar mekanizmasının ne kadarını partnerine arzu ederek sunduğuyla bu aktivitelerin bence hiç alâkası yok. Gerçek itaate giden yolda seksüel limitlerin zorlanması bence gayet mühim ve münasebeti derinleştirmeye son derece faydalı, ama işler diğer istikamette çalışmıyorlar. Meselâ partneriniz, kendisinden öyle istediğiniz, hatta ısrar edip şart koştuğunuz için sizin önünüzde diz çökebilir, size Efendim diye hitab edebilir, ama bir tarafdan da içinden size sövüyor olabilir, hatta bence daha beteri sizden beklentilerini yerine getirmenizi sağlamak için bu davranışları kerhen yapıyor olabilir. En masumca hali ile bile, e madem bu adam/kadın böyle davranmamı istiyor, ve ben böyle davranırsam benim şiddetli zevk aldığım şu ya da bu seksüel aktiviteyi benim için yerine getiriyor, bari ben de onun söylediklerini yapayım diye düşünüyor olabilir, bunların bence hiç birinin ruhun itaatiyle alâkası yoktur. Bu bence manipülasyondan ibarettir ve online BDSM chat odalarında veya, geçici sex münasebeti içindeki çiftlerde gayet "normal" karşılanabilir, ama hayatı paylaşan çiftler arasında ben bu duruma sadece fars diyebilirim o kadar. Zeki, tecrübeli ve düşünüp araştıran, analiz eden bir Efendiye manevi tatmin sağlamayacağından da eminim.

İtaat benim kanaatime göre ruhi bir hadisedir ve insanın beyni ve kalbinde tahakkuk eder, bir kamçı vs. altında değil. Burada unutulmaması gereken nokta ben daimi, hayatın paylaşıldığı ve en azından manevi açıdan monogam bir D/s münasebetten bahsediyorum, yoksa monotonlaşmış sex hayatlarına renk katmaya çalışmak maksadıyla D/s, B&D, S&M veya LMNOP (her neyse) tatbik eden evli çiftler benim mevzuum değiller. Muti, efendisine en kıymetli şeyini sunmaktadır, şahsi gücünün ve karar hakkının kullanımını, bedenini değil sadece, ve bunu arzu ettiği, efendisi bunu her ikisinin saadetleri istikametinde kendisinden daha büyük bir başarı ile kullanacağı için sunmaktadır, sexüel zevkini arttırmak için değil, her ne kadar bu durum sexüel zevki ilânihae arttırıyorsa da. Muvaffak bir D/s
münasebette "ben" şahıs zamiri kendiliğinden partneri içerecek şekilde değişmiştir zaten, ve hayattaki maksat şahsi tatmin aramaktan müşterek saadeti arttırma yönüne tabii olarak kaymıştır.

Muhteşem ve limitlerin zorlandığı sex'in gündelik hayata tesiri

Bu metinde de, başka yazı ve konuşmalarımda da hadisenin sex ile sınırlanmayacağını söyler dururum, ama sex kısmının ehemmiyetini de azaltmak istemem doğrusu. Sex zaten hayattaki en önemli içgüdülerden biri olarak her varlığın hayatını yönlendiren bir duygudur. Her ne kadar cemiyet bunu ahlâk kaideleri ile sınırlamaya çalışmışsa da hiç bir içgüdü ortadan kaldırılamaz. Zaten ahlâkın bu yönde gelişmesinde rol oynayan tarihi sebepler de, çocukların babalarının belli olması, kadınların fizîkî korumaya muhtaç olmaları, kanun kuvvetlerinin olmaması gibi, zamanla ortadan kalktı. Dolayısı ile tabii insan tabiatı da ister istemez ortaya çıkacak. Ortalamadan daha keyifli, limitlerin zorlanıp aşıldığı, bunda muvaffak olunan ve geçmiş tecrübelerin fevkinde sex, benim tecrübelerime göre eğer ortada bir münasebet varsa onu destekleyip kuvvetlendirmekte, diğer alanlardaki ihtilâfların da daha kolay hallolmasına katkıda bulunmaktadır. Tabii bunun tersi de aynen vaki olmakta, beklentileri yeterince karşılamayan bir sex hayatı da diğer alanlara aynen sirayet etmekte ve ihtilâfları körüklemektedir.

Dolayısı ile tabuların aşıldığı ve limitlerin zorlandığı bir sex hayatı bu kadar ehemmiyet arz ettiğine göre bunun sağlanması için de hususi gayret gösterilmesi, fantazilerin paylaşılması ve bu alanda zaman harcanması, öğrenmenin asla kesilmemesi ve ne kadar iyi olursa olsun eldekiyle yetinilmemesi de elzemdir bence.

Muvaffak münasebet

Münasebet yerine oturup güven yerleştikce artık gayet derin ruhi bağ ve karşılıklı düşünce kendi yerini bulmuştur. Partnerler bütün diğer insanlardan çok farklı bir açıyla görülürler, ve işin hoş tarafı buna fiziki görüntü de dahildir. Muvaffak D/s çiftlerin arasında oluşan kuvvetli bağ karşılıklı mesuliyet ve beraberce mesut yaşama arzusunu daimi canlı tutar. Karşılıklı saygı, hakim tarafın koruma ve kollama arzusu, ve mutinin tabi olma eğilimi ile hakim partnerinin tarz ve düşüncelerine uyma işlemi tamamlanmıştır artık, geriye limitleri zorlayarak mesut bir hayat geçirmek gayreti kalır sadece.

Bedava öğle yemeği yok

Böyle bir münasebet ciddi zaman ve gayret gerektirir. Öyle bir gecede ortaya çıkabilecek bir şey değildir. Zaman zaman seneler alabilir yerleştirmek bu seviyede bir D/s münasebeti, zira konvansiyonel cemiyet kaideleri yıkılmış ve bütün ahlâk sistemi yeniden inşa edilmektedir münasebetin içinde. Zaman zaman karşılaşıp konuştuğum Efendi ve Sahibe ler sık sık bu hataya düşmekteler, ve sadece kendilerini hakim hissettikleri için partnerlerinin kendilerine itaat etmelerini beklemekteler, ve işler iyi gitmeyince de partnerlerini yeterince muti olmamakla suçlamaktalar. Bu düşünce tarzı muvaffak bir D/s münasebet yaratamaz benim kanaatimce. Ben bu münasebeti ağaçtan atlayınca ebeveyninin kendisini tutacağına düşünmeden güvenen çocugun ruh haline benzetiyorum zaman zaman. Benim rolüm zaman zaman bu yükseklikleri ben arttırsam bile, partnerimin benim onu tutamayacağım yerlerden atlamasına da mani olmaktır. Zira bu güven ortadan kalktığı zaman tekrar yerine konması baştan sağlanmasından da zor hatta yer yer imkânsızdır, ve tabii güven olmadan da zaten bırakın D/s münasebeti, hiç bir münasebete tatminkâr denemez.

Kağan 2000

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 01:19
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Vakit buldukça paylaşmaya devam edecegim.......Nette bukadar uzun metinler okumaya alışık degilsiniz biraz ara veriyim dedim....

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 01:21
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Amblemleri...Gülbdsm

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 01:27
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

Sevgili ruj hanım , kagan beye ait bilgi paylaşımını bizlere sundugunuz için teşekkürler..

BDSM in Türkiye de tanınmasında ve yayılmasında bence önemli mihenk taşlarından biridir kendisi..Okumak ayrı bir keyif devamını beklemek ayrı bir keyif..önce kagan beyin sonrada sizin ellerinize saglık...

sevgilerimle

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 02:51
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Sevgili ruj hanım , kagan beye ait bilgi paylaşımını bizlere sundugunuz için teşekkürler..

BDSM in Türkiye de tanınmasında ve yayılmasında bence önemli mihenk taşlarından biridir kendisi..Okumak ayrı bir keyif devamını beklemek ayrı bir keyif..önce kagan beyin sonrada sizin ellerinize saglık...

sevgilerimleTeşekkürlerini iletirim laydim....Nihayet tembelligi attım ustumden Kagan ın güzel şiirlerini yazılarını paylaşacagım....

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 04:57
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

ruj hanım, LADY SADE'ın dediği gibi bir mihenk taşı olan bu oluşumu bizlere tanıttığınız için teşekkürler. Devamını bekliyoruz. bdsm-tr.org şu an itibari ile kapalı durumda. Bu nedenle açmış olduğunuz bu başlık daha da önem arz ediyor. Bu başlık sayesinde bu önemli oluşumun meyvelerini yenilere burada aktarma imkanı olacak.

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 10:00
MasterDaPain
(@masterdapain)
Gönderiler: 4045
BDSM Ustası Yönetici Admin
 

Size ve Kagan beye cok tesekkür ederim. Türkiye de ki internet piyasasina girdigim de beni en cok etkileyen sayfalar dan bir tanesi Kagan beyin sayfasiydi.

Bu bilgilerin bizim forum da yayinlanilmasi büyük bir seref.


Parox Dark - Gabriel Azrael

 
Gönderildi : 26 Aralık 2008 13:16
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Epey ara verdim....devam ediyorum....

BDSM Nedir?

Bu sualle sık sık karşılaşıyorum, dolayısı ile kendi bildiklerimi kısa bir metin haline getirmeye karar verdim. Burada BDSM'in akademik veya teknik bir tarifini yapmaya çalışmıyorum, sadece bana yukarıdaki sual sorulduğunda kısaca aklıma gelenleri yazacağım burada.

Öncelikle kısaltmanın açılımını vereyim; BDSM altı tane İngilizce kelimenin baş harflerinden müteşekkil bir kısaltmadır. Altı kelimeye neden dört harf diye soranlara cevap kısa, çünki bazı kelimelerin baş harfleri aynı o kadar basit. Bondage and Discipline - Dominance and Submission - Sadism and Masochism. Baş harfler kolayca görülüyor.

Bu açılımdanda anlaşılabileceği gibi son derece geniş bir şemsiye ve teorik alâka veya umumî merak dışında aynı kimsenin bu şemsiyenin bütün alanlarından hoşlanması veya yaşaması da zaten mümkün değil. Hepimizin şahsî alâka alanları tabii olarak farklı olacaktır.

Benim doğrudan alâkamı çeken kısmı temelde D/s şeklinde kendi kısaltmasına sahip olan Dominance ve submission alanı, bunu da Hakimiyet ve itaat şeklinde çevirmek şimdilik bana en doğru görünüyor. Dominant kimseye de hakim veya baskın, submissive insana da mûti veya itaatkâr diyebiliriz. D/s konusundaki bazı görüşlerimi Nedir allahaşkına bu BDSM veya D/s üzerine bazı görüşlerim isimli yazılarımdan okuyabilirsiniz, ayrıca bu sitein BDSM dokümanları kısmında da pek çok diğer konuyla alâkalı yazımı ve bu yazılara BDSM-Tr mailing listesi üyelerinden gelen bazı yorumları bulabilirsiniz..

Kağan

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:15
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Dominance ve submission üzerine bazı düşünceler

Bu noktadan itibaren hakimiyet ve mutilik terimlerini kullanacağım yazının Türkçeliğine binaen, ama kısaltma olarak gene uluslararası D/s kısaltmasını kullanmaya devam edeceğim.

Hakimiyet veya itaat ve/veya teslimiyet arzusu her şeyden önce doğuştan gelen bir şeydir, homosexualite veya heterosexualite gibi, sonradan olup da aa ben bir de şunu deyeyeyim şeklinde ortaya çıkmaz. Dolayısı ile de birçok insanda duyguların çoğu henüz kelimelere dökülüp izah edilmemiş olabilir ama hissedilir. Eğer bu konuya tabii bir alâkanız yoksa muhtemelen yazdıklarımı okuduktan sonra halâ yok yahu böyle şey olur mu? hissini muhafaza edeceksiniz, ama eğer eskaza bir alâkanız varsa o zaman yazdıklarım bir ışık yakabilir.

Ben tabii burada konuyu bir hakim kimsenin görüşleri açısından anlatmaya çalışacağım.

D/s bir oyun değildir, benim kanaatime göre bir hayat tarzıdır. Bazı kimseler bu hayat tarzını şartları gereği sadece zaman zaman gündelik hayatlarına geçirebiliyor olabilirler (çocuklar, kariyer gibi kısıtlamalar veya partner eksikliği yüzünden) ama birçok insan için de hayatın her tarafında sürekli var olan bir duygu ve düşünce halidir D/s.

Anlaşılması gereken en önemli nokta (ve genellikle en sık yanlış anlaşılan) D/s in zorlama veya kötü davranışla uzaktan yakından alâkası olmadığıdır. D/s hayat tarzını benimseyen insanlar bu tarzı İSTEDİKLERİ için benimserler ve hiç bir zaman da bütün partnerlerin arzu ve rızası olmadan hiç bir şey gerçekleşmez. Tam bu noktada beyin seksi tabirini ele alalım, işin aslının kontrolun muti tarafından arzu edilerek hakim tarafa sunulmasının sağlanması, veya bu şiddetli arzunun uyandırılıp sürekli ayakta tutulması şeklinde bir açılım getirebiliriz beyin seksine.

Yoksa gündelik hayatta olduğu gibi, ne olursa olsun, yani karşı tarafın arzusu hilafina bir davranıştan katiyyetle söz etmiyoruz. Bu hıyarlık olurdu hakimiyet değil. Bir hakim için partneri gayet kıymetli bir kimsedir ve bırak fizik zarar görmesini, en ufak bir psikolojik rahatsızlık bile şiddetle önlenmesi gereken bir şeydir.

Bu ayırım D/s ile dayakcı koca veya magandanın en önemli farkıdır zaten. Böyle münasebetlerde "kurbanın" hiç bir seçim hakkı yoktur, halbuki biz burada karşılıklı keyif veren bir münasebet kurmaktan bahsediyoruz. Burada korkudan, rahatsızlıktan değil, şiddetle arzulanan ve seksüel keyif verdiği gibi psikolojik doyum da sağlayan bir faaliyet arayışından bahsediyoruz.

D/s çiftleri genellikle "normal" çiftlerden daha fazla bir yakınlık ve güven hissederler birbirlerine karşı. Zira birbirlerine "normal" çiftlerin muhtemelen asla yapmadıkları kadar fazla açılırlar, birbirlerinin en zayıf ve en güçlü taraflarını çok daha yakından tanıma fırsatı elde ederler, ve bu hadise esnasında da herkesten daha fazla fizikî ve ruhi keyif alırlar.

Hakim tabiatlı kimse sathî teşhiste maço, kıro gibi bir intiba verse de hattı zatında eski moda anlamda gerçek bir "reistir", yani bir yandan talepkâr ve kat-i dururken diğer taraftan kendisine tâbi olanların beden ve ruh saadetlerini kendi mesuliyeti kabul eden bir ruh halindedir.

Bu tariflerden sonra bir de muti ruh haline bakalım. Muti kimseler kapı paspası değillerdir, hem zaten entellektüel bir hakim salağın birini ne yapsın, gerçek muti genellikle bağımsız, zeki ve hayatta başarılı bir kimsedir. Bu durum ruh halinin ilk keşfedildiğinde önemli bir paradox gibi görünebilir. Ama muti temayülleri olan bir kimse KENDİ SEÇTİĞİ bir partnere kontrolu devretme arzusunu ve bu arzunun hayata geçtiğinde getirdiği seksüel ve ruhî tatminleri de kısa zamanda görecek ve paradox çözülecektir.

Muti olmak aynı zamanda başarılı bir kariyerin devamına mani bir hal değildir zira, bil akis, hayattaki artan tatmin seviyesi diğer alanlarda başarıyı kolaylaştıracaktır.

Daha önce bahsettiğim gibi, hakimiye ve itaat duyguları doğuştan gelen bir ruh halidir. Ben bu durumu keşfettiğim zaman, aslında her zaman böyle hissettiğimi, ve hatta, hemen hemen her zaman davrandığımı anladım birdenbire. Eksik olan şey bu durumun anlaşılması, adam gibi kabullenilmesi ve tabii olarak tarif edilerek söze dökülmesiydi. Bu konuyu ilk keşfeden pek çok insanda olduğu gibi ben de hakimiyeti sadizm ile özdeşleştirmiştim, ama benim için sadizm insanların arzuları hilafına gerçekleşen "kötü" bir davranış şekliydi ve bundan hiç memnun kalmadım ilk zamanlar. Fakat aslında yukarıda da bahsettiğim beyin seksi tarifi ile birlikte SM bağlantılarının aslında o kadar da alâkalı olmadığını keşfedince tariflerimi daha iyi yerine oturtmayı becerdim.

Peki, nereden anlayacağız bu tip arzularımızın olup olmadığını, bunun için bazı sualler sormaya karar verdim, bu sualleri okurken eğer isterseniz taraf değiştirerek de okuyabilirsiniz, yani size şöyle yapıldı mı? diye sorulan bir suali siz böyle bir şey yaptınız mı? şeklinde değerlendirebilirsiniz.

Hiç hayatınızda;

Elleriniz partneriniz tarafindan sıkıca bir arada tutuldu mu? veya hiç partneriniz tarafından elleriniz meselâ ipek bir eşarpla bağlandı mı?
Sevgiliniz vulgar, argo kelimeler kullandığında heyecanlandığınız oldu mu?
Sevişirken küçük ısırıkları, çimdiklenmeyi hoş karşılar mısınız?
Hiç partnerinizle oyun türünde güreştiniz mi?
Aranızda bile bile tartıştığınız oldu mu?
Hiç seksüel utanılacak bir durumda kaldığınızda heyecanlandığınız oldu mu?
Partneriniz tarafindan hafifçe tehdit edilince heyecan duyduğunuz oldu mu?
Normal işlerinizle uğraşırken partneriniz tarafindan okşanmak veya ellenmekten heyecan duyduğunuz oldu mu?
Aslında sorulsa itiraz edeceğiniz bir seksüel harekete zorlandıktan sonra hoşunuza gittiğini fark ettiğiniz oldu mu?
Hiç başkalarını seyretmekten veya seyredildiğinizi keşfetmekten heyecanlandığınız oldu mu?
Hiç oyuncu bir tavırla seks isteğinizi yalvararak ortaya koydunuz mu?
..........................................

Bunlar sadece bazı örnekler.....

Aslında yukarıdakileri yapmış, sadece düşünmüş veya bazı romalarda falan okumuş olabilirsiniz. Önemli olan bu düşünce veya okuma esnasında heyecan duyup duymadığınızdır. Veya bu düşünce veya fiillerden bir veya birkaçı daha yoğun bir seksüel tecrübe yaşamanıza sebep oldu mu? Bunlar fantazileriniz arasında var mı? Sevişirken veya masturbasyon yaparken neler düşünürsünüz? Ve tabii eğer varsa, hangi tarafta düşündünüz kendinizi, yapan mı? yapılan mı?

Bu magazin basınında çıkan testlerden biri değil, şu anda size bir etiket yapıştırmaya çalışmıyorum. bu sualleri daha fazla sizi düşünceye yönlendirmek için buraya yazdım. Eğer ilginizi çektiyse de bu durum sizi muhakkak bir hakim veya muti yapmaz. Sadece bu alanın ilâve araştırmaya ihtiyacı olduğunu gösterebilir. Tabii sonunda da gayet heyecanlı ve tatmin edici yeni bir dünya keşfedebilirsiniz.

Simdi işin zor yerine geldim.....

D/s i bu kadar eğlenceli ve tatminkâr yapan nedir?

Önce ne olmadığından başlayayım. Daha önce de belirttiğim gibi D/s arzu hilafına fena muamele veya kötü davranış değildir. Incitmek hiç değildir. Mutinin kendi kimliğini kaybetmesi anlamına da gelmez, veya hakim tarafın partnerini üzerek veya inciterek keyif alması falan da demek değildir. Ayrıca tamamen seks ile ilgili de değildir.

D/S'in ana konusu güç değişimidir, muti kimse, tabiatı gereği, kendisini, partnerinin kontroluna terk etme eğilimindedir. Ama tabii gayet özel bir partner olmak durumundadır bu kişi, mutinin güvendiği, inandığı, çok sevdiği, büyük saygı beslediği, hatta zaman zaman şiddetle aşık olduğu bir partnerden bahsediyoruz. D/s münasebetlerde muti taraf partnerini memnun etmekten şiddetli keyif alan tarafdır, sürekli yeni usuller arayan ve gelişime açık alanlarında kendini geliştirerek partnerinin saadetini arttırmak yoluyla kendi saadetini arttıran tarafdır. Ve tabii hakim tarafın da tabii eğilimi, partnerinin bu gayretlerini mükâfatlandırmak ve onu korumak, kollamak ve gelişimine destek olmak yönündedir her zaman.

Muhtemelen kafanızı karıştırdım. Bu konuda yaşanmış tecrübeleri olmayanlara bunları sadece sözlerle anlatmak kitap okuyarak araba kullanmayı öğretmek kadar zor görünüyor bana. Muti kontrolu kendi seçtiği bir efendiye terk ederken kimligini kaybedermiş gibi bir inanışla karşılaşıyorum sık sık, fakat benim gözlemlerime göre bunun tam tersi olmakta ve muti kendisini çok daha iyi tanıyıp kendisiyle barışarak daha öncekinden çok daha kuvvetli hale gelmekte. Efendisine sunduğu kontrol ve güç kendisine bu yolla geri gelmekte ve çok daha serbest düşünen ve mesut bir kimse olarak hayatını idame ettirmektedir.

D/s hayat tarzında, ve özellikle seksüel oyunlarda muti kimsenin içinde bulunduğu gayet özel bir ruh hali vardır, buna uluslararası terminolojide subspace denir. Bu ruh hali sanki hipnotize edilmiş gibi bir durumdur, sanki çok yüksek volümlü bir müziğe kendini kaptırmak veya gayet hissi bir filmden etkilenmek gibi. Bir nevi trans halidir bu ve sanki keyifli bir sarhoşluk duygusu yaratır, bu durumda bir kimse konuşamaz hale gelebilir, veya en basit bir sözü bile anlamayabilir, son derece yoğun bir duygu halidir ve aynı zamanda da gayet yüksek seksüel heyecan yaratır.

Peki bu durum nasıl ortaya çıkıyor? Öncelikle partnerler arasında gayet kuvvetli bir güven duygusu şart, hiç kimse şiddetle güvenmediği birisinin yanında kendini böyle bırakamaz. Zira bu ruh hali tam bir açılmayı ve hayatın biriktirdiği ruhi filtrelerden bir süre de olsa arınmayı gerektirir. Hem fiziki olarak hem de ruhi olarak büyük bir açılma durumudur bu. Ama, bir kere bu seviyede bir güven oluşunca subspace'e nasıl girilir, bu tabii olarak her insanın yapısı ve ruh haliyle değişen ve partnerler arasındaki münasebetin geldiği noktayla belirlenen bir durumdur.

D/s in fiziki ögelerinde iki ayrı etki vardır, doğrudan gözlemlenebilenler, ve psikolojik ögeler. Duyguların acı verici olması gerekmez. Genellikle gayet basit bir bağlama (digerinin kararlarına kalma duygusu için) ve çeşitli tahrik unsurlarını içerir. Bir tüyle gıdıklamak soğuk su veya buz, yada sadece el tahriki. Hatta acı verdiği düşünülen hareketler bile gerçek anlamda acı vermez. Bu gibi oyunların çoğu hakkındaki teknik ve manevi bilgileri dosya alanındaki yazılarda bulabilirsiniz.

Daha önce de söylediğim gibi, genellikle hakim tabiatlı kimseler kendilerini gerçek anlamda bir "reis" konumunda hissederler ve sevdikleri bir kimseyi incitmeleri veya ona gerçek anlamda acı vermeleri düşünülemez. Sadece mutinin keyif aldığı durumlarda ve sadece hakiki bir tanışma ve güven ortamının doğmasından sonra bu tip oyunlara girişilmelidir zaten. Hakim bu tip oyunlar için gayet teferruatlı planlar hazırlayabilir, ortamı, müziği hatta harareti düşünebilir, gayet hususi oyuncaklar satın alır veya imal eder. Ama bütün bu davranışların arkasında daima kendi güvenliğini onun ellerine teslim eden ve çok sevilen bir insana karşı taşıdığı sorumluluklar vardır. Bukonudaki daha detaylı görüşlerimi hakimiyet isimli yazımda bulabilirsiniz.

Tabii D/s alanında bilinmesi gereken en önemli noktalardan biri de bunun iki taraflı bir iş olduğudur. Böyle bir münasebetin çalışması için şiddetli güven duygusu ve taraflar arasında açık haberleşmenin sağlanması şarttır. Güven duygusunun ne kadar önemli olduğunu istesem de yeterince anlatamam, zira kendinizi, geçici bir süre için bile olsa, bir başkasının kontroluna bırakmak sağlam bir güven duygusu olmadan imkansızdır. Bu duygu ortadan kalkarsa müşterek faaliyet de imkansız hale gelir. Sarhoş veya dikkatsiz bir söförün arabasına nasıl binmeye korkarsak bu durumda da ortadan kalkan güven duygusu kolay kolay tekrar sağlanamaz.

Arzularını ve hoşlandığı şeyleri anlatmak muti bir kimse için genellikle zor bir iştir. İtaatkâr ruh hali ve karakter genellikle keyif verme ve kendisinden beklenilenleri yerine getirme alışkanlığında olduğundan, rahatsızlıklarını anlatmayı veya kendisine keyif veren davranışları detaylandırmayi zor bulabilir. Dolayısıyla aklı başında ve tecrübeli bir hakim partnerinin davranışlarını gayet yakından takip ederek ve sürekli açık yüreklilikle konuşma konusunda ısrarlı olarak partnerinin arzu ve rahatsızlıklarını yakından tanımak için elinden geleni yapacaktır. Tabii böyle bir sürecin mükafatı da çiftler arasında oluşan mükemmel anlaşma hatta konuşmadan arzuların anlaşılmasına kadar uzayan ruhi bir beraberliktir.

D/s münasebetlerde anlaşılması zor olan başka bir durum da ceza müessesesidir. Bazı ender durumlarda hakim, partnerini disiplin maksatlı cezalandırmak durumunda kalabilir, (genellikle güven ve haberleşme alanında devam eden bir problem nedeniyle) ama umumi olarak gerçek problemler yüzünden ceza müessesesinin devreye sokulması doğru olmaz, bu tip problemlerin ciddi ve yoğun bir tartışma ile giderilmesi her zaman daha iyi netice verecektir. Bu konu ile ilgili daha detaylı görüşlerim ceza ve disiplin isimli yazılarımda bulunabilir.

"Ceza" daha çok bir eğlence unsuru olarak ele alınmalıdır. Gerçek problemlere yönelik olarak kullanılsa bile, partnerin gayet iyi bildiği çuvallamalarda ve seksüel bir oyun unsuru olarak kullanılırsa hayat kalitesinin ve keyfinin de artmasına sebep olacaktır.

Bu metni kaçarken göçerken işlerin arasında yazdığım için olsa gerek konuya bence biraz fazla ciddi yaklaştım. Bu yazının başında D/s bir oyun değildir demiştim, şimdi kendime karşı çıkıp, aslında bunun hayat boyu devam edecek gayet keyifli bir oyun olduğunu söylemek istiyorum. Sevişmek gibi, nasıl gayet romantik ve yüce bir hisse sevişmek, aynı zamanda da gayet keyifli ve eğlenceli bir iştir.

Şu an adını maalesef hatırlayamadığım bir kitapda okumuştum. İnsanın üç ciheti vardır, ebeveyn, yetişkin ve çocuk. İnsanlar sevişmek üzere yatak odasına girdikleri zaman ebeveyni kapının dışında bırakmalılar, tercihen yetişkini de ebevynin yanına bekçi diktikten sonra herşeyi unutup, içeri dalıp keyifle oynamalılar.

Kağan 1998

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:17
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Hakim karakter nedir, bence aklı başında Hakim kimse nasıl olur?

Bu yazıma başlamadan evvel BDSM alanındaki terimlere makul ve münasip Türkçe karşılıkların kullanılmasını desteklediğimi ve bana şimdilik gayet zor gelse de buna gayret edeceğimi söylemek isterim. Dominant için Hakim
terimini kullanacağım, submissive için de muti ve itaatkar kelimelerini düşünmüştüm, şimdilik mutîde karar kıldım. Bu ve başka terimler için fikirleriniz varsa lütfen benimle burada paylaşmanızı rica edeceğim, gayet memnun olurum.

Tabii bu metinle ilgili görüşlerinizi de bekliyorum.

Baskın karakterli misiniz? Gerçek bir Efendi misiniz? Yoksa sadece bir hevesli mi?

İtaatkâr bir kimsenin kendisine yaklaşan bir Efendinin gerçekten baskın karakterli olup olmadığını anlamak istemesi en önemli konularından biridir. Burada ben bazı temel karakter özelliklerinden bahsetmek istiyorum, bu özellikler potansiyel bir Efendinin gerçekten bir Efendi olup olmadığının anlaşılmasında faydalı olabileceği kanaatindeyim.

Ve tabii Efendi olmayı arzu edenler ve kendini baskın karakterli hissedenlerin de açık yüreklilikle kendilerini bu alanlarda tartabileceklerini düşünüyorum aynı zamanda. Eğer burada tarif edilen özelliklerin en azından bazılarının sizi tarif ettiğini düşünüyorsanız o zaman bu sizin hem kendinize hem de mutî partnerlerinize olan bir borcunuzdur diye düşünüyorum. Sizdeki bu karakter özelliklerinin devamını nelerin sağladığını lütfen analiz edin.

Aşağıda bahsedeceğim bazı özellikler "kink" ile ilgili olsalar da yine de bana göre baskın karakterde olmazsa olmaz özelliklerdir.

Eğer aşağıdakileri yapıyor veya özellikle arzu ediyorsanız siz gerçek bir Efendi değil sadece bir heveslisiniz;

Bütün mutî kimselerin size saygı göstermesini ve Efendim diye hitab etmelerini talep ediyorsunuz, özellikle de tanışır tanışmaz, uzunca bir zamanı beraber geçirmeden. Benim kanaatimce hiç kimsenin bir başka kimse üzerinde sadece onun karakter özelliklerinden gelen bir hakkı yoktur. Baskın bir insan sadece böyle hissediyor diye mutî karakterli bir kimseden saygı bekleyemez, saygı kazanılmasi gereken bir varlıktır ve kazanmak da zaman ve
gayret gerektirir, kendiliğinden beklenemez. Bence saygı talep de edilmez, kazanılır ve kazanılınca da zaten kendiliğinden gelir, özellikle de itaatkâr tabiatlı bir kimseden. Eğer saygıyı herkesden talep ediyorsanız o zaman
kendinize olan güveninizi tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ederim. dünyada her tip insan olabileceği gibi temel insanî saygıdan ötesini ancak gayet hususi kimselerden bekleyebiliriz zaten.

Eğer temas halinde olduğunuz itaatkâr kimselerin sadece sizinle görüşmesini talep ediyorsanız gene neden sizin dünyadaki başka insanlarla mukayese edilmemeniz gerektiği sorusuna cevap vermelisiniz derim.

Eğer istek, arzu ve fantazileriniz itaatkâr partneriniz tarafından anlaşılsın istiyorsanız ve bunları uzun uzun ve en açık şekilde anlatmayı kendinize bir sorumluluk olarak görmüyorsanız o zaman belki de kendinizi tanımaya ve arzularınızı söze dökerek tarif etmeye yeterince zaman ayırmamışsınız demektir.

Eğer itaatkâr bir partnerinizin size bütün arzu ve fantazilerini anlatmasını bekliyor ve bunlara göre kendi davranışlarınızı ayarlıyorsanız sizin baskın karakterin esasını ve tabii kendi arzularınızı tekrar gözden geçirmeniz gerek derim ben.

Eğer tanıştığınız veya kısa bir münasebete girdiğiniz itaatkâr kimselerden hemen size bağlanmalarını, sizi Efendileri olarak kabul etmelerini bekliyorsanız, bence neden böyle acil sadakat beklediğinizi tekrar gözden geçirmelisiniz. Münasebete girdiğiniz mutîyi hem sosyal olarak hem, insanî açıdan hem de sexüel açıdan çok daha iyi tanımanız ve tabii onun da sizi aynı alanlarda keşfetmesi bence münasebeti yoğunlaştırmanın en önemli ön şartıdır.

Eğer partnerinizin kendiliğinden, fazla da düşünmeden içine girdiği, diğer insanlarla görüşmek, D/s konularını tartışmak hatta flört etmek gibi davranışları yüzünden kıskançlık yapıyor veya yaralanmış hissediyorsanız, münasebetinize kıskançlık karıştırmış olursunuz. Bu davranışlardan arzu edilmeyenler tabii ki olabilir, ama sizin yaralanmak veya kızmak yerine yönlendirici olmak ve bunların mahsurlarına partnerinizi ikna etmektir doğru olan davranış.

Eğer itaatkâr olduğunu söyleyen bir kimsenin sizin her "emrinize" uymasını bekliyorsanız ve uymayanların yeterince itaatkâr olmadıklarını düşünüyorsanız unutmayın ki hiç kimsenin size bir borcu yok ve kör bir itaat de aslında ancak tamamen aptal olan bir kimseden beklenebilir, ki bu da aklıbaşında hiç kimsenin arzu etmeyeceği bir durumdur.

Eğer baskın karakterin dış görüntüsü de baskın davranışlı olur, genelde hep ciddi ve kendiliğinden fazla bilgi vermeyen, az konuşan bir yapısı vardır diye düşünüyorsanız, ve böyle davranıyorsanız. Her münasebetin ve tabii
olarak da D/s münasebetin daha da fazla karşılıklı haberleşmeye ihtiyacı vardır ve itaatkâr insanlar zaten kendilerini anlatmakta daha fazla zorluk çekerken bir de siz haberleşmeyi bu şekilde azaltıcı bir tavır içine girerseniz ortada münasebet kalmaz.

İtaatkârların sizi sorgulama hakları olmadığını düşünüyorsanız. Her münasebetten daha fazla D/s münasebet güven ve görüş paylaşımına dayanır. Muhtemel bir münasebette bile sorgulanmayı yasaklamak nasıl bir güven doğurabilir ki. Unutmayalım ki, zorla yaptırılan bir iş başarılı olsa bile o an için geçerlidir, halbuki ikna hayat boyu devam eder.

Ama eğer aşağıdakileri yapıyor veya özellikle arzu ediyorsanız siz bir hevesli değil gerçek bir Efendisiniz.

Yukarıda anlattığım düşünce ve davranışların aksine aşağıda anlatacaklarım bence temel baskın karakter özellikleridir ve bence temel baskın karakter özellikleri aynı zamanda temel insan özelliklerinden alınmıştır.

Gerçek baskın kimse kendisinin mükemmel olmadığının daima farkındadır. Hakiki baskın karakter kendi hata, eksiklik ve zayıflıklarını tanıyıp adlandırmakla kalmayıp onlarla nasıl efektif bir şekilde başa çikacağına da yeterince kafa yorup usuller geliştirmis olandır.

Baskın kimsenin baskınlığının delili ona Efendim diyenlerden değil kendisinden kaynaklanmalıdır, kendi şahsiyeti, standartları, etikleri ve değerlerinin bir kombinasyonu olmalıdır bu, ve tabii bu spektrum içinden çıkan kendisine özel arzu ve ihtiyaçlarından.

Baskın kimse BDSM spektrumu içinde edinebildiği bütün bilgileri edinen, muhtemel bütün alanlardaki kendi arzu ve ihtiyaçlarını analiz eden ve bunları muhtemel ve cari partnerlerine rahatça ve en net haliyle anlatabilen, bu arzu ve ihtiyaçlarından gurur duymayı öğrenmiş olan kimsedir.

Güven ve saygının her türlü münasebetteki değerini tanıyan ve bir insanın ancak saygı duyabileceği, bu saygıyı karakter özellikleri ile hak eden bir Efendiye itaat edebileceğini öğrenmiş olan kimsedir.

Gerçekten baskın olan bir kimsenin, bir insanın kendi bedeni ve hayatının kontrolunu ona teslim edebilmesi için önce kendi bedeni ve hayatını gayet iyi kontrol edebilmesi şarttır.

Bazı BDSM çevrelerinde bir Efendinin birden fazla mutî kimse münasebet halinde olması genel kabul görür durumda ise de unutmayalım ki çoğunluk insanlar monogam bir münasebet arzu ederler, dolayısı ile eğer birden fazla kimse ile münasebete girmek istiyorsanız bunu daha işin başında ve gayet açık bir şekilde ifade etmek zorundasınız. Düşünce ve arzularınızı en açık şekilde ifade etmek sizi zayıf düşürmez aksine daha kuvvetli yapar. Burada monogam bir münasebet içinde heyecan unsuru olarak başka bir insanın sadece sexüel amaçlı ve dar zamanlı olarak dahil edilmesini kast etmediğimi de eklemeliyim tabii.

Sağlam karakteri en eski moda manası ile anlaması da baskın kimsenin en önemli özelliklerinden biridir bence, bu karakterin içinde itaatin hakedildiği açıkca ortada olmalıdır, o zaman zaten en yüksek kendine güvenle itaat beklenebilir.

İtaatkâr kimsenin değeri de size olan itaatinden değil, bağimsiz bir insan olarak kendine ve cemiyete olan değerinden ortaya çıkar ve bu değerin artarak korunması için gerekli zeminin hazırlanmasi ve mufazası mesuliyeti de gene hakim tarafdadır.

Baskın kimsenin baskınlığının daimi gösterilmesi gerekmez, baskınlık bir sahsiyet özelliğidir ve zaten oradadır, ve de bence kendine olan güveninden ve mesuliyet anlayışından gayet güzel görülebilir daimi olarak.

Baskın kimse güvenilirlik, dürüstlük, namusluluk, şahsiyet, adalet, kararlılık, tutarlılık gibi kelimelerin sadece kelimeler değil hayattaki bütün davranışlarda görülmesi gereken unsurlar olduğuna inan kimsedir. Böyle bir kimse EFENDİ olmaya hak kazanmıştır zaten.

Kağan 1999

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:21
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Nedir bu itaat?

"Bir itaatkâr daima halet-i ruhiyyesi ile değerlendirilmelidir, zira itaat eden ruhudur, bedeni sadece ruhunu takib eder..."

İtaatin sex ile alâkasi yoktur. Ne de itaat "öğrenilebilen" bir ruh halidir. Öğrenilebilen bu ruh halinin fiilen hayata geçirilmesi kısmıdır. Negatif bir hal ise hiç değildir. İtaat güzelliktir. Itaat mutî bir kimsenin ruhunun derinliklerinden gelen bir güzelliktir. İtaat hayat boyu inşa edilen duvarların yıkılması neticesi, ortaya güzel ve hissî olanın çıkmasıdır.

İtaat sex değildir, itaat maneviyattır, güvendir, muhaberattır, açıklıktır, hassasiyettir, umursamaktır ve tabii dürüstlüktür. İtaat, mutînin içinde bulunan zerafettir, şehvettir, güzelliktir. İtaat kendiyle barışmak ve kim olduğunu ve ne istediğini öğrenmektir.

Mutî kimse zayıf kimse demek değildir, tam aksi! Gayet kuvvetlidir. Kendinden ve hayattan esas beklentilerinden gayet emindir. Katiyyen zafiyetten veya çaresizlikten itaat etmez, bil akis, itaatin esas kaynakları güç, sevgi ve güvendir.

İtaat bagimlılık da değildir, bil akis, itaat eşinin sendelersen seni yakalayacağından emin olarak kendini rahatça bırakabilmenin getirdiği hürriyettir. İtaat bir kimsenin kendisini en iyi ve en keyifli yaşamaya zorlamasıdır, sadece eşiyle münasebetinde değil, bir insan olarak en dolu yaşamayı öğrenmektir, gelişmek ve alâkadar olmanın ve olunmanın keyfini tatmaktır.

Bütün bu edebiyattan sonra lütfen benim itaatin pembe gözlük takarak dünyada her şeyin mükemmel olduğunu düşünmektir dediğimi zannetmeyin. Değerli hiç bir şey o kadar kolay elde edilmez.

İtaat ayni zamanda ıstırap da demektir. Hiç bir alanda zorluk çekmeden gelişmek ve anlamak mümkün değildir, hiç bir hakikat kendilinden ifşa olunmaz. Hayatta kendini bırakmanın iç mücadelesini vermeden etrafımıza inşa edilmiş duvarlardan kurtulamayız, ve tabii senelerdir oluşturulmuş maniaları kaldırmadan ortaya hakiki şehvet çıkmaz.

Sevgili Kağan,

Bu yazını bir solukta birkaç kez üstüste okudum...

"İtaat eden ruhtur, bedeni sadece ruhu takip eder" düşüncesine tamamen katılıyorum... seksle alakası olmadığına, negatif bir hal olmadığına ve öğrenilebilir olduğuna da... daha doğru bir ifadeyle bu yazdıklarının
tamamına yüzde yüz katılıyorum...

Kadın itaat etmeyi istiyor, içgüdüsel olarak da buna ihtiyacı var, hem ruhsal tatmini açısından hem de bedensel tatmini açısından... ancak yetiştirilme koşulları ve mevcut yaşam düzeni içinde kadının "itaat etmek ihtiyacı içinde olduğunu kabullenmesi ve dahi bunu öğrenmesi" gerçekten sancılı bir süreç oluyor... birlikte olduğu insanları, ilişkileri tükete tükete bunu kabullenmeye başlıyor... kabullenme süreci tamamlandıktan sonra
ancak öğrenmeye açık ve istekli bir hale geliyor...

Yazındaki muti kimse tanımlaması gerçekten mükemmel... muti kimseye bir küçük ek yapmak istiyorum... muti kimse naiftir aynı zamanda... kendi değerinin farkındadır ve bu değerin de bilinmesini ister, bilinmeyen
hallerde incinir...

Bir kadın olarak "itaat edebildiğini yaşamak gerçekten de özgürlüğün en derin hissedildiği boyut"diyorum...
kendimden de yakın olduğun bütün kadın arkadaşlarımdan da gayet iyi biliyorum ki, hepimiz ruhumuzun derinliklerinde gerçek anlamda birer muti kimseyiz... itaat etmeye ihtiyaç duyuyoruz en çok.. ama bütün problem bizim o derinlerdeki itaatkar yapımızı zarifçe açığa çıkarabilmemizi destekleyecek "sahipler"de!!! bunun ne maçolukla, ne parasal güçle, ne fiziksel güçle, ne ait olunan statü grubuyla hiç ilgili olmadığını anlayacak kadar "büyümeyi becerebilmiş" erkekler öyle az ki!!!

Kendi adıma son günlerde böyle bir erkeğe rastladığım için ve hayatımda ilk kez böylesine bir istek , haz ve açıklıkla itaat edebilmeyi yaşadığım için bu konu beni kişisel olarak da fazlasıyla ilgilendirdi...

Bu noktada şunu söylemeliyim ki her kadın ruhunun derinliklerinde tam bir itaatkar... kayıtsız şartsız teslim olmak ihtiyacı içinde... kadının itaat etmesini sağlamayı doğru dürüst becerebilen her erkek de kadının itaat
etmekten aldığı hazzı sonuna kadar yaşayabiliyor ve paylaşabiliyor..işte bu noktada buluşabildiğinde kadın ve erkek yaşanan mutluluk hissi herşeye değer...

Birden aklıma geldi... yıllar önce yalçın pekşen cumhuriyet gazetesinde pazar röportajları yapardı... süper starlığının zirvesinde ve eğer yanılmıyorsam 30'lu yaşlarının sonundaydı o dönemde ajda pekkan... o röportajda "nasıl bir erkek istiyorsunuz???" gibi bir soruya verdiği cevap "benim beynimi becerebilecek bir erkeğe ihtiyacım var" dı... bu konuda okurken ve yazarken bunu hatıladım..

Bu konularda listedeki tüm arkadaşlarımızın daha uzun yazmalarını ve bizlere yeni pencelerer açmalarını bekliyorum...

görüşmek ve haberleşmek dileğiyle
sevgiler...

ışın

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:23
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

D/s münasebetlerde mutiye saygı

D/s in hayat tarzı olarak benimsenmesi halinde karşılıklı saygı kavramından bahsetmek istiyorum bu yazımda, ve tabii D/s münasebetin klasik bir paradoksundan bahsederek başlamak da geleneksel olmuş durumda, eşitlik ve eşitsizlik! Yazı ilerledikçe ortaya çıkacaktır neden bahsettiğim.

Burada benim D/s münasebet diye kısalttığım münasebet tarzından ve bunun hayat tarzı olarak benimsenmesinden ne anladığımı söylemek istiyorum önce hatalı anlaşılmalara mahal vermemek için.

Ben burada münasebet derken temelde aynı mahalde yaşanan, umumiyetle monogam, hakimiyetin ve itaatin tarafların zaten var olan karakterlerinin tabii bir tezahürü ve tatbikatı olarak ortaya çıktığı ve ciddi ve son derece hususi bir aşka ve dahi arkadaşlığa dayanan bir münasebetten bahsediyorum.

Tariflerden sonra konu başlığımıza dönelim.

Bu konuyu bizzat ben son derece önemli bulduğum için yazmaya karar verdim. BDSM ile alâkadar olmaya başladığımdan beri pek çok insanla ve bunun neticesi olarak bu alana pek çok değişik yaklaşımlarla karşılaştım. Bütün bu gördüklerimden bugün çıkarttığım netice kendi hakimiyetimi geliştirip arzu ettiğim gibi yaşayabilmem için birbirine zıt gibi görünen iki değişik hususiyete birden ihtiyacım olduğunu gördüm.

Gündelik hayatında kendine güvenen, makul bir hayat başarısı elde etmiş ve devam ettiren ve kendi seksüalitesinin farkında olan fakat bütün bunlara ilâve olarak da beni kayıtsız şartsız seven, kendi gücünü bana teslim etmeye ve benim irademe itaat etmeye arzu ve dahi ihtiyaç duyan bir partner.

Önceleri bu hususiyetleri aynı kimsede bulunmaz hususiyetler gibi algılamıştım ama zamanla bunların aynı kimsede bir paranın iki yüzü gibi bulunabileceğini keşfettim. Ben mümkün olan ve en önemlisi hayatın ehemmiyetli alanlarında benim eşitim olacak ama benimle eşitsiz bir münasebetten de keyif alacak bir partner istiyordum. Bu yazının başında bahsettiğim esşitsiz eşitlik bu işte.

Önceleri etrafımda bulabildiğim konuyla ilgili metinleri okumak, tanıdığım insanları gözlemek ve bulabildiğim herkesle konuşmak yoluyla malumat topladım. Öğrendiklerimden kafama yatanları benimseyip beğenmediklerimi reddettim. Bu arada gayet enteresan bir şey dikkatimi çekti. Tanıştığım Hakim ve mutilerden, beraberce oyunlar oynamaya bayılan fakat birbirlerine öyle aman aman önemli ve hususi bir saygıları olmayan çiftler tanıdım.

Bu benim için anlaşılabilir bir şey değildi ve hattı zatında halen de değil. Ben kendi adıma hususi bir saygı duymadığım bir insanla vanila bir münasebete bile girmek istemezdim doğrusu. Dolayısı ile ortalama münasebetlerden fizik beraberlik, maneviyat ve seks bakımından çok daha yoğun olduğu şüphe götürmeyen D/s münasebet kesinlikle son derece hususi bir saygı olmadan gerçekleşemez diye düşünüyorum.

Tanıdığım birçok Hakim geçinen insanlarda muti kimseleri kendilerinden aşağı görme tandansı teşhis ettim. Kendi egolarını itaat edilerek tatmin ederken o itaatin arkasında neler olduğunu pek düşünmedikleri hissine kapıldım.

Size itaatle bakan o gözlerin arkasında bir insan var bence ve insanlar kompleks yaratıklardır. Benim kanaatimse partnerin tafsilatı ile anlaşılması işin olmazsa olmaz kısmıdır.

Muti kimseler münasebetteki problemlerini söze dökmekte zorlanırlar. Genellikle içlerindeki problemler de fark edilmeden büyür ve gelişir. Efendinin bunları ortaya çıkartması ve yakın alâka göstermesi elzemdir bence.

İnsan tabiatı gereği her sağlıklı kimse değerli olduğunu ve bunun kendisine hem gösterilmesini hem de hissettirilmesini arzu eder, ve bu değerli olma sebebi sadece daha iyi diz çöktüğü veya itaat ettiği için değildir. Bu seks oyunu esnasında yetebilir ama oyuncaklar dolaba kalktığında ne olacak?

Bunu hayat tarzı olarak benimseyenlerin anlaması gereken en önemli nokta hiç kimse, bırakın daimiyi, uzun süreler bile bariz rollerde olmazlar ve dahi olamazlar. Şahsi yakınlık, diğer insanlarla münasebetler vs hatırlanırsa aslında bu gibi zamanların çoğunlukta olduğu dahi kolayca görülebilir. Bu yakınlığın ve bu gibi faaliyetlerin de eşit partnerler arasında, kaidesiz ve rolsüz olması gerekir, tabii davranışı talep edemezsiniz adı üzerinde tabiidir

İşte aslında bu serbest iradeyle ortaya çıkan sevgi akımıdır partnerlerin arasındaki pek çok romantik münasebeti ayakta tutan. Hiç bir kaideleri olan D/s oyunu veya egzotik seks bu sevgili ve yakın münasebetin yerine geçemez.

Tabii bence bütün bu muhabbetin en önemli sebebi olan romatik aşkın muhafazası ve umumi saadet karşılıklı saygı olmadan gerçekleştirilemez. Bana göre D/s münasebetler tarafların en yakın olduğu, en yoğun yaşanan ve belki de en tabii münasebet şekillerinden biridir, dolayısı ile tatmin edici oldukları gibi aynı zamanda insanın hem manevi hem de entellektüel gelişimine doğrudan katkıda bulunmalıdır. Taraflar arasında açık, sarih ve dürüst muhaberatı teşvik etmelidir. Dolayısı ile bu şartları hakim partnerin muti tarafla güç değişimi alanları haricinde eşit ve aynı seviyede yaratacağı bir platformda sağlamak vazifesidir bence. Bahsedilen güç değişimi eşitsizlikleri de muhakkak muti tarafından sevgi ile ve arzu edilerek hakim tarafa sunulmak mecburiyetindedir. Mutinin bu gücü sunmadığı durumlarda kendinizden başka kimseyi kontrol edemeyeceğinizi unutmayın.

Kendinize hayat partneri olarak seçtiğiniz insan sizin en kıymetli varlığınızdır. Onu bütün dünyaya bu şekilde tanıtmayı arzu ediyorsunuz, o sizin varlığınızın bir uzantısı ve sizin kendinize olan güveninizin ve kendinize olan sevginizin bir neticesi, sizi temsil eden bir kimse ve eğer bütün dünyaya karşı size gurur vermiyorsa nasıl sizin hayat partneriniz olabilir ki? Sonsuz bir saygı duymadığınız bir insanı bu şekilde göremeyeceğiniz de aşikardır bence.

Başka bir yazıda da mutinin partnerine olan saygısından bahsederim belki şimdilik bu kadar.

Sevgiyle kalın

Kağan

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:24
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Muvaffak Efendi

Bu yazıyı okuduğum ingilizce bir yazıdan sonra yazmaya karar verdim. "Qualities of A Successful Dominant" isimli bu yazıda nette başlayan D/s münasebetlerin hemen hemen hiçbirinin neden muvaffak olmadığı ve aslında bırakın nette veya başka yerde başlamasını, münasebet aralıklı ve temelde sadece sex'e dayanırken işlerin eğlenceli gitmesine rağmen aslında daimi D/s münasebetlerin veya beraber yaşama hallerinde D/s münasebetlerin aslında gayet zor olduğu anlatılıyordu.

Bu alanda ve her iki türünde de hem muvaffak hem de çuvallamış münasebetlere sahip bir kimse olmam ve hayatta da daimi talebe olmam yüzünden benim de bir sürü görüşüm ve hissiyatım birikmiş. Hem kendi hatalarıma dayanan hem de başkalarının hatalarından öğrendiklerim birden gözümün önünde canlanıverdiler. Yukarıda bahsettiğim yazıyı okuyunca bunları bir metin halinde toparlamanın sonunda bu metni paylaşacağım kimselere muhtemel faydasından ziyade, kendi görüşlerimi ve tecrübelerimi derli toplu her şeyden önce kendime ifade edebilme bakımından bana faydalı olacağını hissettim birden.

Her zaman olduğu gibi burada anlatacaklarım konuya benim kendi perspektifimden bir yaklaşım olacağı için hakim erkek mutî kadın münasebetinden bahsedecek temelde. Hemen hemen her noktası ortaktır bence diğer cinsiyet kombinasyonlarındaki münasebetlerle, ama uymayanlar için onları da kapsayacak ihtisasa sahip değilim:-)

Gayet tabii, D/s veya değil, bütün yoğun münasebetler ve bilhassa da beraber yaşama zaten karışık bir konudur, bunu kabul etmek gerek, bilhassa ahlâk kaideleri ile ve geleneklerle kendini sınırlı görmeyen iki kişi hayatı paylaşmaya karar verdiklerinde hazır kaidelere sahip olmadıkları için yaşadıkça ve öğrendikçe kendi kaidelerini ve yollarını imal etmek durumundalar. Bu işi yaparken de bir sürü zorluk ve anlaşmazlık kuvvetle muhtemel. Bu pürüzlerin aşılması esnasında da münasebetin pek çok yara almasına mani olmak oldukça zor, hatta imkansız, fakat bütün bu problemler zamanla çözülür ve münasebet oturursa eğer, o zaman da tadından yenmeyeceği için bence bütün bu zorluklara da değer uğrasmak. Hem uğraşmanın bizatihi kendisi de keyifli değil mi?

Önce sanal D/s münasebetlerden biraz bahsetmek istiyorum, yazımın devamında münasebetin yoğunlasması ve beraber yaşama hallerini de elimden geldiğince ve dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.

Sanal ortamda bu konuya meraklı pek çok insan var. Hatta diyebilirim ki, tecrübeli bir partner kanalıyla mevzu ile tanışan bazı şanslılar hariç, hemen hemen herkes kendi eğilimlerini net vasıtasıyla keşfetmektedir.

Tabii sanal ortamda gerçek hayata hiç benzemeyen bir durum ortaya çıkmakta. Hükmetmek veya itaat etmek gayet kolay bu ortamda, ve tabii kolay olduğu gibi gayet de eğlenceli. Sanal ortamda hükmetmek için bütün ihtiyacınız olan bazı popüler terimleri öğrenip doğru zamanlarda söylemekten ibaret. Hatta tanıdığım bazı mutî kadınlar bile gayet kolay efendi rolü oynayabilmekte bu ortamda. Mutî tarafını yeni keşfedenler zaten kontrola o kadar aç ki, söyleyeceğiniz birkaç doğru söz onların sizinle ilgilenmelerine yetip de artıyor bile. Bir kimseye uzaktan hükmetmek inanılmaz kolay bir şey. O kadar kolay ki, aslında hiç de hakim tabiata sahip olmayan birçok kimse de istedikleri kadar sanal köle tedarik edebilmektedir. Problem bu insanların zamanla sanal ortamda konuşup öğrendikleri şeyleri hakiki hayatta da uygulayabileceklerini zannetmeye hatta kendilerini bilgili ve tecrübeli zannetmeye başlamaları ile ortaya çıkmakta. Bu kimseler sanal ortamda söyledikleri ve tabii kolayca kabul gören sözlerin gerçek hayatta da kabul göreceğini düsünmeye başlamaktalar. Net vasıtasıyla tanıştıkları daha sonra da telefonla muhabbeti sürdürdükleri kimselere bu ortamda hükmetmek temelde mevzu değil tabii ki, ama hakiki hayatta da aynı münasebet beklenince ciddi problemler başgöstermektedir.

Sizinle beraber yaşayan birisine hükmetmek hayatını oldukça bağımsız yaşayıp sizinle nadiren beraber olan birine sexüel fantaziler bünyesinde hükmetmeye göre çok daha fazla efor gerektirmektedir. Aslında gayet nadir kimseler muaffak hakim tabiata sahiptir ve beraber yaşama ortamında hem kendilerinin hem de partnerlerinin saadetini sağlayabilirler. Muaffakiyyetle hayata geçirilen bir hakim pozisyon inanılmaz efor ve enerji gerektirir, hakim karakter bunu yapar zira neticeleri gayrete değer bulur. Hükmetmek efor ve enerjinin yanısıra malûmat, tecrübe ve olgunluk da gerektirir ve bu malumat BDSM cemaatının yazılı materyalinde maalesef benim tecrübeme göre bulunmamaktadir.

Gerçek hayatta ve beraber yaşarken ne kadar mutî ve itaatkâr bir partneriniz olursa olsun sık sık hissi çalkantılar, itiraz ve karşı çıkmalar, düşünce kargaşaları ve korkularla başa çıkmak durumundasınız, özellikle de münasebetin ilk birkaç! senesinde. En mutî kimse bile münasebetin başında itaat konusunda gayet zorlanacaktir, zira itaat bir şahsiyet unsuru olmaktan ziyade bir öğrenme ve alışma meselesidir. Doğuştan gayet mutî ve itaatkâr bir kimse bile efendisinin ihtiyaçlarını ve arzularını kendiliğinden bilemez. Hepimiz doğduğumuz günden itibaren bağımsız olmaya ve tamamen kendi kararlarımızla hareket etmeye şartlanıyoruz. Dolayısı ile gerçek hayatta hiç bir şey nette konuşma veya telefonda fantazi yaşamaya benzemez.

D/s münasebetin ilk birkaç senesi, taraflar ne kadar hevesli, arzulu ve birbirlerine aşık olurlarsa olsunlar Efendinin ciddi sabır ve hissî kontrol uygulamasını gerektiren birçok meseleye gebedir. Zaten bu sabır ve hissî kontrol da bir kimsenin olgunlaşmasının ve bir başka insanın hayatını kontrol etme mesuliyetini taşıyabileceğinin göstergeleridir. Meselâ partneriniz size herhangi bir sebepten bağırıp çağırdığı zaman, ve inanın bana D/s münasebetlerde böyle şeyler olmaz diye düşünenler sadece tecrübesiz ve hayal içinde yaşayanlardır, eğer bu durumu siz de geri bağırıp çağırarak cevaplarsanız münasebetiniz süratle güç dengeleri bakımından "normal" bir münasebete dönüşecektir. Partneriniz sizin manipulatif, veya sadece sinirli teşebbüslerini kontrol edemediğinizi görecek, hatta onu yönlendirmek için hiç bir kabiliyetinizin olmadığı ortaya çıkacak veya sizin sürtüşme veya karşılaşmalardan kaçan bir korkak olduğunuzu düşünecektir. Başka bir deyişle sizin online veya daha sonraki konuşmalarınızda kendini tanıtan muhteşem Efendi değil, muhtemelen daha önce pek çok misallerini gördüğü sinirli, yaralı, kendini kontrol edemeyen ve hissî bakımdan olgunlaşmamış bir çocuk olduğunuza kanaat getirecektir.

Güç değişimi münasebetlerini kısa bir süreden daha fazla yaşayanların hepsinin bileceği gibi bu tip münasebetler gayet ciddi bir iştir ve sıkı da gayret gerektirir. Eger bu sıkı gayret ve zamana elde edilecek neticelerin değecegine inanmazsanız da zaten bu münasebet çalışamaz.

Böyle bir münasebeti çalıştırabilmek için Efendinin sahip olması gereken bazi hususiyetler olduğunu düşünüyorum. Bu hususiyetler tabii olarak mutî tarafın da münasebete gireceği kimselerde araması gereken hususiyetlerdir ve ancak uzunca bir münasebetten sonra hakikaten olup olmadıkları anlaşılabilir. (bu notu uzun zaman sonra yazıdaki bazı imlâ hatalarını düzeltirken akledim: uzun zamandan kasıt birkaç saat değil bnirkaç senedir:-) Muhteşem hakimiyet hususiyetlerine sahip olunduğunu söylemek tabii olarak kendi kendine yetmez, ve aceleyle kısmen veya tamamen daimi münasebete giren pek çok mutî de bu sebepten hayal kırıklığına uğramıştır benim tecrübelerime göre.

Aşağıda aklıma gelen bu hususiyetlerden bahsetmeye çalışacağım, bunların mükemmel ve tamam olduğunu iddia falan ettiğimi sakın zannetmeyin, sadece bence mühim olanlar diye değerlendirin lütfen.

Kendini kontrol

Eğer kendi hissiyatınızı, sinirinizi, aceleyle davranma temayülünüzü kontrol edemezseniz başka bir insanı hiç kontrol edemezsiniz. Yukarıda da bahsettiğim gibi bütün mutî kimseler, en itaatkârları bile zaman zaman kontrola karşı çıkarlar. Bu karşı çıkmaları ve itirazları her ikinizin de saadetini arttıracak bir şekilde karşılamak, onları yönlendirmek ve partnerinizin mesut olmasını sağlamak sizin vazifenizdir. Bu itirazların doğrudan size, sizin sahsiyetinize karşı olmadığını anlamak ise olgunluk ve tecrübe gerektirir. Bu itirazlar aslında onun itaatle olan problemlerinden kaynaklanmaktadır. İtiraz, manipülasyon teşebbüsü, sürtüşme ve hatta hakaretlere, sinirlenerek, karşı itiraz hatta saldırı ile cevap vermemeyi öğrenmek kendini kontrol etmeyi öğrenmek demektir zaten. Aklıbaşında ve tecrübeli bir Efendi bu gibi problemleri, rasyonel bir şekilde ve zamanlayarak, partnerinin tabiatına uyacak çalışır stratejiler bularak bu gibi davranışların her iki tarafın da saadetini arttıracak şekilde şekillendirilmesini sağlar.

İnat ve kat'iyyet

Kendini Hakim zanneden kimseler hakiki hayatta başka bir insanı kontrol etme durumuyla karşı karşıya kaldıklarında kendilerine şu soruyu sorabilirler. Nedir benim bu münasebetten aldığım? Herşeyle ben ilgilenmek zorundayım, bütün mesuliyetler benim üzerimde, partnerim ne hata yaparsa yapsın bu durumla ben ilgilenmek durumundayım halbuki ben hiç hata yapamam, bu durum alıştığım eşitlik ilkeleri ile çelişiyor. EVET ÇELİŞİR, ve çelişmesi de gayet normaldir, zaten eşitlik "normal" münasebetlerde, o da olursa, olur, biz burada bir güç değişiminin yaşandığı münasebetlerden bahis ediyoruz zaten eşitlikten değil. Başka yazılarımda eşitsiz eşitlik kavramından bahsettiğim için bu alana burada hiç girmeyeceğim.

Hakim karakter münasebetten ne beklediğini, ne istediğini bilen ve bunu ne zorluk olursa olsun elde etmeyi kafasına koymuş, yolundan dönmeyen bir kimsedir. Zaten partnerinin itirazlarını bertaraf etmek Efendinin bilhassa arzu ettiği bir şeydir ve münasebeti de şiddetle kuvvetlendirir bu durum. Zira her ne kadar itirazların kendisi ve ihtilâflar nahoş hadiseler ise de, bunların bertaraf edilmeleri gayet hoş durumlar yaratır uzun vadede.

Bu paragraftan sonraki paragraf mehtap'ın bu yazıyı okuduktan sonra yahu Kağan bunu okuyan peki bu mutî denen karakter ne işe yarar, gayet lüzumsuz biri, korunuyor kollanıyor, ne yaparsa yapsın kızılmıyor, eğitilip öğretiliyor, sadece seviliyor, ne rahat hayat bu, Hakim taraf bundan ne anlıyor, mutî neye yarar diye düşünülür dediği için yazılmıştır, ve bence iyi ki de yazılmıştır, mutî tabiat bir hediyedir hakim kimseye verilen ve bunu tebarüz ettirmeden bu yazı gayet eksik olurdu.

Efendi münasebette veya beraber yaşanan hayatta, gündelik hayatın ve dahi münasebetin yüklerinden fazlasını taşıyor durumda görünebilir, ve bu aslında doğru görünür sathî analizde. Ama unutulmaması gereken önemli taraf, Efendinin bu işi severek ve isteyerek yaptığıdır, ve mutî partneri de isteyerek, severek ve gayet mesut olarak onun arzularını yerine getiren, kendi muhteşem bir sex hayatı yaşarken efendisine de olabilecek en keyifli sex'i sunan ve dahi bütün beraber veya ayrı geçirilen zamanlarda onun gurur duymasına ve hayatını mesut geçirmesine sebep olan hayat arkadaşıdır. Aslında sadece bu haliyle var olması bile yeterlidir diyebilirim ama tabii iş bu kadar da değil. Hayatta hiç birimiz kendi başımıza tam değiliz, biz ancak karşı taraflarımızla tamamlanırız ve saadeti hissederiz, ve tabii olarak Hakim kimsenin de tamamlayıcısı onun mutî partneridir. Efendisine, evinde, yatağında, her yerde bu kadar muti olan partner, diğer insanlarla olan münasebette ise, onu yüceltmek, toplum içinde saygınlığını arttırmak, hatta imkânı varsa işinde destek olmak söz konusu olduğunda, kararlı, güvenli ve başı dik olacaktır. Bu yazının her tarafında anlatılan hususiyetler kendiliğinden ortaya çıkmıyor, ancak ve ancak tamamlayıcı, seçilen ve arzu edilen doğru partner tarafından ortaya çıkartılabiliyor, ve bu ortaya çıkartma hali de hayatın her tarafında kendimizi muhteşem hissederek muvaffak olmamızı sağlıyor, unutmayalım münasebet iki kişilik bir iştir, kendi kendine tavla oynanmaz meselâ:-), ve gayet tabii olarak D/s de iki kişilik bir meseledir.

Nihai analizde mutî nin partnerine sunduğu en önemli hediye onun hakimiyetini realize etmesidir.

Mesuliyet

Sen benimsin, bana aitsin, ben senin sahibinim, bunlar kulağa gayet hoş geliyor, hatta gayet de sexi tabii, ama ciddi düşünüldüğünde bir kimseye sahip olmak çocuk oyuncağı değildir ve önemli mesuliyetler getirir. Çocuk sahibi olmak gibi görmek gerek bu durumu bence, çocuğunuz ne yaparsa yapsın, ona sahip çıkmak, onu eğitmek, korumak ve kollamak sizin mesuliyetinizdir ve bunu seve seve yaparsınız. Onun tecrübesizlikleri, hataları veya salaklıkları sizin ona karşı dönmenizi veya mesuliyetlerinizi yerine getirmemenizi doğurmaz değil mi? E çocuğunuzun size muhtaç ve sizi sevdiğinden eminsiniz, hatta ebeveyn seçiminde de pek bir tercih hakkı yokdu garibimin, ama partneriniz sizi seçti ve sizinle olmak istiyor. Bu durumu asla unutmadan mesuliyetlerinize müdrik olmanız şarttır. İşler enayi gittiği zaman size itaat eden kimsenin kabahati olamaz bu, siz kendi başınıza mesulsünüz sakın unutmayın bunu. Geminin kaptanı sizsiniz.

Olgunluk

Efendi işler iyi gitmediği zaman mesuliyetine sahip çıkacak olgunlukta olmalıdır. Yetişkin vücudundaki bir çocuk genellikle başına gelen her işe, veya iyi gitmeyen her olaya bir müdafaa bulur, sebep muhakkak başka birisinin davranışı veya hatasıdır. Olgun kimse aynı zamanda sabırlıdır ve işlerin düzelmesi için beklemeye tahammül edebilir. D/s münasebetlerde bazı hadiselerin yerine oturması gayet uzun zaman alabilir, ve Efendinin sabır ve inatla bu hadiselerin yerine oturması için geçen zamana tahammül etmesi ve vaz geçmemesi gerekir. Zaten zor olanın başarılması değilmidir insana en fazla keyif veren.

Hakim kimselerde vizyon olması ve partnerinden gelen itirazların veya sürtüşmelerin bağımsız olarak değerlendirip partnerinin kendisini sevmediğini veya münasebetin yürümediğini zannetmemesi gerekir. Hakim partnerin hem mutî tarafın hissi çıkışlarının münasebeti yönlendirmesine müsade etmemesi gerekir hem de buna müsade etmeyeceğim diye partnerinden ruhen uzaklaşmaması gerekir. Olgun insanın hayatta karşılaşılan ve aslında esasa müteallik olmayan zorluklardan ciddi yaralar almaması gerekir. Ayrıca mutî tarafın Efendisine saygı duyması ve her zaman onun omuzuna yaslanabileceğine inanması gerekir, sadece işler iyi giderken veya oyun oynarken değil.

Kendini Efendi ilân eden kimsenin insan tabiatını ve bilhassa da tabii partnerine göre kadın/erkek ve mutî tabiatını gayet iyi öğrenmis olması ve neyin çalışıp neyin çalışmadığını tecrübeleriyle bilmesi gerekir. Bunun için de yeterince hata yapmış ve bunlardan da dersini almış olması gayet faydalı olur.

Güvenilirlik

Bu belki de en mühim hususiyetlerden biri. Hayatını size bağimlı yaşamaya ve sizin mihverinizde bulunmaya karar vermiş bir partner tabii olarak size sonuna kadar güvenmeden ve sizin söylediklerinizin sizin tarafınızdan daima yerine getirileceğine inanmadan kendini iyi hissetmesi mümkün değildir. mutî partner emin olmalıdır ki hangi problemle giderse gitsin Efendisine sempati ile karşılanacaktır, problemler Efendisine zor gelse de bu durum değişmeyecektir.

Tecrübe ve bilgi

Hiç kimse her konuda tecrübeli veya bilgili olamaz tabii, ama Hakim partner eğer makûl bir tecrübe ve bilgi birikimine sahipse bu son derece yararlı olmaktadır, zira o kadar çok alan var ki üzerinde malûmat ve tecrübe sahibi olunması gereken bunların hepsini birden aynı münasebetin bünyesinde beraberce öğrenmeye imkân yok, hele belli bir yaştan sonra. Burada öğrenme kabiliyeti, arzusu ve hevesinden de bahsetmek gerek tabii, zira hepimizin olması gerektiği gibi, Hakim partnerin hayat boyu talebelikten bilhassa haz duyması da şarttır, zira hiç bir insan diğeri ile aynı değildir ve öğrenmenin sürekliliğine inanmayan bir partner uzun münasebet de sürdüremez. Burada şûranın öneminden de bahsetmeden geçemeyecegim. İstişare etmeyi öğrenmemiş bir insan öğrenmeye de devam edemez, zira bilgi sonsuz ve zaman kısa, bütün hataları bizzat yapmaya imkan da yok hacet de. Başkalarının hatalarından öğrenmeyi de öğrenmemiz şarttır.

Arzu

Tanıdığım birçok kendini Efendi ilan eden insan, online veya kısa münasebetlerde gayet keyifli vakit geçirirken, mutî bir partnerle uzunca vadeli bir münasebete girdiklerinde kısa zamanda yapacak işleri bitiveriyor ve şikayet etmeye başlıyorlar. Bence bu kalabalık yukarıda bahsettiğim hususiyetlerden çoğuna sahip değildir. Daimi bir D/s münasebetin getireceği zorluklar ve mesuliyetler onlara fazla gelmekte bence. Sadece kendi egosunu tatmin etmek için Efendi rolüne soyunan ve sadece Efendiyim dediği için itaat bekleyenler, veya bunu partnerlerine istediklerini yaptırmak için bir yol sananlar, gene veya bunu konvansiyonel sex den daha keyifli olduğunu düşündükleri için iddia edenler bence Efendi falan değildir. Doğuştan Hakim tabiatlı olan bir kimse kontrolu elde etmenin zorluklarına keyifle katlanır, mesuliyetlerini tabii olarak taşır ve gayet iyi bilir ki marifet sözde haklı olmak değil, netice almak ve uzun vadede saadeti yakalamaktır. Sık sık karşılaştığım Hakim tabiatlı olduğunu iddia eden tanıdıklarım, münasebetlerinin neden yürümediğini sorduğumda eski partnerlerinin yeterince itaatkâr olmadığından bahsediyorlar. Bu bence gayet hatalı bir yaklaşım, bu karakterler hadiselere hakim olamadıklarından bu netice ortaya çıkmakta. Bir neticeyi arzu eden insan ona doğru gayret eder ve öyle kolayca vaz geçmez bence.

Herkese mesut bir hayat temennisi ile,

Kağan 2001

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:29
 ruj
(@ruj)
Gönderiler: 750
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Bu aklı başında BDSM sitesinde Sevgili Kagan ın notlarının bulunması gerek diye düşünüyorum...

Kaganın notlarına devam edecegim......

Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

 
Gönderildi : 17 Ocak 2009 20:32
Sayfa 1 / 2
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL