Haklı mı Mutlu mu?
Haklı olmak kendimize yaptığımız bir haksızlık mıdır?
Filozofun biri, bir gün yanındakilere sormuş, “Ölürken haklı olmayı mı, isterdiniz mutlu olmayı mı?” Birinden birini seçmeleri gerektiğini, seçilen şıkkın diğerini geçersiz kılacağını da eklemiş.
Büyükannem, hemen her gün, yaptığımız iyiliklerin yalnızca hiç kimseye bahsedilmediklerinde iyilik olduklarını tekrarlardı. Ona göre Tanrı sadece sessizce yaptığımız davranışları hesaba katacaktı. Başkalarına “böbürlenmek” adına yaptığımız şeylerin iyilikle bir ilgisi olamayacağını, tam tersine, yarattığımız imajı sağlamlaştırmak amacıyla yapıldıklarını düşünüyordu. Gerçek iyilik, karşılık ve övgü beklenmeden sessizce yapılanlardı.
Köleler büyümeyi sağlamak için itaat etmelidirler. İtaat ettikleri kişiler, bir başkasının yaşamını, insan egosuyla değil, bundan daha yüce bir iradeyle yönetebilmek için esinlerini Tanrıdan almaya çaba göstermelidirler. Başkalarının yaşamlarının sorumluluğunu üstlenen kişiler de insan suretinde yaşar ve kendilerinden daha yüce bir güce itaat etmelerine rağmen, insani hatalar yapabilirler.
Köleler zaman zaman sürekli itaat etmeleri gerektiğini unutup, sürekli haklı olmaları gerektiğini zanneder. İtaat etmek ve haklı olmak arasında büyük fark vardır. Haklı olmak kibirdir. İtaat etmekse alçak gönüllülük.
Haklı olmak egoist bir yargılamadır. Ego kişisel değerimizin ölçülebileceği bir “hata payı” koyar. Bu değerlendirmenin sonucu da, egoist kendine güvenin bileşenlerinden birini oluşturur. Egoist insanlar bu haklı olma yüzdesini kendine güvenin kişisel bir değerlendirmeyle oluşturulmasında bir unsur olarak kullanırlar.
Köleler, kendilerini kabullenmeden önce oldukları egoist insanlardan daha iyi varlıklar olmak için yaşamlarını itaat etmeye adarlar. Daha üstün nitelikli evrim potansiyellerine ulaşabilecekleri bir odak noktası ve eylemdir itaat onlar için. Haklı olmak gibi egoist alışkanlıklar, genelde bunu yapmaya gönüllü ve istekli olan Biri tarafından uygulanacak fiziksel Sado&Mazo teknikler yoluyla yakılıp yok edilecek sınır ve engellerdir.
Egoist alışkanlıklar o kadar yaygındır ki genelde farkına bile varılmaz, ya da üzerinde düşünülmeden kabul edilirler. Kendilerinde gördükleri ve başkalarında olağan—normal olarak kabul gördüğüne tanık oldukları davranışlar gözden kaçarak kölenin kişiliğinde kalır.
İtaat, kölenin kendini geliştirme fırsatını bulduğu ilişkiye köle tarafından verilen bir lütuftur. Geliştiren kişinin verdiği ödülse sorumluluktur. Haklı olmak itaatsizliktir.
Eleştirmenlerin sürüsüne bereket. Eleştirmenlik o kadar yaygındır ki bazıları bunu normal kabul ederek, yaşamlarında kaç tane “zayıf nokta” bulduklarıyla gururlanırlar. İnsanlar konuşmaya başlar başlamaz eleştirme, hata bulma ve diğerlerini düzeltme yeteneğine de sahip olur. Bir şeyin ya da birinin açığını bulmak özel bir şey değildir. Çocuk oyuncağıdır, “çocuk” kaç yaşında olursa olsun.
Gelişimini sağlayacak kişinin hatalarıyla ilgili her düşünce, onun becerisi ve ustalığıyla ilgili şüpheler uyandıracaktır. Tavır almak bir düşünme alışkanlığı olarak nitelenir. Düşünme alışkanlığı “Bu kölenin yaşamını yöneten Kişi hata üstüne hata yapıyor,” olduğunda, sonuçta yetersiz bulunarak tavır alınmasına neden olacaktır. Yaşamının yetersiz biri tarafından yönetilmesini kim ister ki?
İtaat ettiği kişinin insani hatalarını bulma ve düzeltmenin yıkıcı sonucu güvensizliktir. Güven olmadan anlamlı bir kişisel büyüme asla sağlanamaz. Kölenin gururla bulacağı en ufak ve önemsiz insani hata bile kendi yaşamını ciddi şekilde etkiler. Israrla belirttiği hataların kendisinden başka kimse için önemi yoktur, yaptığı düzeltmeler genelde mızmızlanma olarak algılanır. Kölenin yarattığı imaj itaatsizliktir. Kendisiyse zeki bir imaj yarattığını zanneder.
Eğer hatalar önemliyse ve köle ya da başka biri üzerinde ciddi etkileri varsa, o zaman zaten yeni bir “Rehber” bulmanın zamanı gelmiş demektir. Çalışılacak yer, köleye uygulanacak S&M teknikler, ya da yaşam değiştirecek diğer kararlar hatalı olarak alınmışsa, değişim çoktan başarısız olmuş ve bir değişiklik yapmanın zamanı artık gelmiştir.
Ama eğer hatalar ayak üstü sohbetlerde, bir-iki kadehten sonra söylenmiş sudan şeylerse, o zaman yapılan her hata kölenin sahip olduğu armağanı sunabilmesi için bir fırsattır.
Göz ardı edilen her önemsiz hata bir armağan haline gelir. Gelişimini sağlayan kişiyi “haklı” çıkarma alışkanlığı farklı bir düşünme alışkanlığı, farklı bir tavır oluşturur. Birini, ne şekilde olursa olsun, haklı bulma alışkanlığı, aynı zamanda, içselleştirilmiş derin bir güven oluşturur. Üstelik, bu alışkanlık, bilinçaltında, Gelişimi sağlayan kişinin gerçekten de haklı olduğu bir ortam yaratır. Dahası, itaat için yemin edilen Kişiden içten olarak iftihar edilmesini sağlar.
Haklı olma hakkından vazgeçmek yutulması zor bir lokma olabilir. Ego bunun onurunu yutmak olarak hissedilmesini sağlamaya çalışacaktır. İtaat egonun yerine geçer, egoysa hiçbir kanıt olmamasına, hatta tam tersi kanıtlar olmasına rağmen, uygunsuz sonuçlara varılmasını sağlayan bir işlemle buna karşı sinsice savaşır.
Haklı olma hakkından vazgeçmek olan o koca lokmayı bogazımızdan iteklemek itaatkar bir davranıştır. Bu sessizce yapılan, dışa vurulmayan bir eylemdir, hem gelişimi sağlayana, hem kendine verilen bir armağan, verildiğinin bilinmemesine rağmen vermekten gelen büyük onur duygusu ve büyüme armağanıdır.
Gezegendeki en güzel insanlar yaptıkları iyilikleri başkalarına anlatmazlar. Her köle sessiz sedasız bu muhteşem insanlardan biri olabilme potansiyeline sahiptir. Bir köle bunu itaat ettiği kişi için yapar ve vaad edilen köleliğine, köleliğini kabul etmeden ulaşamayacağı bu seviyeye ulaşır.
Haklı olan birine ait olun. Ona itaat etmekten onur duyun çünkü O bunu hak ediyor. O ne kadar büyükse, köle de o kadar büyüktür. Ne kadar küçükse, köle de o kadar küçüktür. Siz dev olmayı planlayın. Ve olun.
Kölenin her düşüncesi bir sonuç yaratacaktır. Her düşünce hem köleye hem başkalarına ya katkıda bulunacak, ya da dünyanın ve kendisinin değerini azaltacaktır. Kölenin doğru bulduğu ve doğruluğuna inandığı şey, doğru olacak. Yanlış bulduğu şeyse kendini yanlış çıkartacaktır.
Ölürken haklı mı olmak istersiniz, yoksa mutlu mu?
Öncelikle bu sürükleyici paylaşım için teşekkür ediyorum sana. Okurken her satırından zevk aldığıma inanabilirsin. İki hayatım olduğu düşünüyorum. Sadece yazının sonu soru olarak bittiği için paylaşmak isterim ki; bu soru Bdsm ile ilgili olarak cevaplanacaksa mutlu bir köle olmayı isterdim. Birçok zaman anlatılmak istenendir ki; itaat kavramı üst bir kavramdır ve yapılabildiği sürece yapabileni yüceltir sunulunanın gözünde. Gözde olmak, kıymetli olmak çabasıdır. Her an kendisi aşarsın, hep yapamadığını düşündüğünü yaptırır sana kuderetiyle Varedenin. Neyse çok derin olamaya başladı sözlerim kesmek istiyorum. Her harfiyle mükemmel bir paylaşımdı. Zaman ayırıp paylaştığın için kendi adıma tekrar teşekkürler sevgili tagteamdog.
Fazla mütevazilik "hiçliktir."

Haklı olan birine ait olun. Ona itaat etmekten onur duyun çünkü O bunu hak ediyor. O ne kadar büyükse, köle de o kadar büyüktür. Ne kadar küçükse, köle de o kadar küçüktür. Siz dev olmayı planlayın. Ve olun.
Baska söze gerek bırakmayan bir gerceklik....
Yazı için tesekkürler tagteamdog
LADY SADE, size de teşekkürler yorum yapma inceliğini gösterdiğiniz için.
mephistophelique, her zamanki gibi desteğini eksik etmediğin için ben de teşekkür ederim, dediğim gibi hayatımı değiştiren bir siteden yazılar çevirdiğim, lafı uzatsan da bazı konularda derin sohbet etsek, ileri de belki, tercih ederim, hem ben de görmediğim bilmediğim şeyleri öğrenmiş, dah aönce aklıma gelmemiş şeyleri duymuş olurdum, tecrübelerinizden yararlanırdım.
saygılar sevgiler herkese
İştge bunu demicektin. Suyunu çıkartana kadar konuşurum. Hatta bazen Efendimle sohbet ederken öyle daldan dala atlıyorum ki; ben neden şimdi bunu anlatıyorum nerden buraya geldik diye kendisinden destek almak zorunda kalıyorum. Kendileri beni dinledikleri için kısa zamanda doğru yolu buluyoruz orası ayrı Tamam maden dertlisin bu konuda, ben konuşcak konu yaratırım sen sıkma canını
Fazla mütevazilik "hiçliktir."
mephistophelique, hay allah, ne bileyim ben böyle bir şey olduğunu, bilsem biraz usturuplu yazardım, ama sanırım bir sınırına toslamışsın ve senin de yazdığın gibi, sınırlar aşılmak içindir, yazışmalarımızı batan bir düşünürsen hiçbir şeyin tesadüf olmaığını da görürsünüz,
sizinle ortak noktamız çıktı ortaya, ben de çok konuşurum ve sık sık sorarım buraya nerden gelmiştik diye, yazışırken neyse ki sormam gerekmiyor, başa döüp okuyunca görüyorum
her şeye rağmen, oldukça affedilmiş gördüm sizi
Masternick, siz de biraz konuşun ama lütfen, köle günlüğüyle ilgili yaptığınıız alıntı ve verdiğiniz linkteki sieden çok yararlandım, teşekkürler
Saygılar sevgiler herkese
tagteamdog.. Bugün ağlamayı tercih ettim. Köle olrak tercih hakkım yok biliyorum hem de çok iyi biliyorum ama Efendi'sinden ayrılan bir köle nasıl mutlu olabilir ki.. Dizinin dibinde olmak gibisi var mıdır? yoktur. Yokluklar içinde var mısındır? Yoksundur. Efendim! Varlığınızın özlemidir içimi acıtan demiştim daha önce Size. Gerçekten acıyor, sancıyor içim.
Fazla mütevazilik "hiçliktir."
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler