
Felsefe yaşamın ta kendisi olduğu gibi, aynı zamanda yaşamın yaratılmasıdır da bence. Yaşam zaten varolan ve içinde yaşadığımız değil, her an yaptığımız seçimlerle sürekli yeniden yarattığımız bir şey.
Bilimsel verilere ait hiçbir bilginin kesin olmadığı, deney sonuçlarının tamamen kişisel olduğu, kişilere ve ana göre değişebildiğiyse, Görecelilik Kavramı ve Quantum Fiziğinden sonra "kanıtlanmıştır" artık sanırım.
Bilgi her yerde olabileceği gibi, kişisel sorunlardan yola çıkarak da aranabilir bedenden yola çıkarak da aranabilir. IM
LADY SADE gerçekten iyi gitti :))) beni güldürdünüz efese gittim ama rehber eşliğinde değil, benzer olayları okumuştum bir kaç yerde bir daha doğrulanmış oldu ve hoştu teşekkürler.
evet yani çağ değiştikçe insanların bazı hobilerini/zevklerini bahane etmeleri de çağa ayak uyduruyr tabi :)))))) eee haksızda değiller malum filozof olmak bazı şeylerden mahrum olmak demek değil eh nüfus bu hıuzla artarsa elbette ki beden sayısıda malum aliniz 😉
tagteamdog,
bir yanlış anlama var aslında senin bahsettiğin konu 3 böüm sayıla bilecek bölümde benzer bir şekilde anlatılmış yazıda.
öncelikle "Felsefe Nedir'e Gerçekçi Yaklaşım" bu 2 ci bölümü birdaha dikkatli okursak ve hemen ardından "f"elsefe ne değildir" i okursak birkez daha göreceğiz ki yazdığınız şeyin karşıtı değil bir anlamda onayı var.
2 bölümden alıntı yapacak olursak "Bu bilim, biyoloji, fizik, kimya, matematik, geometri, tarih, coğrafya olabilir.
Felsefe hayat biçimi yaşam tarzı değil hayatı algılama ve yorumlama uğraşısıdır" evet tam olarak bu "hayat tarzı değil ama algılama ve yorumlama" dolaysıyla sizin değindiğiniz konuya destek aykırılık yok.
diğer bir başlık (3. sayılabilecek bölümde yazan)
" Felsefe ne değildir?
felsefe kişisel sorunlarla ilgilenmediği gibi toplumun bazı sorunları da felsefenin ilgi alanına girmez.
Örneğin bir felsefeci, depresyona girmiş birinin "bütün insanlar kötü, yaşamaya değmez bu dünyada" savını felsefeyle çürütmeye kalkmaz, bu konuyla felsefi açıdan ilgilenmez. Bu sav ancak, bu savı ortaya atan kişi tarafından -psikiyatri bilimi yardımıyla depresyondan çıkması koşuluyla- çürütülebilir."
burada anlattığı üzere felsefenin farkı kişileri değil onların düşünce sistemetiğini incelemesi yani sizin kini destekliyor ama tek farkla kişisel sorunları psikatri inceler ve cevap bulurken" ben bunu değil sistemetiği incelerim" diyor bir anlamda. yoksa Campbell ve Jun'a karşıt değil, kaldı ki onlar toplum bilimden yola çıkarak kişinin psikolojik çözümlemelerinde ve değerlendirmelerinde bulunuyor ama felsefede durum farklı kişiyle indirgenmiyor olayı.
dilerim alatabilmişimdir.
O zaman şöyle diyebiliriz, felsefe Bilim Alanı'nın gerçek kabul ettiği şeyi sorgular ve yaşamı yaratmaya devam etmemizi sağlar. Statis/status quo durumunda yaşam yoktur, mutlakiyet/robotluk/Matrix vardır, meleklerin insanları kıskanması da bu yüzden.
Yine de bireyi ne şekilde dışladığını tam anlayabilmiş değilim. Zaten her şey birey için değil midir sonuçta? Biraz düşüneyim bakayım.
Bu yazılarınızla nereye ulaşacağınız merakla bekliyorum ve yalnızca sesli düşünüyorum Tengri_Seth.
Saygılar Sevgiler
Hayır tam olarak değil...
malum gerçek kavramına felsefe daha farklı bakar ki bu noktada felsefe bilimden ayrılır." bilimsel veri" dediğimiz şey günün değer ve ölçütlerine göre matematiksel verilerle ortaya konabilen değerlere denirken felsefe açısından durum farklıdır. Felsefe temel olarak aklı ele alır; ama akılla kavranacak olanları sadece olgularla sınırlamaz deneye ve gözleme gerek duymaz çünkü felsefe düşünsel kavramlar bütünlüğüdür. Bilim ise yapısından dolayı gerçek verilerle ilgilenir. Kısaca bilim için deneysel sorgulama ve olgular ile net sonuçlar gerekirken felsefe yeri geldimi tanrı kavramını da inceleye bilir, belkide hiç uygulanamayacak sistematikler üzerine kafa yorar.
Ez cümle; "Felsefenin asli işi düşündümek, sorgulamaktır, buna bağlı olarak sorular sorar; fakat felsefenin net cevaplar vermek gibi bir uğraşı yoktur, olmamalıdırda olduğunda ise olay felsefe boyutunu geçer ve bilime konu olmaya başlar... Bu demek değildir ki felsefe bir safsatadır elbette değildir felsefenin temel taşı ve doğuşunda ki en önemli etmen şiirdir, belkide bundan dolayı dinler (ki kur'an da dahil belli oranda şair ve şiire karşı olmuştur-bknz:Şuara suresi) şiire dolaylı olarakta felsefeye karşıdır çünkü felsefe düşünmeyi teşvik eder, irdelemeyi, karşı görüşü ele almayı incelemeyi gerektiri ki bu dogmatik olan tüm verilere karşıdır buna din ve bilimde dahildir ama yazdığım gibi bundan bilimsellikten uzaktır kavramını çıkartmamak gerekir.
bilim felsefenin kullandığı kaynaklardan birdir ondan aldığı değerler üzerinden kurgulama ve varsayımlar yapar teoriler geliştirir ama asla bilim kadar stabil ve sabit değildir sınırları daha geniştir... Hele ki dinler kadar da asla bağnaz ve tutucu değildir olamazda.
Çünkü dinler sorgulamayı, farklı bakış açısına sahip olmayı engeller onun yerine tek çerçeveden bakmayı diler , ister ve bunun için uğraşır.ki bunun sonunda tek tipliğe görürüz...
aklıma bir atasözü geldi (hangi toplumundan hatırlamıyorum. " Başka rengi sevmeyen renk ölür".
konu nereye geldi ya ?:)))))) kısa keseyim yoksa alakasız yerelere(aslında alakalı:) kayacak konu.
sevgiler.
Not : Matriks* konusuna bilahre devam ederiz o ayrı bir tartışma konusu yani felsefemidir değil midir, neyin nesidir v.s. v.s.
* ( Türkçe karaketer dışındaki karakterlere pek sempati ile bakmadığım için zorunlu haller dışında x, q, v.s. gibi harfleri kullanmak istemiyorum bilinçli bir yazıdır hata değil bundan sonrada Özel isimleride türkçede okunduğu gibi yazarsam lütfen şaşırmayın)

Dokunarak sex yapmak,dokunarak tatmın yasamak sıradan ılıskılerde zaten var olan tatmın seklıyken BDSM de tatmını dokunmadan acı vermenın ,dokunmadan acıyı yasayarak ulaşılan keyfle doruklara cıkmak o acının getırdıgı tatmını en tepede hıssetmek ıste zor olan bu.....Benım BDSM dekı seks anlayısımda bu...
Seks in şekli önemli bir nokta bu konuda. Efendi rolü için köleyi itaat altında tutma ve acıyı yaşatma noktaları önemli. Bu noktada sadece seks kelimesi BDSM in içeriğine pek girmiyor. Seks duygusal ve hormonal temeller üzerine kurulu bir cinsel birleşme eylemi olarak kalmakta sonuçta. Ve bu tanımın içine açıkça itaat ve acı verme girmiyor. Eğer köleye cinsel işlev temelli bir eğitim verilmesi gerekiyorsa (kabalığımı mazur görün) bondage la birlikte anal seks, ya da deep throat gibi şeyler uygulanabilir. Bunları devamlı hale getirme eylemi fanteziye dönüştürmektir bu yüzden iki taraf içinde alışkanlık haline gelmemesi önemli kanımca. Zamanında ve gerektiği kadar yapılması kölenin eğitiminde faydalı olacaktır.
Forumda, (bu güne kadar)okuduğum en güzel ve en doyurucu fikir teatılerinin başını çeken bu başlığa katkıda bulunmak ihtiyacı hissettim.(Bkz.Maydanoz olmak)
Konu bu ana kadar iki ana bakış açısından değerlendirilmiş:
1-Psikolojik yön,
2-Felsefik yön.
Psikoloji açısından soruyu değerlendirirsek;öncelikle sex kelimesinin ifade ettiği anlamı açmamız gerektiği kanaatindeyim.
Seks:(TDK) Cinsel ilişki.
Sex kelimesini bu şekilde çevirebileceğimiz gibi,ingilizcede ifade ettiği anlamların bütünü olarak çevirdiğimiz de sorunun cevaplarını daha kolay irdeleyebiliriz.
Sex:Cinsel ilişki,cinsel istek(heyecan) uyandıran.
A-Şayet;"BDSM de sex olmalı mı?"sorusun da,sex sözcüğünü cinsel ilişki olarak alacak isek:
Psikoloji açısından cinsel ilişki(coitus):"Erkeğin penisinin,kadının vajinasına girmesiyle tanımlanan cinsel ilişki"dir.
Bu durum tarafların tasarrufunda olup,BDSM ilişkisinin(varsa)sözleşmesinde belirlenebileceği gibi, anın durumuna göre zımni bir antlaşmayla da belirlenebilir.
Cinsel ilişki; bir ödül ya da ceza mı dır?
Bu da BDSM nin sınırsızlığının tadlarından biridir.Hemen herkes için farklı ve herkesin her anı için farklı cevabı vardır.
B-Sex kelimesini:Cinsel istek,heyecan olarak çevirirsek(Sexual arousal) :
Cinsel içerikli rüyalar veya fantaziler,erotik kokular,ya da cinsel temas gibi etkenlerin cinsel organları uyarması ve bunun sonucunda ortaya çıkan hormonal,salgısal ve bedensel değişiklikler.
Sanırım bu tanım hepimize BDSM ilişkisinin içinde cinsel heyecanın olduğunu gösteriyor.
Hem görüşlerimle katkı yapmaya çalışmak,hem de benim gibi yeni arkadaşların dikkatine sunmak istedim bu güzel ve değerli başlığı.
Etrak-i bi idrak(şükrolsun)
ÖZRÜNÜ BİLMEYEN ÖZÜNÜ BİLEMEZ!
(H.Bektaş Veli)
2-Felsefe açısından BDSM:
Maalesef(henüz)"BDSM Felsefesi"ni bilimsel literadürde göremedim.Böyle bir terim yılladır kullanıyoruz.Fakat BDSM nin temelleri ve bu tarzı benimseyenler,hala felsefecilerden ziyade psikolog(psikiyatr)ların ilgi alanın da daha çok.
Ve fakat yine de felsefede;"cinsellik felsefesi"vardır.Ciddi ve yoğun bir tartışma başlığıdır.
En genel anlamda,cinsellik görüngüsüne yönelttiği kavramsal,metafizik ve etik sorularla cinsel heyecan,cinsel haz,cinsel arzu ve cinsel eylemi çözümseyerek,cinselliğin özünü,kapsamını,anlamını,içerdiği sorunların boyutlarını araştıran felsefe alanıdır.
Cinsel eylemin nasıl tanımlanabileceği sorusu da cinsellik felsefesinin cevabını araştırdığı bir konudur.
Örneğin;el sıkışma,sıradan bir merhabalaşmanın ifadesi olabileceği gibi,bir cinsel hazzın da ifadesi olabilir!Veya bir jinekologun vajinaya dokunuşu!
V.b. gibi kapsamının çok geniş olduğu,BDSM ilişkilerini de irdeliyen bir felsefe alanıdır.
Cinsellik felsefesinde beni saran bir hüküm ile yazımı bitirmek istiyorum:
"Belli dokunmaların ya da edimlerin cinsellik değerlerinin kaçınılmaz bir biçimde toplumdan topluma,çağdan çağa,kültürden kültüre değişkenlik gösteriyor olması,toplumsal belirlenmişcilik anlayışının gözünde cinsel eylemlerin,dolayısıyla da cinselliğin evrensel ölçütler uyarınca belirlenmesinin olanaklı olmayışının en temel göstergesidir"
Etrak-i bi idrak(şükrolsun)
ÖZRÜNÜ BİLMEYEN ÖZÜNÜ BİLEMEZ!
(H.Bektaş Veli)
Bakınız bütün BDSM ilişkileri için de cinsellik vardır,olması da gayet doğaldır.BDSM de cinselliği yaşamak istemeyenlerin şahsi zevkidir.
Soruyu ters bir şekil de sorup cevaplamak daha mı yerin d eolurdu acaba;
"BDSM de neden cinsellik olmamalı"
"BDSM de cinsellik'in olmaması gerektiğine dair kat-i bir madde varmıdır"
Yüzyıllar öncesine dayanan bu ilişkinin,o yıllara ait resimlerine baktığınız da bir şekil de cinselliğin de olduğunu göreceksiniz.
Bakınız bütün BDSM ilişkileri için de cinsellik vardır,olması da gayet doğaldır.BDSM de cinselliği yaşamak istemeyenlerin şahsi zevkidir.
Soruyu ters bir şekil de sorup cevaplamak daha mı yerin d eolurdu acaba;
"BDSM de neden cinsellik olmamalı"
"BDSM de cinsellik'in olmaması gerektiğine dair kat-i bir madde varmıdır"
Yüzyıllar öncesine dayanan bu ilişkinin,o yıllara ait resimlerine baktığınız da bir şekil de cinselliğin de olduğunu göreceksiniz.
çok önemli bir yerden yaklaşmışsınız, soruyu farklılaştararak, daha değişik bir biçimde sorarak. ben bu değişik soru biçimlerine bir ekleme yapmak istiyorum:
"BDSM'de cinsellik mümkün müdür?"
ya da
"BDSM'de cinsellik nasıl mümkün olabilir?"
eğer olaya "köleye zevk vermek" olarak bakarsak, köle hizmet ederken de, acı çekerken de zevk alıyor.. yani köleyi kamçılarken de ellerimiz onun zevklerine hizmet ediyor diye bir sonuca varabiliriz ki ben buna katılmıyorum..
ben efendi olarak sex istiyorsam, köle olarak o şekilde de bana hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum.. kölelik hem bedenen hem ruhen adanmışlıktır bence...
pek katılmıyorum bu sahibenin yazdıklarına yani..
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler